Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
Ben hep seni... ..................... Eskisi gibi, Hiç eskitmemişiz gibi, Sen gibi, Ben gibi, Geçmiş zaman kiplerine özne olmadan evvelki “biz” gibi... Bize ait bir hayalin resmi gibi... Dinle beni: Ben varım, ve elbet sen varsın! O hep sevdiğin, o hep istediğin ağaçlar, ufak bir bahçenin içinde. Boş tenekeleri beyaza boyayıp, toprak doldurmuşuz. Çiçekler ekili içlerinde ve çiçeklerin adı hanımeli. Sevdiğim renkte bir gün daha batıyor, sevdiğim rengin başka adı; denize. Sana gülümsüyorum, sana bakıyorum, hiç gerçekleşmemiş bir hayalin tam ortasında, aitliğe ait ne varsa siliyorum. Ben hep sana bakıyorum... Ben hep seni özlüyorum... Gidiyorum... Gidiyorsun... Vakit dar! “Kal” demiyorsun. Desen, kalamam oysa! Biliyorsun! Ama nedense,demeni bekliyorum. Demiyorsun! Kirli bir taksi camı giriyor gözlerimin gözlerine takıldığı aralığa. Yakışmıyor, ne sana ne bana! Sana bakıyorum. Duruyorsun ayakta, öyle gerçek, öyle uzak, ve öyle yakın. Öyle! Öyle çok seviyorum ki seni! Bilmiyorsun! Gidiyorum, gidiyorsun! Ellerin var hala ellerimde. Gözlerin var hala gözbebeklerimin içinde. Elimi sallıyorum sana. Başka birine aitmişcesine şekilsiz hareket ediyor zavallı elim! Sen de yapıyorsun aynısını. Dikkat ediyorum, senin elin sana aitmişcesine duruyor uzaktan. Hissediyorum, kendine ait olmayan tek varlık benim o kirli camın arkasında. Uzuyor görüntüler, sesler susuyor, uzaklaşıyor tüm yanı başımda istenenler. Bu bir veda. Kafamı çeviriyorum, vedalaşamadıklarıma varan yolların tarafına... aksi istikamette kalıyorsun. Ama aksi istikamette büyümüyor sevdan! ......................... Ben hep sana... Ben hep seni.. ........................ Konuşuyorsun. Öyle anlamsız şeyler ki söylediklerin! Merak etmiyorum hiç birini! Ama kelimesini kaçırmadan dinliyorum yine de. Hiç söylemiyorum ama, sesini seviyorum. Sesinin dediklerinden çok onu dinliyorum. Varlığını tam anlamıyla yaşattırıyor sesin. Varlığına öyle çok hasretim ki! ona kavuşmak için öyle sancılarla günler tükettim ki! işte ondan seviyorum o varlığın her izini. Ve sesini. Sana ait ne varsa herşeyi. Bitecek gibi görünmüyor anlatacakların. Olsun! Dinlerim. Dinledikçe, sensiz zamanlarda kanayanları dindiririm. Ufak bir yağmur damlası düşüyor ellerime. Yağmur yağıyor. Sesin, yağmur, gözyaşlarım, hepsi zaten birbirini tamamlıyor. Sen, öbür yarım... hepsi tastamam bir dalgakıranın üstünde duruyor. Zaman yine kırılıyor. Üşüyorsun, üşüyorum. Yıkıldı yıkılacak bir kahvehanede çay içiyoruz. Üşümen geçti. Bense hala buz tutuyorum. Sensizlik o kadar zor ki! bir çay bardağında ısıtamıyorum! Bir yudumda içemiyorum. Bunca benzemezin içinde seni tarif edemiyorum. Sesin varlığının izi! Ne o zaman, ne de şimdi. Onsuz yapamıyorum! Ben sensiz yapamıyorum! ................... Ben hep sana... Ben hep seni.. ........................ Yemyeşil bir yer. Gülüşlerimiz kalabalığın uğultularında kayboluyor. Ama ben seni hiç kaybetmiyorum. Gözlerimin önündesin. Öyle iyi kazıyorum ki ayrıntılarını, sanki bir gün gideceğini biliyorum. Ellerinin bardağa değişini, nefesini içine çekişini, gözlerinin izlediği yolu. Herşeyi ama herşeyi bana ait yapıyorum. Yazıyorum, silinmeyecek ezberimdeki hafızaya. Halatlarını kopartıyoruz, diğer karada dipdiri yaşayan gerçeklerin. Sen ve ben varız. Bir de ağaçlar. Öylesine yeterli ki! ve öylesine eksiksiz! Sanki dünya tastamam bundan ibaret! Ve sanki dünya hiç durmadan bu an için dönmüş gibi. Herşeye sahibim. Yıllarca hep, herşeye sahip zannetiğim gibi kendimi. Şimdi zannetmelerden uzak, eminlikte güvende, yaprakların gölgesinde, gökten avcumun içine düşen bir yıldız oluyor herşey! Ve herşey sensin, senden gayrı, geriye kalanlar olurken hiçbirşey. Kayboluşu güneşin, kara bir sis gibi gözlerimin önünde duruyor. Akşam oluyor. Akşam benim gözlerimden senin gözlerine sonsuz bir ayrılık döşüyor! Sesler, uğultular azalıyor. Sesizlik sensizliğin ta kendisini çağrıştırıyor. İstemiyorum geçen zamanı, geçmiş hiçbirşeyi istemiyorum. Neden oluyor tüm bunlar? Ne dönüşünü, ne de geri dönüşünü istiyorum oysa zamanın. Sen varsan işleyebilir tüm çarklar dilediğince. Öğütülen, ve ödülü ölüm olan tek bir tükeniş kabulüm. Ama yanımda illa ki; sen! Gerçeğin pervanesi dönüyor kıyıda, rota tastamam sensizlik! Yerimi alıyorum, bileti çoktan kesilmiş çaresizlikte. Karanlık ilerliyor gözlerimin içine. İşliyorum tıkır tıkır gerçeğe. Hala gülüyorsun. Hala gülümsüyorum. Gözyaşlarımı içimde biriktiriyorum. Bilmiyorsun! ......................... Ben hep sana... Ben hep seni.. ........................ Gitmek istemiyorsun. Oysa gitmeye açılmış tüm kapıların. Bir masal olmak istiyoruz seninle. Gidenlerin hep geri döndüğü, iyilerin hep kazandığı. Kötülerin bile birgün iyi bir kalbe sahip olduğu. Yapamıyoruz! Gerçek, hiç masalca yazılmıyor! Sen ve ben. Masal bu ya! Gerçek oluyoruz. Ve bir ömür boyu mutsuz elbiseler giyiyoruz! Kalmak istiyorsun. Kalmana yalvarış gözlerim. Göndermeye yeminli sözlerim. –meli, -malı diye yazılmaz masalların cümleleri, oysa gerçek –meli, -malı yükü omuzlarımızda, tüm yolların ayrımında. Git-melisin! Gönder-meliyim. Gideceksin! Göndereceğim! Susuyorsun. Susmanı duymak öyle acı ki! gidişinde kalanlarla başbaşa olmak öyle öyle dayanılmaz ki! kalan “hiçbirşey”se; insan “hiçbirşey”e dayanamaz ki! dayanmak en azından tek bir şey ister: “dayanacak birşey”! imkansız olanı istiyor gerçek! Oysa imkansız masalların mülkiyeti! Gerçek. Masal. Saçlarının arasında bir rüzgar. Ellerimle dokunamadığım. Asla dokunamayacağım!...Bilmiyorsun.... Masal bu ya! Bir yerde bitiyor. Gökten üç damla düşüyor. Biri senin gözlerine, Bir diğeri benimkilere, En sonuncusuysa, Dedim ya! Bilmiyorsun! Kurumuş mor bir salkımın üstüne! Bilmiyorsun!.... Bilmiyorsun!...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Elif Erman, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |