..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Durum




21 Nisan 2005
Taksim'in Parlak Işıkları - 2 -  
Küçük Sulu Portakal

Durum


Boş şişe toplayan yaşlı bir adamla tanıştım o akşam da...Bana “E ile başlayan üç tane meyva say bakalım bilirsen ben sana bilemezsen sen bana bira ısmarlayacaksın” diyen ton ton ama sokakta yatan bir amca..


:BAEF:
Caddedeki ışıkların her zamanki cazibesiyle “Eğlenmek mi istiyorsun? Hayatın anlamını mı arıyorsun? Yaklaş,yaklaş!!” şeklinde, bir nevi pamuk prensese zehirli elma uzatan cadı misali aklımızı başımızdan aldığı gecelerden birinde...Kafelerin boşalıp barların dolduğu saatlerde...İstiklal’in mahşer kalabalığının yerini artık “Gece hayatına nasıl girsem de ucuza sarhoş olup bir de kız kaldırsam?” diyen abazaların aldığı...Gümüşçü Fatih ağabeyin tezgahını kurduğu,işte tam Ali ablanın işe çıktığı sıralarda...Biz ise hala aynı mekanlarda...

“Arka Sokak” da...

Boş şişe toplayan yaşlı bir adamla tanıştım o akşam da.Bana “E ile başlayan üç tane meyva say bakalım bilirsen ben sana bilemezsen sen bana bira ısmarlayacaksın” diyen ton ton ama sokakta yatan bir amca.”Peki eyvallah” dedim.Başladım saymaya “Elma”.”Hmm...Erik”.”Sonraaa...”.Üçüncü meyva neydi? Çok düşündüm ama bulamadım.Gittim aldım birasını sırf hemen söylesin de meraktan kurtulayım diye.Sordum.”Söyleyeceğim ama şimdi değil” dedi.Sonralardan öğrendim Tatar Ramazan’ı birebir yaşamış bizim yaşlı ama genç delikanlı.Kendini gömmüş ama diğerlerini kurtarmakmış çabası...Çok acıyormuş...Çok acıyormuş yarası... Ama ne fayda!!

Kesilmiş bilekleri ve aciz beyniyle sürüklendiği bu kanalizasyonda ne eski neşe pınarı ne de sevgi pıtırcığı kalmıştı. Hepsi yok olmuştu ve artık yüzü solmuştu. O cici çocuk bozulmuştu. Ne biçim bir bahtsızlıktır ki birçokları çok görmüş azıcık şefkati, ”Ben bir portakalım...Soyup da başucunuza koyduğunuz bir portakal” diye kandırırmış kendini. Herkes onu sevsin kimse ona darılmasın istermiş daralan yüreği... Hani olur ya bazen eski aşkı gelirmiş aklına...Ceyda...O da bir zaman içinde kaybolmuş. Amatem’de kalmış iki hafta sonra dayanamayıp kaçmış oradan da. Tam o sıralar bulmuş bizim garip çocuk onu. Ne güzel başlamış her şey!! Ne eroin varmış ne de yalan aralarında...Ama sonra...Bir sabah kolunda serum lastiği ve bebek saflığındaki yüzünde bir gülümsemeyle bulmuşlar Ceydayi. Fazla doza talim edip vakti zamanında kaçtığı evine dönmüştür belki diye düşünmüşler, teselli etmişler kendilerini. Onur ne yapsın yine titrek elleriyle kalmış baş başa...durmamış, yazmış...yazmış...yazmış...

“Yüzüm, ellerim, kollarım o an hissedebildiğim benim parçam olan her noktam, dengesizleşen bedenim, kırılgan rüyalarım, melankolik ruhum, uyuşturucu bağımlısı bebeğim, dolu gözlerim, parçalanmış tavşanım, zavallı beynim, platonik aşkım, beni taşıyamayan yüreğim, psikolojik delilerim, bildiklerim aslında hiç bilmediklerim, her daim sulu gözlerim, hiç bitmeyen dertlerim, çekemediklerim, kin besleyemediklerim, teselli edenlerim, sessizim içimdeki sesten de sessizim, duymak istediğim nefretim, yazık çok yazık sönen düşlerim, yaşadığımı sandığım sevgililerim, sanırım şizofrenim, bu yüzden duygusal benliğim, sömürülmeliyim, sömürülmeliyim, en saf esirim, şekilciyim, hayatımdan memsuz gibiyim, o değilim, ergin miyim, hiçim, hep gülerim, yavru kedim, benim zavallı fakirim, sevgi fukaram, isterik yaşayanım, anlık tadım, çok aradım, amaçsızım, hayır değilim, çelişkiyim, hem manik hem depresifim, çengelli iğnelerim, delik cebim, seni yine arar oldu gözlerim, iki damla inatla inmezken nerdeydi nerdeydin nerdeydim...

"idioteque"m, "idioteque"m,"idioteque"m,"idioteque"m,"idioteque"m


Sonra bir anda dank etmiş, görmüş her şeyi...”Geçmişini silemezsin gözün görmez kulağın duymaz bilemezsin! Tabutuna bir umut degil bin ışık girse kurtulacağım diyemezsin! O zaman seçim yapma zamanıdır mamafih ne seçecek zaman ne de sende hal kalmamıştır...Etrafına boş boş bakarsın ve şansın yaver gider de uyuşturucu ve şizofren aşkın arasında seçim yapmaktan kurtulursan bil ki artık yeni ikilemin yaşam ya da ölüm olur”. Ama bunun etkisi fazla sürmemiş olacak ki silik insan tam o sıralarda başlamış uyuşturucuya, yani bebeğini kaybettikten iki gün sonra...Annesinin “EVLADIM iyi misin? Kötü kötü rüyalar görüyorum!!” diye telefon açtığı sıralarda...

Ve buldum o gecenin sonunda! Buldum üçüncü meyvayı! Ben meğer annemin küçük sulu portakalıymışım...”E”vlatlık görevini yerine getirememenin verdiği utançla kızarmış bir portakal...Hade eyvallah...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Taksim'in Parlak Işıkları - 1 -


Durum kimdir?

sizofren cikmazinda intihar provalari,melankoli olmanin acilari,trajedi sempatizanligi,kiril gan rüyalari,devamında otistik karakter ve biraz duygusuz hikayeler,kisa ama sik aglama krizleri,bir milyon baloncuktaki melek,idioteque,anti-tikky,büyümüs biriydi aynanin icindeki,aşkın onu sancıya mıhladığı yerdeydi ve tabii ki iyi ki varsin iyi ki yokum. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Ahmet Turan Alkan


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Durum, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.