"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
ÖĞRENMEK VE ÖĞRETMEK Sahira o cennet bahçesinden bu cennet bahçesine süzülürken Sirius’dan üç melek geldi. Dediler “sana bir müjdemiz var” - Nedir nedir!?… Meraklanmıştı Sahira. - Zamanın geldi dünyaya gidiyorsun. Şimdi bir serçe olup konacaksın evinin penceresine. Göreceksin dünyadaki aileni. - “İstemiyorum” dedi Sahira usulca. Kaçarken oldu bir serçe Konuverdi bir pencereye Annesi anladı mı ne Başladı konuşmaya serçeyle - Sen ne güzelsin şeysin böyle - Hoş geldin evime. Sahira’nın gözleri gördü annesini Annesinin gözleri serçeyi. Uçtu geldi Sahira cennetine. Meleklere dedi. “İstemiyorum.” Duymuştu dünyalık hikayeleri. Korkmuş muydu ne? İstemiyordu işte. Gitmeyecekti dünyaya. Şiddet vardı dünyada. Açlık vardı. Yoksulluk vardı. Çocuklar ölüyordu Afrika mıydı neydi ?İşte orada.Düşünceli yürürken cennetinde, bilge ruh geldi. - Zamanın gelmiş dünyaya gidiyormuşsun. Dedi Sahira “gitmiyorum.” Anlamıştı bilge ruh. Korkuyordu Sahira. Başladı anlatmaya. “İnsan demek sevgi demektir. Sevgi demek bütünlük demektir. Görmedin mi annenin gözlerindeki sevgiyi. Nasıl sevdi o küçük serçeyi. İnsan demek hissetmek demektir. Nasıl hissetti annen o küçük serçeyi? İnsan demek duymak demektir. Annen duydu o küçük serçeyi. Öğrenmek ve öğretmek için gidersin dünyaya. Ama iyiyi öğretirsin ama kötüyü. O senin iraden işte. Unutma öğrenmeye ve öğretmeye gidiyorsun.İnsan demek varolmak demektir.” Sahira merak etti sevgiyi. Görmeyi, dokunmayı, hissetmeyi. Annesinin gözlerindeki ışıltıyı hatırladı. Uçtu bir serçe olup pencereye. Annesi ile geldi yine göz göze. Annesi dedi “gitme.” Bir iki kırıntı verdi serçeye. Karnını severek dedi “bak bu minik bir serçe” Döndü Sahira cennete. İstiyor muydu dünyayı ne? Bilge ruh neler anlatmıştı öyle. Kendi kendine söz verdi iyiyi öğretmeliyim diye. Melekler geldi dediler “hazır mısın?”Sahira biraz korkak , umutlu ve meraklı dedi “evet.”Uzattılar ona bir antlaşma imzaladı. Sıradaki insan adayları “görüşeceğiz yine dünyada” diyerek vedalaştı. Melekler sardı etrafını “asla yalnız olmayacaksın biz hep seninleyiz”. Bilge ruh göz kırptı uzaktan dedi “unutma seninleyim.” Açıldı cennetin kapısı. Annesinin kucağındaydı işte. Bilge ruhun dediği gibi hissetti annesinin kokusunu. Annesi nasılda sevgiyle bakıyordu. Gülümsedi Sahira. Annesi dedi “meleklere gülümsüyor.” Sahira çıktı geldi cennetten dünyaya. Korkularıyla, umutlarıyla, meraklarıyla . O söz vermişti iyiyi öğreteceğim diye. Sen ne öğretiyorsun? Sevgi ve ışıkla kal… Bilirkişi Serapis Bey: İyi güzel hoş yazıyorsun da Ayşa’nım bu arada sen ne öğretiyorsun!?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşe ATILGAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |