İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil |
|
||||||||||
|
yaşamın ağır bastığı gecelere koşar kanat uçtular. ve kanayan bir sabah çaktılar yüreknuruma, bakışlarıma okyanusları dalga dalga astılar. o; mutluluğun yamacında, genç sevdaların yanıbaşında, sen ise; gövdene hedeflenmiş namlular ucundasın dediler. yıldızlara savrulan bir zorlu aşktı; bilirdim, ve, bütün denizyıldızları da inkar etmişti beni; ..bilirdim. “savaştın” dediler ve yenildin; bak, artık üstünde uçmuyor kuşlar, gece baskınlarına tanık kırlangıçlar, ve göstermiyor yüzünü gecenin aynalaştırdığı camlar. yani, sevmelerin tam ağzında, “duman ol..!” “kül ol..!” “sön..!” dediler. oysa, uykular yoktu benim için, ölüm yoktu ve, neredeyse bitiriyordum çizdiğim mutluluğun resmini; “öl..!” dediler. aha, şuranda taşıdığının kolu kanadı kırılmıştır artık, ve kavuşmaz yorgun adımların baldan özlü diline, yolda kalırsın, yaralanırsın, ve içerindeki sevdan doğumlamaz öpüşleri. özlemin kördüğüm olmuş, yitikti o kavuşma saatleri. en temiz sayfasını açıp yoksulluğumdan ve, uçarayak ona çıktığım bu yoldan “dön..!” dediler. şimdi; gün biter , gece biter, o çocuk sesi, o çocuk gülüşü kalır bende. ama; sana kalan yıkık bir düş, bir o kadar hayal, sırından soyunmuş kırık bir yürek aynasıdır; ağla haline, yalnızlığına çoğalarak gülmek zamanı değil; ölmekse “geç..!” dediler. oysa; bütün yollarım ona çıkardı benim, ve her dilde kapısını çalardım. dilenmeden, ve küçük düşürmeden, onurlu, incitmeden adımdaki erkek harfleri sevdamı eşiğine koyardım. çıplak vücudun fırtınaya oğul vermesin, sesin dağlara. yaşamın ağusu sular içtiler bildiğin bu sevda limansız bir kadırga, ve onun aşkı gözü dönmüş kasırga, gidersen; renklerini yitirir, küser sana vurulmak zamanı, tarihin tekerrüründe ölümlerin, bedenin sehpada, nazlı çiçekler gibi salınırken dar’da sevmek türküsüz, ve çoğalmak, “alazsızdır..!” dediler. yabancı dalda çiçek, bilmediğin tarlada başak olma dediler; burada kal, gitme yollarına dediler. dedim ki; be hey sabahımı aşksız koyanlar, ben bu aşka soyundum dudaklarımın en sevgili öpüşüyle, sevdama çifte su verdim, ve sesimi yüzdürdüm yakamozların yaktığı sularda, tecrit ettim onsuz gelen şımarık sabah ışıklarını. bir tek ölüme açıktır yürekkürem çırılçıplak. son dileğim yoktur; yazılsın künyeme, bir son sözüm var yalnızca; o’dur. o benim; anamdır, namusumdur, yoldaşım, arkadaşım, o benim gülüşüme sinmiş ilk çocuğumdur. dağlarımın omuz tarlasıdır, kavgalara bilendiğim koyakların yaylası. vurulmak varsa; varsa ölmek defter-i kebir’de ve Dersim’liyse o an bütün saatler, alnımın tam ortasında açacaksa kan çiçekleri, akasya, fesleğen, yediverenler, ve damarlarımda rüzgarı esecekse ılgıt ılgıt, vurulmak; çocukça gülmeye yeniden yatmaktır, ve, ona sarılır gibi sabaha mavilerle uzanmaktır. vurulmak; geceleri, yoksul yürek soframa fazladan bir tabak daha koymaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © GÜRKAL GENÇAY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |