"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
Geceye doğru bir gün can veriyordu, Benimse ciğerimin ortasına bir hüzün sızıyordu. Kızılay meydanındayım, kimseler yok yapayalnızım, Biri var ama o da yok. Yürüyorum… Yalnızlığımı bozan, Bir tren çığlığı yeni şehir garından… Soğuk üşüyorum,kar yağıyor, Duman sisleri Ankara’ya çökmüştü. Sakarya ölü bir şehir gibiydi. Kocatepe çağrı yordu beni. Yalnızım; Aklımda bir sen varsın, Yüreğimde kifayetsiz bir yangın, Neden böyle oluyordu, Sen aklıma girdiğinde yüreğim yanıyor, Sen canıma saplanıyorsun, Ciğerime sızılar giriyor, Kararıyor dünya, Karanlıklar kavuşamıyor sanki aydınlığa, Toroslar çöküyor, Munzurdan çığlar çöküyor gibi üzerime. Anlamıyorum bir neşter sanki vuruluyor içime, Sen misin bir adın neşter mi söyle… Yürüyorum kör Karanlıkta, İnanmak gelmiyor gözlerime, Sen miydin o gülen yüzünle, Geldin evet yanımdasın ne olur hiç gitme, Dünya nur’a boğuldu, Yaz geliverdi,kuşlar ötüyordu, Ya gerçek değilse, Dönmemeliyim,olsun göremesem de gözlerimle, Gördüğüm yeter, Hissediyorum yeter yüreğimle. Sana geldim dedin, Tek senin sevgin gerçekmiş bildim, Yine beni sever misin dedin, O an ruhum gitti, Göğün yedi kat gerisi, Dünya,kainat durdu. Bunları söyleyen sen miydi? Yinede bakamıyordum, Ya gidersen ansızın gizli. Hayalsin belki… Soramadım bile, Neden bu kadar geç, Neden anlamdın şimdi, Neden her gün öldürdün beni, Acımadan katil gibi… Diyemedim. Sen miydin yoksa yine yüreğimdeki ezgi mi? Hissediyorum tutmaya uzanıyorsun ellerimi. Her şey her şey o an bitti. Vurgunun en kötüsünü gördü yüreğim şimdi. Gitmiştin yok olmuştun, Yanımda yoktun. Bir sonsuz uçurumdan yuvarlandım, Canım çekiliyor, Ölüyordum ,ölüyordum, Gök yarıldı, Ne kadar dağ varsa Çöktü ruhuma, Bitti koşuyordu Azrail bana… Koca tepede uyandım, Vurdu bir tokat ezan sesleri bana, Anne sende yoksun… Beni anlayanda yok. Asıl o yok o yok… Sen o sözlerin, O gelişin gerçek olamaz mı? Olacak ben yine bekleyeceğim, Her gün öleceğim… Sen geleceksin. Yüreğimde ki ezgi gibi. Gözlerimi gözleriyle seven, Elleriyle ellerimi, Yüreğiyle yüreğimi seven bir ezgi sen geleceksin biliyorum. Seni yinede seviyorum. Ankara’dayım siyah bir akşamda. Yürüyorum… Yalnızdım sen saplanmıştın canıma… İbrahim Nazım Ülker.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İbrahim Nazım Ülker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |