Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Önce, gönlüme düştü Anka’nın tüyleri, Sonra, Kaf dağının rüzgârları Esti saçlarımda... Göz yaşlarım yansıdı gülücüklerine... Bembeyaz bir gecenin fukara tebessümleri Emirler yağdırıyordu yıldızlara Hükümdar merhametiyle... Yer altı aşklarının vuslat varyantı Muhtıra veriyordu El değmedik ellerini açarak Dil demedik dualar eden, Akıl kulübemde yalvaran çelebiye... Ben seni sevmezden önce... Bir kaçak gibi kalbime göçüyordu bakışların! Müzelere benzetiyordum onları, Her zaman ıssız, her zaman sessiz Ve her zaman paha biçilmez... Gül demetleri atıyordum saçlarına Kıpkızıl oluyordu onlar... Damarlarıma benziyorlardı biraz... Gözlerin, eski bir lügât okuyordu Yüreğimden çıkartarak, Ellerin hayalimdeki haritada geziyor Parmakların düşlerimi fethediyordu... Gözlerimden iki damla sızıyordu İki damla arasında sen vardın. Gözlerimden akıyordun, sırılsıklam... Aslında ben, senden değil, Sendeki benden şikâyetçiyim... Artık, çekemiyorum güzelliğini Geçinemiyorum günde bir tebessümle Bakışların yetmiyor artık! Ne istersen vereyim: İşte! İki gözüm var, İkisi de sana bakar. İşte! İki elim var, Ellerini tutacaklar. Sadece, ama sadece bir aşkım var O da ölüm ölene kadar... Önce, pembe bir masal aktı ağzımdan, Sonra, sevda perisi göründü gözlerime... Cankurtaran kelimeler düştü dilime, Acabalar, belkiler ve keşkeler... ‘Acaba seviyor mu ?’ lar ‘Belki seviyordur!’ lar Ve ‘Keşke sevmeseydim’ ler... Kararnameler çıkardı, gardiyan gönlüm, Katliamlar yaptı, mütefekkir gözler. Özgeçmişimi bir nefeste yok ettiler Ben seni sevmezden önce... Tahsilimi çöplüğe atılmış aşklarda yaptım Mehtabın altında Seni anlattım yıldızlara geceler boyu... Atabeyi oldum kimsesiz sokakların Tüm gün seni anlattım kaldırımlara... Samanyolu muhabbetleri, Cennet hikâyeleri Özlenen bir duygunun son kademesiydi Saçlarının kaybettiği aşkıma ait... Göz yaşlarımın yazdığı mezuniyet tezini Okudu karanlık Ve sen girdin rüyalarıma... Bir tek kitabım var: Gülnâme; Aşk terimleri sözlüğü... Bir çok dil benimsedi onu, Öz annesinin saf sütü gibi... Varsın olsun benim dillerim kâfi, Biraz da diğerleri sevinsin. Benim yazı dilim, Türkçe Konuşma dilim, sensin... Aslında ben, senden değil, Sendeki benden şikâyetçiyim... Artık, anamıyorum seni Düşünemiyorum güzelliğini Diyemiyorum, adını bile Kekeliyorum aşkımı Ve sık sık , susuyorum artık! Ne istersen vereyim İşte! İki dilim var, İkisi de seni fısıldar. İşte! İki gülüm var Sana doğru açarlar Sadece, ama sadece bir aşkım var O da ölüm, ölene kadar... Önce, evvel zaman içinde, dedi bir ses gaiplerden Sonra, gökten üç elma düştü... Tozlanmış bir çiçek dikildi Tufan kokulu kaşlarıma... Ecelin bir senediydi sanki... Tütsülü dakikalarda kupkuru gözyaşları Döküldü ellerime, Eski yeminlerin taze dualara Karıştığı yerde Bayatlayan düşlerin yavan umutları Masallara katık ettiği, Ruhumun miras güzelliğe alıştığı yerde, Ben seni sevmezden önce... Hayallerimde hep gülistanda gezer, Gül toplardık Gülabdânı bir sen alırdın, bir ben Birbirimize gül ikram ederdik Gül suyundan, birden... Ya gramofondan bir gülbank dinler, Ya güldesteden birkaç mısra okurduk, Aynı dilden. Gülbeşeker yerken, güllaç yerken Ya da gülzâra girerken Hep gülerdik, güleç birer insandık... Gülkurusu sana çok güzel yakışıyordu Gözlerime gülden gülleler düşüyordu, Sana bakarken... Her gülüşümde bir gülnihâl dikiliyordu gönlüme Bir gülendâm geliyordu yanıma Gülmece hikâyeler anlatıyorduk birbirimize... Ve sonra sen gidiyordun her düşümde ‘Güle güle’ diyordum ‘Güle güle’... Aslında ben, senden değil, Sendeki benden şikâyetçiyim... Artık, gülemiyorum Dudaklarım tutuklanmış, Alaturka sesler aşkıma çarpıyor Darağacında bir ceset ‘ben seninim’ diyor... Kör bir günahtı sanki, Hiçbir şeyi görmeden işlenen, Sağır bir sevaptı sanki Hiç kimseyi dinlemeyen Sanki, her şey bir kabustu Önce, gülücükler ve bakışlar Sonra kelimeler ve sesler En sonunda aşk sustu... Artık, istesem de ölemiyorum. Sana ne verebilirim ki ?! —Sadece aşkımı... Zaten, başkası kaldı mı ?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin Yıldız, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |