Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Yaptığı ilk şey otomatik bir hareketle müziği açmak oldu. Müziksiz yapamazdı. Bu sırf evde bir ses olsun yada laf olsun diye açılmış alelade bir radyo kanalı değildi. -Melisa’nın çok kolay bağlanabilen bir yapısı vardı- bağımlısı olduğu bu ses evin içine usul usul yayılırken kafasından yığınlarca cümle geçiyordu. Düşündükçe dudaklarının kenarına muzip bir gülüş gelip yerleşiverdi. Aynanın karşısına geçti ve kendi kendine sordu; -İnsan kendisine bu kadar işkence etmeyi nasıl olur da başarabilir? Düşündü...düşündü... kendisini mutsuz edebilecek bir şey bulamadı hayatında! Aslında yaşadıkları herkesin başına gelebilecek ufak tefek sorunlardan ibaretti. Tüm yaşamını etkileyecek bir yıkım yada travmatik bir olay yoktu aklına gelen. Buna sevinin mi üzülsün mü birden bilemedi; çünkü mutlu değildi işte...bunun başka bir açıklaması yok. -Yani bu demek oluyor ki ben ...u ...na mutsuzum. Bari bi nedeni olsaydı...Hıh! Mutlu olmak benim elimde öyle mi? aynı anda aynaya yansıyan görüntüsüne bakıp küçük çocuklar gibi dil çıkardı. Hayat sana sunulanlarla yetinebilme sanatıdır! Aklına bu cümle geldi birden... şu hayatın değerini bilebilmek ve anı yakalayabilmek için binlerce öğüt veren kitaplardan birinde okumuştu ama hangisinde olduğunu çıkaramadı. -Ne önemi var ki! Zaten hepsi bu türden birbirine benzer cümlelerle dolu değil mi? ha şu söylemiş; ha bu söylemiş... sanki kendileri uygulayabiliyor da! Uzun yürüyüşleri boyunca gözlemlediği insanların yüzündeki sahte gülüşler; mutluymuş gibi davranışları gözünün önüne geldi... o kadar açık seçik belliydi ki her şey. Aynanın karşısından çekildi ve mutfağa yöneldi. Kendisine şöyle güzel bir kahve hazırlamak için... -Ama herkes içindekileri karşısındakine belli etmemeye çalışıyor. İnsanoğlu yalnız kalamaz çünkü. Mutlaka yanında birilerinin varlığını hissetmek ister. ancak o şekilde güven içinde yaşamını sürdürebilir...mış gibi yaşamak pahasına...bu da pek ucuz bir bedel sayılmaz hı! Sessiz sessiz ağladı bir süre! Sanki saklayacak birileri var da ağladığını görmesin diye başını öne eğdi. Gözyaşları yanaklarından süzülüp gidiyordu ve aynı zamanda kendisi hiç farkında değildi ama gülümsüyordu... müptelası olduğu ses ise o sırada gülerek ağlamanın çok güzel olduğunu fısıldıyordu Melisa'nın kulağına...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sabanur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |