Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Bu pırıl pırıl nisan akşamüstünde,Beşiktaş-Kadıköy vapurunun yarı açık katında sigaramı tellendirirken, yaşlı bir amca çıkıyor merdivenlerden. Bej rengi pardösüsü,kareli gömleği ve el örmesi süveteriyle İstanbul'da gün gördüğü her halinde belli. İlk anda içimi ısıttı ve hatta eczacı dedeme benzettim amcayı. Uzun zamandır ihmal ettiğim dedeme. İçim de buruldu tabii.. Amca heybetli mi heybetli; uzun boylu, iri yapılı,bunlara tezat pamuk saçları var görünümünü yumuşatan. Sağlam adımlarla yürürken,etrafında şöyle bir kolaçan etti. İlgimi çekmişti benimde hali. Yanıma doğru yaklaşınca elinde çocukken oynadığım frizbilere benzer sarı plastik bir şeyin olduğunu gördüm. Bilincim algılamak istemedi, frizbiyi ve içinde duran ufak kalemleri;"Kilitlenen Kalemleri" Tabi ki bu " eski bir İstanbul beyefendisi "diye adlandırılan kişilerden olan amca onlardan olamazdı. Mağazalarda on milyona ama onlarda iki milyona satılan,eşyaların satıcılarından olamazdı! Amca biraz daha ilerledi,ve yarı açık katın en sonunda yüzünü bizlere dimdik dönerek konuşmaya başladı o tok sesi ve net Türkçe’siyle: "Sayın yolcular,özellikle bayanların tercih ettiği,küçük ama büyüyen,kırtasiyelerde iki fakat onda bir milyon olan,çeşit çeşit renklere sahip.."kalemlerini anlatmaya başladı bize. Ses boğuldu, boğaz karardı, boğazım düğümlendi.. "Taş" oldum," kaya" oldum.Deniz yarılsa veya martılar saldırsa da "yok" olsam dedim. Otomatik ve şuursuz hareketlerle çantamdan iki milyon bulup, göz göze gelmekten kaçınarak uzattım parayı. Biri siyah,biri parlak sarı iki kalem aldım kendime. "çok hoş bir tesadüftü,tam aradığım şeydi, çok da ihtiyacım vardı "edasını takınmaya çalışarak ama gayetten başarısız olarak aldım kalemleri.. Nasıl başladım yazmaya,nasıl indim vapurdan ve iskelenin önündeki bu bankta nasıl yazmaya devam ediyorum bilmiyorum.Kara delik oluştu zamanda kocca,kocca bir delik oluştu adeta. Sanırım ömür boyu saklayacağım sarı kilitlenen kalemimle yazıyorum şu anda. Birazdan kalkıp, yürümeye başlayacağım ve hiç olmamış gibi devam edeceğim her şeye.Şoförle, esnafla konuşacağım, pazarlık edeceğim, belki de sudan bir sebepten kavga bile çıkartacağım. Ne yapılması gerekli hiç bilmiyorum.Kendimi ufacık hissediyorum. Ama etrafımızda, hepimizin etrafında görmezden gelmememiz gereken kilitlenen hayatlar var. Ama çözümün onlardan "kalem almak" olmadığını biliyorum.Bir ruh gerekli.. hepimizin ruhu ,enerjisi,inancı gerekli çözüm için.Üç maymun psikolojisini bırakıp,gerçek anlamıyla“ insan ”gibi;düşünerek, konuşarak,hayatla inatlaşarak yaşamaya başlamak gerekli..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © elif göklü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |