Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
kahramanların, bana ait yanlarını alıp,tek tek giriyorum kapılardan içeriye. ilk kapıdan girdiğimde onun yanında volta atarken buluyorum kendimi. Loş bir cezaevi hücresine en uygun ses bu adımların ritmi olsa gerek.Yalnız olduğunu biliyorum. Yerdeki küçük böceği gardıyanlar içeri girdiğinde saklamasından, onlar gittikten sonra o kara kıpırtıya öyküler anlatmasından anlıyorum bunu.Onunla konuşuyorum, o beni duymuyor. Kendi kendine konuşuyor,ben onu duyuyorum. En zor olan hangisi bilmiyorum. işkence anını bekliyor, insane sesleri duyabilecek o zaman. SOrular soruluyor,onlarla alay ediyor. Ne büyük eğlence.”Ne kadar güçlü” diyorlar.” Ne kadar güçsüzüm “ diyor. Yaşamak için direniyor, ölümü beklemek için direndiğini biliyorum. ölüm olsaydım beni görürdün, sevincinin doruklarında misafircilik oynardın benimle .ölüm kokusu bile sızsa içeri irkilirdin biliyorum. Sesimi alıp, seni yalnızlığınla ve kara kıpırtıyla başbaşa bırakıp, bir başka zamanda ölümle beraber gelmek üzere ikinci kapıya yöneliyorum. Kapı aralık zaten; kadın çırılçıplak uzanmış yeni sevgilisini bekliyor. Kimin olduğunu kendisi de bilmiyor. Sadece sığınacağı bir beden istiyor. Odanın içi şiir dolu, dizeleri karmakarışık. Yaşamının her anına ait fotoğraf eskiliğinde , kendi eksilişimi görüyorum. Onu bana çeviriyorum. Onun özgürlük arayışını kendi tutsaklığımda yitiriyorum. Bana ait yanını taşıyamıyorum buraya. Kapıyı kapatıyorum, onun kendisiyle sevişmeye başladığını biliyorum. Kapı aralık değil artık. Kapının altından dışarı akan ıslaklıgın beden bu kadar ikirçimli, neden kendini bir anda kaybedebileceğin gibi coşkulu dalgalıyken daha sonra bir ölümün sessizliğine döndüğünü kapıyı açmadan biliyorum. Aynaya bakıyorum. Kendimi göremiyorum. -Bir görünmez kahramanım ben.- Bu duygu dalgalanmasının hızına dayanamayan kapı kendiliğinden açılıyor. Kapatmak istiyorum. Onun suya bakışındaki yüzünün ifadesini anlatmaya gerek olmadığını biliyorum. iki yanında iki anlamı görüyorum. Sağdaki anlamı alıyorum. Acıdan kurtulduğuna sevinmeli. Diger anlamı ona bırakıyorum. Aşk onda. Kapı kapandı, dışarıdayım. İçeriden koca bir ağırlığın suyun içine düştüğünü koca bir çığlık anlatıyor. Aşkının ölume olduğunu nereden bilebilirdim ki? Aynaya koşuyorum, çığlığı ağzzımda, onun ifadesini buluyorum gözlerimde. Kapıyı kapadım. Kahkahaların zorladığı kapıyı mutlu açıyorum. Ardında mutlu bir yaşam bulacağımı sanıyorum. Renklerini kapkara bir gölgenin kapattığı yüzdeki anlamlara bakıyorum. İnsanların kahkahalarını bırakıp gittiği bomboş odada ağıt yakan palyaçonun makyajı tüm odayı kana boyamış. Kapı kan rengi. İnsanları mutlu etmek için yüzünü boyadığını biliyorum. Ama bu renkler bir acı leke gibi yerleşmiş suratına. Bildik bir kapı. Bilinen yüzler, yabancı ağlayışlar. Beyaz bir örtü altı soluksuzluğu ve siyah giysi altı ağıtlar. Çocukluğumun odası. Herkes devinimine devam ediyor. Sadece çocuk ben farkediyor beni. ”Ne kadar büyümüşüm “ diyor. ”Ne kadar küçükmüşüm” diyorum. Yatağın yanına gidiyoruz. üç tane ben yeni bir kapıdan sığamamam artık, biliyorum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nuran yurtsever, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |