..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > yusuf çopur




15 Aralık 2006
Yorgunum ve Üşüyorum  
yusuf çopur
Her geçen zaman diliminde “ben”liğim biraz daha senleşiyor… Ki, her gün batımı kızıllığında içimdeki “sen” her an biraz daha “ben”leşiyor… Batan güneşle hüzün damlaları akıyor akşam vaktinin boyun büküklüğünde, süzülüyor “sen”li hayallerime…


:CJAA:
YORGUNUM VE ÜŞÜYORUM…
“Akşam oldu gün battı
Akşam oldu yine garip olana
Akşam oldu neyleyim?
Akşam oldu yine bastı kareler…Nâzım Hikmet

Her geçen zaman diliminde “ben”liğim biraz daha senleşiyor… Ki, her gün batımı kızıllığında içimdeki “sen” her an biraz daha “ben”leşiyor… Batan güneşle hüzün damlaları akıyor akşam vaktinin boyun büküklüğünde, süzülüyor “sen”li hayallerime… Gün batımında asılı kalan umutlarım da karışıyor karanlığa… V e ben sevdana yazdığım ıslak mektuplarla dolaşıyorum akşamın alaca karanlığında…

Geceler haram bana
Gündüzler zindan bana
Sensizliğin hasreti
Hayatta ölüm bana

Kimsesizliğimi, yalnızlığımı giyinip gönlümü sararmış bir dut yaprağına bırakıyorum… Ve rüzgâra bırakıyorum kendimi… Hasret yelleriyle savrulan yüreğim de yaprakla birlikte bir “insan” ayağının dibinde duruyor… Titriyor yüreğim,üşüyor bedenim.. Ve o ayağın altında kalıyor mavi dalgalara tutunmaya çalışan bedenim…

Deniz yok buralarda belki…Olsun… “sen”, “ben” değil miydin, senli zamanlarımın en derininde… “Sen” denizim değil miydin, çatlamış sevdamın en bilinmezinde… İşte, ondandır kömür gözlüm, mavi dalgalara olan tutunmam…
Basıp geçiyorlar, yakamozlarla yıkadığım umutlarıma… Sen olsaydın alırdın o yaprağı, alırdın ve saklardın, severdin, taşırdın…

Sevdan bir sarmaşıktı
İlk bakışta atılmıştı
Sevgi iklimine tohumları
İlk gülüşte yeşermişti
Kıvrımlı küçük yaprakları
İlk selâmda sarmıştı yüreğimi
Uzayıp giden yeşil dalları
Sevdan bir sarmaşıktı

Şimdi yoksun ya
Hasretine sarılıyor
Kuruyan dalları
Kokuna dokunuyor
Solmayan beyazları
Ve adını çağırıyor
Sararmış yaprakları
Sevdan bir sarmaşıktı


Kendini taşıyamaz hale gelen bedenim, sarı gelinliğini giymiş uzun bir ağacın dibinde bırakıyor gözbebeklerini…

Ve hatırlıyorum, her kelimesi yüreğime kayıtlı sözlerini… Ilık bir umut olarak gönlüme damlayan tebessümlerini… Sevdana sarılıp uyumaya çalışıyorum… Yorgunum ve üşüyorum… Kapatıyorum gözlerimi…

Her şeyiyle en zoru da sensizlikle çekilmez olan hayattan bir nebze de olsun soyutluyorum kendimi… Üşümenin titremesiyle okşuyorum gül yüzünü ve bedenimi saran zülfünü… Ağlıyorum… Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.. Sen nasıl “hıçkıra hıçkıra susuyorum” diyorsan ben de hıçkırıklarımı göz yaşlarımla bastırıyor, büzüldükçe büzülüyorum, yalnızlığıma…Ve uyanıyorum artık karanlık olmuş buğulanmış havanın hüzünlü edasıyla…

Her yeni uyandığımda uykudan
Terk edilmiş bir bebeğin
Yalnızlığını yaşar yüreğim
İçimde derin ve engin bir boşluk
Sevdana tutunur yorgun ellerim
Hayatın anlamsızlığına damlar göz bebeklerim
Kimsesizliğimi giyinir, sonsuzlukta seni beklerim…

Yorgunum ve üşüyorum… Bu yorgunluğu artık taşımaz oldu bedenim… Bu sevdayı kaldıramaz oldu yüreğim…“En büyük yalancıdır, hissettiği gibi yaşamıyorsa insan” demiyor muydu Leylâ İpekçi…

En sahici yanımdan, senden sesleniyorum… Hadi, sevdiğin renkten, Kahverengiden, yakışan renginden, Beyazdan ve sevdiğim renkten, Maviden sesleniyorum sana; her neredeysen, gel artık… Yorgunum ve üşüyorum…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevdanın Rengi
Artık Yoksun


yusuf çopur kimdir?

Ben sevda yüklü bulutlardan zülfüne süzülen damlaları hissetmek, kömür gözlerinde dilediğimce gezinmek ve gül yüzündeki tatlı tebessümü hissetmek istiyorum gönlümün en derininde. Sevda anlamarını yaşamak istiyorum tüm renklerin, seher vaktinde esen badı sabanın serinliğinde. Mavinin sonsuzluğunu göz bebeklerinde, siyahın hüznünü kömür gözlerinde, kırmızının çekiciliğini can dudaklarında, beyazın masumiyetini al yanaklarında…


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © yusuf çopur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.