Özgürlük sevdası insanın başkalarına duyduğu sevgidir; güç sevdası insanın kendine duyduğu sevgidir. -Hazlitt |
|
||||||||||
|
kaderimizi yanımıza alıp mı yoksa, yalnızlığı kadere bağlıyıp mı bilemiyorum, son tribün ıslıkları hafif bir sarhosluğun artışında azalırken, bir otobüse bindim alelacele, kötü haberlerin gelişinden hızlı olamaz tabiii hiç bir zaman ki aslında her haber kötü haberdir. yolculuğa esir otobüsün ; ayakları kokan adamları , kanlı kadınları , büyümeye dehşetle bakan çocukları , içilen ardı-ardına muhteşem sigaraları yazıldı söylendi herhalde çoktan , ki gidişlerin hüsranlı küfürlerinden tekerler bile tek tek nasibini almıştır... ben pervasız saçlarımı nasıl dağıttığımı anlatsam ? tesadüfen hayatına dahil olduğum bir yaşlı kadına doğru giderken , pervaasız saçlarımın arasına kül düşmelerini , yol masallarına sığdıramamayı anlasam... benim doğduğum bir yer var mıydı , hatırlamıyorum ama oraya gidişiyorum ne tesadüf , ne teessüf. yolum bak iki türlü acıda birleniyor. yılanların katlinden sorumlu tarımcıların ürünlerini farelere teslim etmeleri gibi, keşke yılanlar kalsaydı , e ben sadece doğduğum yeri tekrar bulma çabasından kaçmamla yüzleşseydim sadece , bir anneanne hasta olmasaydı benim yüzümden olmasaydı , yanımdaki yarım adam uyusaydı yine ben kendime kaçarken , saçlarımın pervalarına küller düşseydi. korkuyu acıyla tümledikten sonra huzursuzluğa rağmen uyudum , dedem geldi yanıma kabuslarımın da sonu yoktu nasılsa. son zamanlarda yatağıma işer olmuşken halihazırda herhalde bunun için beni azarlıycak diye düşündüm. " beni tedavi eden doktora götürmeseydiniz en başta" diyecek sandım , lisede bırakmıştım onu da aynı beyaz önlüklüye güvenirken , değiştirilmemiş beyaz çarşafta. hiç birşey söylemeden bakıp gitti. azarlamak yerine çoğarlamayı tercih etmiş oldu böylece suskunluğuyla. bir yol hikatesi olur herhalde sonunda, bitmemesinden öykünmemek mümkün mü ? hiç bitmediği için eninde sonunda , varacağın yere varsanda rasyonel bir son değil çok şükür, kurayım hadi saati karanlığa ve def etmeye çalışalıyım başımdan tevazu meleklerini , döneyim hep alıştığım kışa, sonu mümkün mü ? şafağım çoktan kayıp yolum yoktan ben, ben gerçekle yaşamaya alışık mıyım olum. sabah inmek , tanıdıkları görmek eşzamansız kurmaca anılara tekrar dönüşlere kıskanç. kim yazıyor bu sahte tarihi ? ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kuzey darıcı ..., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |