..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Ortamsal
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

On Beş Saniye
Hülya Kırklaroğlu
Şiir > Aşk ve Romantizm

Ah kalbimin can damarı Uğruna zaman, uğruna hayallerimi Feda ettiğim Aşk-ı Mavi🏊🏻♀ Küskün kahverengi gözlerim Kırgın yüreğim, susuyor dilim Hangi cümle anlatabilir sana olan Aşkımı İnsan olsan bakmazdım yüzüne Gönül bu, bir tek sana doymuyor Aşk-ı lâl rengine, sıyrıldı bir kere bedenim Senden başka bir şey görmüyor Senden başka hiç bir bedeni istemiyor tenim Parmağım deklanşöre basarken Gözlerim doluyor Üç n

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Ortamsal
 Bayramın İlk Günü...  (ERDEN ERKİN)

Gözlerim mi doldu, yoksa bana mı öyle geldi, doğrusu ben de bilmiyorum, bildiğim, içim acıyordu; derin acılar, tarifsiz kederler içindeydim. ERDEN ERKİN...
 Eski Dostlar...  (ERDEN ERKİN)

Kumsala doğru ilerledim. Alacakaranlıkta şezlongun birine oturdum ve denizi seyretmeye başladım. Deniz usulca kumsalı öpüyordu... ERDEN ERKİN...
 Bu Gece de Böyle Bitmişti  (ERDEN ERKİN)

Gazetede resmin vardı yine. Koyu kestaneye boyanmıştı saçların. Sarı saçların yoktu. Gözlerinin yeşili fersiz bakıyordu. Sanırım yine alkollüydün. ERDEN ERKİN
 Düşünüyorum…  (mehmet avcı)

Yaşayarak tecrübe ettim.! Darwin’in fiziksel anlamda ki dönüşüm manifestosu ‘evrim teorisini’ kökten reddediyorum fakat; İnsanların düşünsel anlamda ki evrimini de görmezden gelemiyorum. İnsanların maymundan türemediği gerçek ama, maymun iştahlı oldukları kesin.
 Doğduğumuz Dünya Bu Değil  (Haydar Köprülüoğlu)

Doğduğumuz dünya elbette bu değildir. Bu dünyaya bir meta gibi satılmak için, özelleştirilen taşıma araçlarının arkasından koşmak için, yıkılan çatılar altında ezilmek, bozulan insan yuvalarının oy uğruna fede edildiğini görmek için gelmedik. Saygılar.
 Tek Taş  (Seyfullah ÇALIŞKAN)

Bu yıl sevgililer gününde ben de tek taş istiyorum. -İki tane alsam olmaz mı? -Ben çok ciddiyim. -Ben değilim. -Herkes sevgililer gününde hediye alıyor. -Ben de alırdım ama sevgilim yok. -Ben neciyim? Sevgilin değil miyim? -Otuz yıllık karımsın. -Eee -Sevgilim değilsin.
 Sokak Arasında Gezerken…  (Mustafa Cilasun)

Böyle zamanlar da her ne hikmetse yerlerde bezene yapraklar ilgimi çekerler. Oysaki bir zamanlar onlar ağacın, dalın vazgeçilmez zenginlikleriydi.
 Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi  (Mudi Beya)

Ancaaak, plânlar boşuna yapıldı! Daha doğrusu yapılan planların uygulanmasına gerek kalmadı. Genel olarak oruçlu cami cemaatinin, ikindi namazından sonra iftar saatine yakın dakikalara kadar uyuması bilinen bir durumdur. O gün de öyle oldu. Ayrıca, akşama yaklaşıldığı saatlerde yemek telaşı nedeniyle de kahveden uzaklaşıldığı bir başka gerçekti… Cami cemaatinin uykuda olduğu sırada bizimkiler kahvehanede karşılaşmasınlar mı? Ortalıkta kimse yoktu. Kahveci de uyumaya gitmiş, oğlu kahvehaneyi öylesine açık tutmak için görevlendirilmişti. Her şey bir anda gelişti! Oyun, ne üzerine oynanacağı bile kararlaştırılmadan kurulmuştu. Taşlar çekildi, en büyük çifteyi Münasip çektiği için İlk taşı oynarken “ dübeş ” dedi! Bahtiyar Mutlu’ nun bildiğimiz engeli olduğu için kurulan bütün oyunlarda Münasip Münasebettar, oynadığı taşı sesli olarak belirtiyor, Bahtiyar da elindeki taşları im parmağı ve başparmağı ile bastırarak belirledikten sonra oynuyordu…
 Oltanın Ucundaki Balık  (TuğrulPekel)

Bu hikayeyi, bir arkadaşı babama anlatmış. Babam da çok beğenmiş bana anlattı. Hikaye benimde hoşuma gitti. Sizlere anlatmayı uygun buldum. Hikaye bu ya , günün birinde. Diye başlamış.....
10 
 Davetkâr Günışığı  (Elif İşleyen)

Toprak sevdalısı Cahit Sıtkı’ya “Her doğan günün bir dert olduğunu insan bu yaşa gelince anlarmış.” Dizelerinden sonra “Yeter ki gün eksilmesin penceremden” serzenişlerini yazdıran gün, cüretkâr gülümsemesini göstermişti.
11 
 Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi  (Mudi Beya)

Çocukluk yıllarında geçirdiği çiçek hastalığı sonucu gözlerini kaybeden Bahtiyar Mutlu ile aynı mahalleden çocukluk arkadaşı Münasip Münasebettar, iflah olmaz iki domino oyuncusuydular. Bahtiyar Mutlu, Münasip’ in çalıştığı fabrikaya engelli kadrosundan girmişti. Aynı mahallenin çocukları olduktan başka bir de mesai arkadaşı olmuşlardı sonradan. İki rakip olarak türlü iddialar ortaya attılar, bahisler tuttular; ara sıra işin içine para mara da girse bile, iki ezeli domino oyuncusunun inatlaşması, parayı gölgede bırakıyordu… Yenilen taraf genel olarak Münasip Münasebettar olmakla birlikte, işin peşini bırakmayı içine sindiremiyordu… Rakibinin görme engelli olması nedeniyle hileye saparak onu kolayca yenmeyi düşünmüyor değildi. Ama, oyun kurulan masanın çevresini meraklı yancıların sarmış olması, hile yapmaya engeldi. Bir de, rakibin zorlu olmasına karşın, görme engelli oluşundan ötürü hileye başvurmayı kendine yediremiyor gibi bir hali vardı…
12 
 Ufunet  (sermin filiz)

Kara deliklerden birine denk gelmiş gibiydim, zaman yoktu, ben de bir fotoğraf karesiydim sanki, kendimi seyrediyordum. Derken muhtemelen tuzla buz olan bir vazodan gelen gürültü yırttı attı o fotoğrafı.
13 
 Fanfinfon Çorbası  (Mudi Beya)

Malzemeleri okuyunca, ‘ Bu ne boktan çorba böyle , diye burun kıvıranlara bir çift sözümüz var: Bu çorbanın başına bağdaş kurup kendisinden geçercesine kaşık sallayanları görmüyor musunuz be kardeşim. Bir kere de ‘ hamdolsun , deyin yahu!...
14 
 Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben  (Vildan Sevil)

Balkon küpeştelerine dizilmiş, pembe, vişne çürüğü, beyaz, kırmızı, ebruli sakız sardunyaları, pür dikkat şimdi. Yaprağına elin değmeye görsün, çığlıklar atarlar, buram buram sakız kokarsın. Bu ıssızlığı giyinip, dinginliği ve erinci kuşanıp, deliliğini saklayıp üstüme üstüme gelme gece… Gelme. Şaşırırım, yolumu sapıtırım, yiter gider, deliririm ben de… Kışkırtma. İnsanım, zayıfım, güçsüzüm.
15 
 Sıpa  (ömer akşahan)

Hasan normal bir çocuk gibi büyüdü. Kendisinde olağanüstü bir durum sezilmiyordu. Ancak arasıra dededen kalma kalın eski kitapları güçlükle raftan indirip, karıştırdığını gören babası merakla ne yaptığını izliyor, onun bu işten büyük keyif alması, hoşuna
16 
 Domates Suyu  (eyyüp yıldırmış)

Niye öyle ısırıyorsun, bak suyu benim suratımdan akıyor. Bir annesinin yüzüne bir elindeki domatese baktı. Az önce taze domates kokusu dolu burnu şimdi üzüntü ve biraz da korku ile sızlıyordu.
17 
 Kadınlar Denizi  (seyfullah ÇALIŞKAN)

Bu saatte denize gelmek için ya sabahları çok sevmek gerekir, ya da ev kaçkını olmak. O hangisiydi bilmiyorum. Onunla dün sabah Kadınlar Denizi’nde karşılaştık. Belki de konuşacak kimsesi yoktu. Ya da benim gibi gevezeydi. Deli deliyi görünce çomağını saklarmış. Ben sustum o anlattı.
18 
 Dranaz  (ayşe özyılmaz)

Bir kez olsun hayatta zoru başar. Pes etme! Ne çokmuş deyipte cayma. Bir kez olsun kaçma! ve sonuna dek oku !!! yalnızca " sana ait " olanı... çünkü bu bir öykü değil sana ait olan bir hayatın hikayesidir ey "D R A N A Z"
19 
 Isınmak İçin  (Yûşa Irmak)

Şeyma Hanım’ın tıp fakültesinden arkadaşı Dr. Boğaç Bey’in Çatalca’daki köy evine 40 dakikalık bir yolculuktan sonra nihayet geldik. Şeyma: -Sen de gel otur bizimle- dedi. -Ben seni arabada beklerim abla sen işini hal et gel ama beni de burada çok bekletme!- dedim. -Olur mu öyle şey, hem Boğaç yabancı değil- dedi. -Biliyorum ama sen yine de yalnız gitsen iyi olur- dedim. -Buradan sana yazılacak bir şey çıkmaz- dedi gülerek…
20 
 Abdülrezzak Holding 2  (Mudi Beya)

…. ……… İşin kötü yanı, o zamanlar “ İlla ki de üçten aşağı kalmayın; her haneden en az üç çocuk isterim.” diye direten hükümet büyükleri de yoktu başımızda!... Bu sayılan nedenlerle Abdülrezzak, en kolay bir iş olan üreme gücünü sonuna kadar kullanarak dokuz çocuk babası oldu!...

1 2 3 4 5  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Düşünüyorum…
mehmet avcı
Öykü > Ortamsal
Isınmak İçin
Yûşa Irmak
Öykü > Ortamsal
Tek Taş
Seyfullah ÇALIŞKAN
Öykü > Ortamsal
Umut ve Yaşam
Nisanur Önay
Öykü > Ortamsal
Süt Kardeşliğ!
Mudi Beya
Öykü > Ortamsal
Günlük:
Mudi Beya
Öykü > Ortamsal
Kış Günü
Merve Bağcı
Öykü > Ortamsal
Kallavi Meyhanesi
Cem Mahlas
Öykü > Ortamsal
Tacizci
seyfullah ÇALIŞKAN
Öykü > Ortamsal
Buzlu Cam
Emilio Santos
Öykü > Ortamsal

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.