|
 • ÝzEdebiyat > Öykü > Ortamsal |
1
|
|
|
|
Gözlerim mi doldu, yoksa bana mý öyle geldi, doðrusu ben de bilmiyorum, bildiðim, içim acýyordu; derin acýlar, tarifsiz kederler içindeydim. ERDEN ERKÝN... |
|
2
|
|
|
|
Kumsala doðru ilerledim. Alacakaranlýkta þezlongun birine oturdum ve denizi seyretmeye baþladým. Deniz usulca kumsalý öpüyordu...
ERDEN ERKÝN...
|
|
3
|
|
|
|
Gazetede resmin vardý yine. Koyu kestaneye boyanmýþtý saçlarýn. Sarý saçlarýn yoktu. Gözlerinin yeþili fersiz bakýyordu. Sanýrým yine alkollüydün.
ERDEN ERKÝN |
|
4
|
|
|
|
Yaþayarak tecrübe ettim.!
Darwin’in fiziksel anlamda ki dönüþüm manifestosu ‘evrim teorisini’ kökten reddediyorum fakat; Ýnsanlarýn düþünsel anlamda ki evrimini de görmezden gelemiyorum.
Ýnsanlarýn maymundan türemediði gerçek ama, maymun iþtahlý olduklarý kesin. |
|
5
|
|
|
|
Doðduðumuz dünya elbette bu deðildir. Bu dünyaya bir meta gibi satýlmak için, özelleþtirilen taþýma araçlarýnýn arkasýndan
koþmak için, yýkýlan çatýlar altýnda ezilmek, bozulan insan yuvalarýnýn oy uðruna fede edildiðini görmek için gelmedik.
Saygýlar. |
|
6
|
|
|
|
Bu yýl sevgililer gününde ben de tek taþ istiyorum.
-Ýki tane alsam olmaz mý?
-Ben çok ciddiyim.
-Ben deðilim.
-Herkes sevgililer gününde hediye alýyor.
-Ben de alýrdým ama sevgilim yok.
-Ben neciyim? Sevgilin deðil miyim?
-Otuz yýllýk karýmsýn.
-Eee
-Sevgilim deðilsin. |
|
7
|
|
|
|
Böyle zamanlar da her ne hikmetse yerlerde bezene yapraklar ilgimi çekerler. Oysaki bir zamanlar onlar aðacýn, dalýn vazgeçilmez zenginlikleriydi.
|
|
8
|
|
|
|
Ancaaak, plânlar boþuna yapýldý! Daha doðrusu yapýlan planlarýn uygulanmasýna gerek kalmadý. Genel olarak oruçlu cami cemaatinin, ikindi namazýndan sonra iftar saatine yakýn dakikalara kadar uyumasý bilinen bir durumdur. O gün de öyle oldu. Ayrýca, akþama yaklaþýldýðý saatlerde yemek telaþý nedeniyle de kahveden uzaklaþýldýðý bir baþka gerçekti… Cami cemaatinin uykuda olduðu sýrada bizimkiler kahvehanede karþýlaþmasýnlar mý? Ortalýkta kimse yoktu. Kahveci de uyumaya gitmiþ, oðlu kahvehaneyi öylesine açýk tutmak için görevlendirilmiþti. Her þey bir anda geliþti! Oyun, ne üzerine oynanacaðý bile kararlaþtýrýlmadan kurulmuþtu. Taþlar çekildi, en büyük çifteyi Münasip çektiði için Ýlk taþý oynarken “ dübeþ ” dedi! Bahtiyar Mutlu’ nun bildiðimiz engeli olduðu için kurulan bütün oyunlarda Münasip Münasebettar, oynadýðý taþý sesli olarak belirtiyor, Bahtiyar da elindeki taþlarý im parmaðý ve baþparmaðý ile bastýrarak belirledikten sonra oynuyordu… |
|
9
|
|
|
|
Bu hikayeyi, bir arkadaþý babama anlatmýþ. Babam da çok beðenmiþ bana anlattý. Hikaye benimde hoþuma gitti. Sizlere anlatmayý uygun buldum. Hikaye bu ya , günün birinde. Diye baþlamýþ..... |
|
10
|
|
|
|
Toprak sevdalýsý Cahit Sýtký’ya “Her doðan günün bir dert olduðunu insan bu yaþa gelince anlarmýþ.” Dizelerinden sonra “Yeter ki gün eksilmesin penceremden” serzeniþlerini yazdýran gün, cüretkâr gülümsemesini göstermiþti. |
|
11
|
|
|
|
Kara deliklerden birine denk gelmiþ gibiydim, zaman yoktu, ben de bir fotoðraf karesiydim sanki, kendimi seyrediyordum. Derken muhtemelen tuzla buz olan bir vazodan gelen gürültü yýrttý attý o fotoðrafý. |
|
12
|
|
|
|
Çocukluk yýllarýnda geçirdiði çiçek hastalýðý sonucu gözlerini kaybeden Bahtiyar Mutlu ile ayný mahalleden çocukluk arkadaþý Münasip Münasebettar, iflah olmaz iki domino oyuncusuydular. Bahtiyar Mutlu, Münasip’ in çalýþtýðý fabrikaya engelli kadrosundan girmiþti. Ayný mahallenin çocuklarý olduktan baþka bir de mesai arkadaþý olmuþlardý sonradan. Ýki rakip olarak türlü iddialar ortaya attýlar, bahisler tuttular; ara sýra iþin içine para mara da girse bile, iki ezeli domino oyuncusunun inatlaþmasý, parayý gölgede býrakýyordu… Yenilen taraf genel olarak Münasip Münasebettar olmakla birlikte, iþin peþini býrakmayý içine sindiremiyordu… Rakibinin görme engelli olmasý nedeniyle hileye saparak onu kolayca yenmeyi düþünmüyor deðildi. Ama, oyun kurulan masanýn çevresini meraklý yancýlarýn sarmýþ olmasý, hile yapmaya engeldi. Bir de, rakibin zorlu olmasýna karþýn, görme engelli oluþundan ötürü hileye baþvurmayý kendine yediremiyor gibi bir hali vardý… |
|
13
|
|
|
|
Þeyma Haným’ýn týp fakültesinden arkadaþý Dr. Boðaç Bey’in Çatalca’daki köy evine 40 dakikalýk bir yolculuktan sonra nihayet geldik.
Þeyma:
-Sen de gel otur bizimle- dedi.
-Ben seni arabada beklerim abla sen iþini hal et gel ama beni de burada çok bekletme!- dedim.
-Olur mu öyle þey, hem Boðaç yabancý deðil- dedi.
-Biliyorum ama sen yine de yalnýz gitsen iyi olur- dedim.
-Buradan sana yazýlacak bir þey çýkmaz- dedi gülerek… |
|
14
|
|
|
|
Malzemeleri okuyunca, ‘ Bu ne boktan çorba böyle , diye burun kývýranlara bir
çift sözümüz var: Bu çorbanýn baþýna baðdaþ kurup kendisinden geçercesine kaþýk
sallayanlarý görmüyor musunuz be kardeþim. Bir kere de ‘ hamdolsun , deyin yahu!...
|
|
15
|
|
|
|
Balkon küpeþtelerine dizilmiþ, pembe, viþne çürüðü, beyaz, kýrmýzý, ebruli sakýz sardunyalarý, pür dikkat þimdi. Yapraðýna elin deðmeye görsün, çýðlýklar atarlar, buram buram sakýz kokarsýn.
Bu ýssýzlýðý giyinip, dinginliði ve erinci kuþanýp, deliliðini saklayýp üstüme üstüme gelme gece… Gelme.
Þaþýrýrým, yolumu sapýtýrým, yiter gider, deliririm ben de… Kýþkýrtma. Ýnsaným, zayýfým, güçsüzüm.
|
|
16
|
|
|
|
Hasan normal bir çocuk gibi büyüdü. Kendisinde olaðanüstü bir durum sezilmiyordu. Ancak arasýra dededen kalma kalýn eski kitaplarý güçlükle raftan indirip, karýþtýrdýðýný gören babasý merakla ne yaptýðýný izliyor, onun bu iþten büyük keyif almasý, hoþuna |
|
17
|
|
|
|
Niye öyle ýsýrýyorsun, bak suyu benim suratýmdan akýyor. Bir annesinin yüzüne bir elindeki domatese baktý. Az önce taze domates kokusu dolu burnu þimdi üzüntü ve biraz da korku ile sýzlýyordu. |
|
18
|
|
|
|
Bu saatte denize gelmek için ya sabahlarý çok sevmek gerekir, ya da ev kaçkýný olmak. O hangisiydi bilmiyorum. Onunla dün sabah Kadýnlar Denizi’nde karþýlaþtýk. Belki de konuþacak kimsesi yoktu. Ya da benim gibi gevezeydi. Deli deliyi görünce çomaðýný saklarmýþ. Ben sustum o anlattý. |
|
19
|
|
|
|
Bir kez olsun hayatta zoru baþar.
Pes etme!
Ne çokmuþ deyipte cayma.
Bir kez olsun kaçma!
ve sonuna dek oku !!!
yalnýzca " sana ait " olaný...
çünkü bu bir öykü deðil sana ait olan bir hayatýn hikayesidir ey "D R A N A Z" |
|
20
|
|
|
|
…. ……… Ýþin kötü yaný, o zamanlar “ Ýlla ki de üçten aþaðý kalmayýn; her haneden en az üç çocuk isterim.” diye direten hükümet büyükleri de yoktu baþýmýzda!... Bu sayýlan nedenlerle Abdülrezzak, en kolay bir iþ olan üreme gücünü sonuna kadar kullanarak dokuz çocuk babasý oldu!...
|
|
|
|