Hala çevrende bulabileceðin güzellikleri bir düþün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
Toplamýþtý önüne insanlýk tanrýlarýnýn ikonlarýný: Onur, ahlak, güzellik, cesaret, temizlik, vs… vs… “Hadi konuþun benle. Ne verecekseniz verin þimdi?”diye soruyordu. Konuþmadan cevapladýlar: sadece baðlýlýk. . Þimdiye bir þey býrakmýyorlardý; hep gelecekte… Ýyi ama, ya sonunda ne olacaktý? Çok severlerse belki Olimpos’a odacý yaparlardý. Ne þeref ama!... Bir mezar taþýna yaslanmýþ, bir sebep arýyordu düþüncelerinin yordamýyla. Fakat bulduðu sadece karanlýk... avuçladýðý karanlýk... her yer buz gibi karanlýk. Bir ýþýk olsaydý ruhunu aydýnlatabilen... ya da bir yýldýz yönünü bildirebilecek! Kim serecek önüne yaradýlýþýn haritasýný, görebilsin diye kendi yerini. Bilinci uyuþtu. Karanlýk demleniyordu içinde git gide. Uyumamalýydý... Yoksa... yoksa... Yutulmaya baþlandýðý karanlýktan, ayýn salep kývamýndaki ýþýðý uyandýrdý. Gözünü açtýðýnda düþünceleri kamaþtý ýþýktan, "günaydýn!" dedi geceye, þaþkýnlýkla. Ay gülümsedi, yýldýzlarda... Adam aldýrmadý buna; zaten mutsuz bir dolunay hiç görmemiþti. Gece ne kadar karanlýksa ay ve yýldýzlar o kadar mutlu, çevrelerini saran karanlýða raðmen. Gökyüzünü seyretti uzun süre; ýþýðý ve ýþýðý örtemeyen karanlýðý. Tüm sorularýn cevabý gibiydi gökyüzü. Ya da yap-bozun bitmiþ hali: Iþýk kazanmýþtý, karanlýk kaç yerden yaralýydý. Aþaðýdaysa parçalar her yerde, darmadaðýn, silik. Kendisi ýþýk olsa hangi karanlýðý delecekti. Ya da tek bunun için miydi tüm savaþ: Bakalým delebilecek misin. Aferin! Sýradaki? "Kim yardým edecek bana?" Onu bir tek dolunay duydu. Yýldýzlarsa... Onlar Tanrý''nýn ateþine sahip olmuþ ermiþlerdi; insanlardan uzak, sonsuzluða yakýn. Aysa bizim gibi, kaderimiz olan dünyanýn gölgesinden kurtuldukça mutlu... Dolunay, ''beni takip et'', dercesine ay parçacýklarýný döktü önüne. Adam tereddütsüz peþinden gitti ýþýðýn. Bir güne bakan tarlasýna vardýlar. Dolunay ýþýðýyla örttü üzerlerini. Bir ürperti esti bükük boyunlarýn arasýndan, bir fýsýltý dolaþtý kökten köke, yaþam hücum etti topraktan gövdeye. Baþlar aðýr aðýr dikildi, binlerce çakýr göz açýldý geceye. Dinlediler sevgilileri güneþin vahyini getiren meleði, rüyada gibi... Adam büyülendi gördüðü manzaradan. Gece ve Dolunaya bakan günebakanlar... Daha önce aþký anlatan böyle güzel bir resim görmemiþti. Oradan ayrýldýklarýnda, arkalarýnda boynu bükük yürekler býraktýlar. Adam anladý ki onlar için aþk, yeni baþlayan gün demekti. Yorulduðunda dolunay, dinlenmek için bir bebeðin düþlerini seçti. Ruhu henüz meleklerin velayetinde, düþleri temiz sularýn düþleri kadar saf. Öyle masum ki!.. düþlerinde dinlenen ýþýðýn farkýnda bile deðil. Birlikte uyudular, ayný anadan doðmuþ kardeþler gibi. Ilýk nefeslerini birbirlerinin yüzlerine üfleyerek... Bir zamanlar ýþýðýn kendi düþlerinde de konakladýðýný anladý; karanlýk mesafeler henüz onlarý yabancýlaþtýrmadan önce. "Sana tekrar kavuþmam için beni yetiþkinliðe ulaþtýran yolu geri mi yürümeliyim?.." Dolunay '' hayýr '' der gibi yoluna devam etti. Gece olmasa yýldýzlar görünmezdi. Bir denizin kýyýsýna vardýlar el ele. Dolunay adamý kumsalda býraktý. Kendisi ipekten eteklerini sürüyerek denizin sahnesine çýktý. Tüm dünya sus pus oldu; bir müsamerenin baþlangýcý gibi. Bir ýþýk yaðmuru baþladý, bardaktan boþanýrcasýna. Sonra dalgalarda bir telaþ; koþturup gittiler kýyýlardan. Denizin göðsü kabardý... Birbirlerinin üzerinden ellerini uzatýp kadehlerini ýþýkla doldurmak için yarýþýyorlardý. Kutsal bir ayin gibi, kadehler elden ele dolaþtý durdu, ýþýktan sarhoþ oluncaya kadar... Artýk dalgalar kendinden geçmiþlikle sallanýyor, suyun diliyle ilahiler söylüyordu. Dolunaya baktý. Oda kendinden geçmiþ, denizin üzerindeki görüntüsünün seyrine dalmýþtý. Adamýn ruhu tan vakti gibi aðardý. Artýk anlýyordu; eþsiz güzelliðin tek ihtiyacý: aynaydý. Aynalarýn en güzeli de, bir sevgilinin yüreði. Orada gördüðü sadece yansýmasý deðil, güzelliðinin aþkýn elindeki sanatýydý. Ve ayna olabilmenin þartý da tertemiz bir ruha ve ruhunun arkasýndaki sýrlara sahip olmaktý.; deniz gibi... Denizin ödülüydü bu sarhoþluk. Bu sarhoþluk içindi her þey. “Bunun için mi bu kadar çok su var... ve bunun için mi su, su oldu?” Adam yaþamýn sudan baþladýðýný duymuþtu. Þimdi de suya ilham veren aþký anlýyordu. Ruhu iyice aydýnlandý. Ýlk kez ýþýðýn kendisini gördü. Tüm vücudu ürperdi: "Demek bunun için bu kadar çok insan var!" 10.03.2002
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Murat YOLYAPAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |