Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Kimi zaman hayranlık kimi zamanda hayretler içerisinde kalabiliyor insan. Sürekli birbirimizi tanımlamaya çalışıyoruz, peki ama neye göre? X iyi biri, ya da Y kötü biri. Tamam da! İyi neye göre iyi, kötü neye göre kötü, neye göre değerlendiriyoruz birbirimizi. Bireyleri kafamızda neye göre, bir kefeye koyuyoruz? Her zaman, her bireye bir kusur bekletiyoruz beynimizin bir köşesinde, en ufak hatayı affetmeyip, hali hazırda beklettiğimiz o kusuru avuçlarına koyuveriyoruz bir anda. Niye bu kadar tahammülsüz, anlayışsızız? Niye sürekli bireylerin bizi dinlemesini, anlamasını, kusurlarımızı anlayışla karşılamasını bekleriz de! Biz aynı nitelikleri karşımızdakine sunmaktan aciz kalırız. Anlamak ne mümkündür ki bir başkasını. Biz ki zaman zaman bu ben miyim demez miyiz kendimize! Bunu söyleyen / yapan ben miyim? Öyle ya ! Biz henüz kendimizi yeterince tanımıyoruz ki. Kimi zaman düşünce ve bakışlarımız değişkenlik gösteriyor da zamana / duruma göre, kendimizi hayret ya da hayranlıkla seyre dalmıyor muyuz? Ama biz yine de mükemmeli arıyoruz. Ya gerçek dostu ya da gerçek aşkı arayış içerisindeyiz ve bir türlü doğru kişiliği bulamıyoruz etrafımızda. Manavın tezgahına özenle parlatıp, sıraya dizdiği tezgahtaki elmalar gibi. Görüntüde bütün elmalar parlak ve taze ama hangisinde senin istediğin lezzet olduğunu bilemezsin, hepsinden birer kilo alıp denemeye koyulursun ama, kimisinde şeker tadı az gelir, kimisinde ekşiliği fazla gelir ya da lezzeti yerindedir de sertliğinden şikayet ederiz ‘diş etlerimi acıtıyor’ diye. Tam ‘buldum’ diyecekken, ya gözünün üstündeki kaşı fark ederiz bir anda, ya da kaşının altındaki gözü. Bilinçli olarak yapmıyoruz aslında bu hatayı. Ama uzun uzadıya düşünürsek, kendimize aradığımız dost / sevgili’nin, aksanından tutunda, yürüyüşü, yemek yiyişi, dinlediği müzik tarzı, hobileri hatta, giyim tarzına kadar her şeyi kendimiz tayin etmek istiyoruz adeta. Hiçbir birey farklı ana- babadan tek yumurta ikizi ile dünyaya gelmiyor, onun için vazgeçmek gerek artık adeta bu imkansız arayıştan ve önce kendimizi gerçek anlamda tanımalıyız. İnsanları eksileri ve artılarıyla kabul etmeli, oldukları gibi sevmeliyiz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Didem Yılmaz, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |