Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Sonbaharın gelişiyle mi aydınlanır insanın bazen yüreği? Uzun zamandır almıyordum kağıdı kalemi elime nedense hep sonbaharda veya kışa girerken anımsıyorum hatıralarımı, bir kağıda döküyorum hepsini amaçsızca! Neden sanki amaç için yazmalıyız içimizden geçen her bir yağmur damlacığı gibi kimi zaman berrak kimi zaman da toza dumana bulanmış duygularımızı? Bense yazmanın nasıl bir şey olduğunu daha çok küçük yaşlarda biliyordum. Kendimle belki de tanışmam benim kendimi anlattığım yazılarımda olmuştu; kimi zaman buruşturup attığım kağıtların arasında buluyordum kendimi kimi zaman da herkesin okuduğu meşhur kitaplarda, kitap okumayı seviyordum ama hiç bir şey yazı yazmamdan üstün gelemiyordu, tıpkı şimdi olduğu gibi… Satırların arasında kaybolup gidiyorum, tıpkı eskisi gibi! Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan yazı yazarken, belki de anlamak istemiyor! Bir bakıyor akşam olmuş veya sabah! Bense genelde sabahlar olsun istiyorum hayatımda, sabahlar olsun neşeyle, sevinçle uyandığımız, ne dünden kalmış çözemediğimiz problemlerimiz ne de haftanın yorgunluğu olsun sabahın serinliğinde, bir de kuşların sesi eklenmeli bu neşe dolu sabaha tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi neşe ile uyanmalı insanlar. Hiç unutmuyor insan çocukluğundaki o güzel anıları; nasıl unutulabilir ki! Meşe ağacının başında oynanan oyunlar nasıl unutulabilir ki, çamurdan yapılan yemeklerle süslenen küçük evcilik oyunları! Hele gecenin ürkütücü karanlığında hiç kimseye aldırmadan oynanan saklambaçlar! Sonra sabaha kadar deliksiz bir uyku ve yine kuş sesleri arasında yeni bir sabaha günaydın demek… Kaç kişi unutur bu sabahları? Ama kim ne derse desin unutuyor insan, bu kargaşanın içinde kendisini bile unutuyor… Şimdi nerdeyim, ne yapıyorum kendim bile bilmiyorum desem yalan olmaz, başka bir alemdeyim şu anda, bambaşka… Sevdiceğimse çok uzaklarda, biliyorum beni düşünüyor ama bu bambaşka şimdi! Şairin dediği gibi; uzaktan sevmek olmaz gel yakına, yakına…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehtap inan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |