Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir.
-Cervantes |
|
||||||||||
|
Ve insanları anlayamamaktan şikayetlerler yağdırıp duruyordu.. Para kazanırız birşeylere sahip olmak için ama bi gün onları terk ederiz.. Yada onlar bizi.. önemi yok asıl nokta bi gün uyandığımızda yada uyanamadığımızda bizim olmayacaklar.. sonra çoçuklar yetiştirirz diyordu.. Ve bunu bizi terk etmeleri için yaparız.. hepimiz aptalız.. istisnasız hepimiz.. sadece bizden daha az aptal birinin bunu bize fark ettirmesi gerek.. ama insanlar bunları fark edemiyor.. ve ben insanları anlayamıyorum diyordu.. gözlerinde farklı birşeyler vardı.. brşeyleri kaybetmişliğin yarası.. birşeylerin izi vardı.. ama ne olduğunu anlayamamıştım.. ilk defa garipsemiştim.. çok akıllıydı gözlerinden sadece bunları anlayabildim.. oysa normal bi insanla 10 saniye göz göze geldiğimde size tüm ruhunu okuyabilirim.. konuşurken sık sık virgüller kullanıyordu.. ve virgül aralarını elindeki şarabı kafasına dikmekle yada öksürmekle değerlindiriyordu.. Haklısın dedim.. Ama bunun aksi tüm doğaya.. yaratılışa hakaret etmek olmazmıydı biz buna engel olamayız.. kafasını kaldırdı.. gözlerime baktı.. bir yudum şarap aldı.. ve oluruz dedi oluruz.. ve engel olunca benim gibi olursunuz.. hiç birşey diyemedim.. evet doğru söylüyordu.. ve bu doğruları anlayabilmenin bedeli.. ulu orta açılıp içilen şarap oluyordu.. aramızda çok fazla yaş yoktu.. ama o kendisini belli ediyordu.. göründüğünden daha yaşlıydı.. ve görünmediği yaştan daha olgun.. yavaş yavaş onu okumaya başlamıştım.. ama bilmiyorum.. gözlerine her baktığımda ürkek bi telaşa kapılıyordum.. maviydi.. ve uykusuzluğun gözlerine hediyesi kırmızılıklar.. ve parlıyordu gördüğüm her insanınkinden daha fazla parlıyordu.. hayır hayır durun.. Sanırım en başa dönmeliyim.. evdeydim.. ve kadınımla kavga etmiştim.. Onu çok seviyordum.. ama sevgi kalp kırar.. ve ben bikez daha onun kalbini kırmıştım.. Ve herzamanki gibi özür dilemek yerine çekip gitmeyi tercih etmiştim.. evet haklıydı.. genelde deildi.. ama bu kez haklıydı ama sakinleşmem gerekiyordu onunla daha sonra ilgilenebilirdim.. boştu sokaklar ve yürüyordum.. tamamen kadere teslim olmuş bi şekilde.. ve kader beni bi parka getirdi.. genç bi çoçuk vardı.. 20 li yaşlarda ve etrafında üç beş tane ufak çoçuk oturmuş onu dinliyorlardı.. ve ben süper kahraman çoçuklara bi zarar vermesini engellemek için olay yerine yaklaştım.. yaklaştıkça elemanın sesini daha net duymaya başladım.. Bi fısıltı ne kadar net duyulabilirse o kadar.. sesi çok az çıkıyordu.. konuşacak kadar güçlü deildi.. ve öksürüyordu..konuşmasını bölen iki şey vardı.. arada kafasına diktiği şarap şişesi.. ve her defasında bu sefer kesin ölecek dediğim öksürük nöbetleri.. ama olmadı.. ölmedi.. her öksürüşünde dahada parçalandı.. fakat ölmüyordu.. hemen yan tarafındaki bi bankta oturuyordum.. ama insanlar bunları fark edemiyor.. ve ben insanları anlayamıyorum diyordu.. Haklısın dedim.. Ama bunun aksi tüm doğaya.. yaratılışa hakaret etmek olmazmıydı biz buna engel olamayız.. ve oluruz dedi oluruz.. ve engel olunca benim gibi olursunuz.. Yanına gitmemi söyledi.. gittim ve yanına oturdum.. bu çoçukları görüyormusun dedi.. ewet dedim.. Ve siz çoçuklar bu adamı görüyor musunuz dedi.. İçlerinden en uzun boylu olan ki belliydi.. ufaklıklar gurubunun sözcüsü.. evet abi görüyoruz dedi.. Tamam o zmn sorun yok.. Sadece halüsülasyon olup olmadığınızı merak ettim dedi.. Bi an için aptala bağladım.. etkileyici.. karizmatik birşeyler söyleyip anlattıklarını bana örneklemesini bekliyordum.. yapmadı.. hiç birşey yapmadı.. öksürmek ve şarap içmek dışında.. bende hiç birşey yapmıyordum.. bir yanım bu ayyaştan uzaklaşmamı söylüyor.. diğer yanım onunla konuşmamı söylüyordu.. garipti çok garip.. ve çoçuklara artık gitmeleri gerektiğini söyledi.. Bana baktı adımı sordu.. Söyledim.. adını söyledi.. memnun oldum dedim.. Hayır dedi.. olmadın aksine korkuyorsun.. ve kaçıp gidemiyorsun.. konuşmak istiyorsun.. ama ne söyleyeceğini bilemiyorsun.. sık sık gözlerimi görmeye çalışıyorsun.. beni tanımak ne bok olduğumu anlamak için ve anlayamamak seni çok korkutuyo çünkü böyle birini ilk defa görüyorsun ve bu kadarı memnun olmaman için yeterli.. daha fazlasını saymama gerek yok.. iyice aptal bağladım.. herif resmen ruhumu okudu ve bana yeteri kadar bakmadı bile.. ve öksürmeye başladı.. nöbeti geçtiğinde bende aptallığımın bi kısmını üzerimden atmış yavaş yavaş kendime geliyordum.. Kim bu herif nasıl.. asıl soru neden çekip gidemiyorum.. bunları sindirmeye çalışırken tekrar konuşmaya başladı.. Tanrının en büyük laneti verdiği ölümsüzlüktü dedi.. o yüzden her öksürmeye başladığımda ölüceğimi düşünmekten vazgeç.. şaraptan bir yudum daha.. Ve ben üzerimden attığım bütün aptallığı fazlasıyla geri almıştım.. ne yani şarapçı bi evliyayla sohbet ediyo olamazdım.. düşüncelerimi okuyabilme ihtimalini hesaplıyordum ki saçmalamayı bırak düşüncelerini okuduğum falan yok.. aslında sadece senin yaptığını yapıyorum.. gözler dedi..ama biraz daha fazlası.. Çok daha fazlası dedim düşünmeden.. düşünmeye korkmaya başlamıştım.. Hayır dedi sadece onu kullanmayı biliyorum.. Her konuştuğunda aklımdaki soru işaretli katlanarak artıyordu.. ve öksürük nöbetleri soruları cevaplamam için iyi bi fırsattı ama yapamıyordum.. her soru askıda kalıyordu.. bu çok fazla.. bu çok saçma.. herif ruhumdan fazlasını okuyor.. ewt bunu bende yapabiliyorum.. ama ben sadece size karşımdakinin.. ne kadar iyi yada kötü.. ne derece kıskanç ne derece çekilmez ne kadar ciddi.. ne kadar komik.. ne kadar konuşkan.. içine kapanıklık derecesi gibi kişilik faktörlerini söyleyebilirim..o an aklından geçenleri deil kesinlikle deil.. neler oluyordu kafam allak bullak olmuş soru işaretlerini düşünürken korktuğum başıma geldi.. ve tekrar konuşmaya başladı.. Sor hadi..dedi Ne sormam gerekiyo dedim.. Bu sorunun dışında sormak istediğin bi çok şey var her hangi birini sor.. herşeyi biliyorsan neden sormamı bekliyorsun ki direk cevapla.. Olmaz dedi.. Öncelikle bunu yapmam seni korkutuyo daha da kötüsü aptallaştırıyo ve inan bana kendi kendime konuşmanın hiç bi zevki yok.. eğer iyi birşey olsaydı yoldan geçen herkezle konuşabilrdim.. kendi kendime tabi.. peki nasıl neler oluyo aklımdan geçenleri tek tek nasıl söyleyebiliyorsun kimsin sen nesin.. ve ben neden çekip gidemiyorum.. bu öksürük neyin nesi.. tanrının ölümsüzlüğü derken ne anlatmaya çalışıyordun vs.. gibi soruları sıralarken hiç birşey söylemedi.. şarap içmeye dewam ediyordu ve ben birden bire beni dinlemiyormuş hissine kapıldım.. sustum.. Sadece birini sormanı söylemiştim.. dedi.. ve sustu bi kaç dakika sessizce oturduk ve sonra konuşmayı başarabildim.. Kimsin sen.. Adımı söylemiştim.. Neyi sormaya çalıştığımı biliyorsun dedim.. ewet dedi ve yine sustu.. iyice sinirlerim bozulmaya başlamıştı az önce konuşmasından korktuğum herife şimdi sustuğu için kızıyordum.. ve o da bunun farkındaydı.. ve eğleniyordu ewet bunuda anlayabilmiştim.. hemde çok eğleniyordu.. Saatine baktı.. çok hafif bir sesle hala 5'i 20 geçiyor dedi.. Belli ki kendi kendine söylemişti.. Ama yanlıştı "saat daha 4 sanırım senin saatin önde gidiyo" baktı gülümsedi.. ve hayır gitmiyor dedi.. ayağa kalktı ve gitme zamanı ama sorularım.. daha cevaplarını derken alamadın biliyorum.. "ve o yüzden yarın bu saatten yarım saat önce burada olacaksın.." dedi ve gitti.. bu olaylar zinciri iyice canımı sıkmaya başlamıştı.. sanki bilim kurgu masalında başrolde yardımcılık oynuyordum.. ve gözlerimi yukarıya kaldırım.. havada uçuşan etrafa alevler saçan ejderhaları görmeyi bekledim.. sonra sağa sola ateş topları atan büyücüleri görecektim.. ve sonra zırhını kuşanmış boyum kadar kılıcıyla atından inen bi savaşcı görmek.. bi kain ile sohbet ettikten sonra bu olayların hiç birini yadırgamazdım.. olmadı havada yolunu şaşırmış bi kaç aptal kuşdan fazlası yoktu.. ve hiç de ateş çıkaracak gibi görünmüyolardı.. büyücülerde yoktu.. şavaşçılarda.. peki bu neydi.. daha fazla düşünmemeye karar verdim.. yarın bütün sorularıma cevap alacaktım.. ewe geri döndüm kadınımdan her zaman olduğu gibi özür diledim.. ve ona olanları anlattım.. inanmadı.. ona göre bu kavga sinirlerimi fazla yıpratmış ve halüsülasyonlar görüyormuşum.. acaba gerçekten öylemiydi.. kendi hayal ürünü olarak düşündüğü çoçuklar yada ben.. aslında onlar mı benim hayal ürünümdü.. Herneyse bu daha fazla düşünmemeliydim.. yarın ortaya çıkacak tabi gidersem karar veremiyorum gitmeli miyim.. Gittim tam olarak söylenen saatte ve gelmedi.. Sanırım kadınım haklıydı sadece hayal görmüştüm ama hayır bi hayal için fazla gerçekti.. gelmeliydi.. öyle söylemişti.. biliyorum.. "o yüzden yarın bu saatten yarım saat önce burada olacaksın.." "o yüzden yarın bu saatten yarım saat önce burada olacaksın.." "o yüzden yarın bu saatten yarım saat önce burada olacaksın.." Kafamda sürekli bu sesi duyuyordum ve saat bi hayli geç oldu.. gelmedi.. Ve ewdeyim.. kadınım uykusuzluğun bana sanrılar gösterdiğini idda etmekten başka birşey söylemedi.. haklıydı ama bu kez deil.. görüyordum.. ama böçekler yada kavga eden solucanlar yada havada dönen mavi ışıklar.. daha fazla olmadı.. hiç olmadı.. en azından şimdiye kadar olmamıştı.. ve yarını beklemeye başladım.. gelecekti.. muhtemelen bi işi çıkmıştı ve yarın gelecekti.. Gittim tam olarak söylenen saatte ve yine gelmedi.. ve yine aklımda aynı cümleler dönmeye başladı.. "o yüzden yarın bu saatten yarım saat önce burada olacaksın.." ve ertesi gün.. yine gelmedi.. ve sonrası.. artık kitlemiştim.. soru işaretleri çok fazlaydı.. ama cevapları bi türlü gelmiyordu gerçekten bu adam var mıydı.. varsa neredeydi bi gün gelecekmiydi.. herşeyi nasıl bilebiliyordu.. Sorular Sorular Sorular.. Ama yok.. eleman ve cevapları yok.. Günlerim sıradan bi şekilde geçmeye dewam etti.. Kadınımla kavgalar.. okulum ve okul sorunlarım.. ailevi sorunlar.. ve hergün aynı saatte gittiğim park.. Fakat bu gün farklıydı.. sabah yataktan daha farklı kalkmıştım.. kötüydü çok kötü.. herşey bu gün kötü olacaktı.. ve oldu.. Okulda ufak bi kavgaya karıştım bu günün en güsel olayıydı.. Ve sanırım okuldan uzaklaştırılıcam.. Aslında öğrenci işlerinin kapısını kırmasaydım kimse umursamazdı.. ve umut ediyorumki öğrenci işlerine yeni bi kapı taktırdığımda yine kimse umursamayacak.. ah aslında ben masumum herneyse.. asıl olan kadınımla olan kavgamızdı.. bu sefer farklıydı çok farklıydı.. ewden çıkarken bunun son çıkışım olduğunu fark etmiştim.. en azından normalden daha uzun bi süre için.. süre uzadı.. düşündüğümden çok uzadı.. dayanabileceğimden çok daha fazla uzadı.. sevmiştim.. sanırım demiyorum.. artık eminim gerçekten sevmiştim.. bunu onu başka bi erkekle gördüğümde fark ettim.. Bi anda kanım çekildi.. beynim durdu zaman durdu.. hayat durdu.. herşey durdu.. sonrasında fark ettim aslında tek duran bendim ve bunu fark ettiğimde çok geçti.. yaşama ayak uydurmakta zorlandım çok zorlandım.. ve uyduramadım.. zamanın boşluğunda kaybolup gittim.. uykusuzluk sorunum son safhaya ulaştı günlerce uyuyamadım.. ve bunun getirdiği sanrılar çok fazlalaştı.. artık herşeyin gerçekliğinden şüphe duymaya başlamıştım.. Aklıma o adam geldi.. benim gerçekliğimi çoçuklara çoçukların gerçekliğini bana soran adam.. onun ne hissettiğini biliyordum.. bana şaka gibi gelmişti.. ama çok ciddiydi.. ve şimdi bende çok ciddiyim.. kadınım bununla yetinmedi.. çok fazla yaralandım.. çok ağır şeyler söyledi.. çok çok.. ölmek daha iyiydi.. o dönemde içkiyi abartıp uyuşturucuya başladım.. şarap yada kodein uyku sorunumu hallediyordu.. ve temin etmek çok kolaydı.. ve bu sanrılardan daha iyiydi.. fakat çok uzun sürmedi..Uykusuzluk tekrar benimleydi.. olayların üzerinden yaklaşık 3 ay geçmişti.. ve yaralarım hala kanıyordu.. kadınım bana bigün üzgün olduğunu söyledi.. Hayır deildi.. kendini en az benim kadar acınacak hale getirmişti.. ama üzgün deildi.. kesinlikle deildi.. ve biliyordum bu acınacak hali çok uzun sürmeyek sadece boşlukta ve onu çıkaracak başka bi erkek bulması çok zamanını almayacak.. eğlence hayatına düşkündü tabi arkadaşlarıda.. her hangi bi gece herhangi bi barda içip dans ederek beni rahatlıkla unutabilirdi.. yada aynı barda geçici bi aşka başlayabilirdi.. ama bi gerçek varkı bütün aşkları geçici olacak üç gün beş gün.. sık sık aklına düşücem.. ve beni aklından çıkarmak için yeni yollar bulucak.. sonra kabullenecek.. ve belki bi gün evlenecek.. kocasının kollarında bana ağlayacak.. erkeği bunu hiç bi zamn bilmeyecek.. ne hata yaptığını düşünüp duracak.. ama ben biliyorum.. sorunun ne olduğunu kendimden biliyorum.. ve bu bana çaresizlik denen şeyi öğretti.. ve sanırım bu yüzden evlenmiycem.. kendim için deil.. karşımdakine bunu yapamam.. ki zaten kimsenin evlenmek isteyeceğini sanmıyorum.. oysa çok basit.. kendime biraz çeki düzen verip.. bi kaç etkileyici sözle bi çok kadınla birlikte olabilirim..sonuçta onları okuyabiliyorum.. bi sonraki adımlarını biliyorum.. bu hiç zor deil.. ama gereksiz.. Peki ya kadınıma dönsem.. olmaz.. tekrar ona sarılmak.. eskisi kadar sıcak olamaz.. ben üşürken üzerinde başkasının sıcaklığıyla beni ısıtamaz.. Ah Cehennemin tam ortasındayım.. Hangisi daha kötü.. seçim yapmak ne kadar zor.. Doğru olan hangisi.. Yada bi kez daha başarabilrmiyiz.. ki başarırsak aynı hataları bi kez daha tekrarlamayız.. ve bi kez daha ayrılma cesaretini sergilemeyiz.. Ama ne kadar mutlu olurz.. Belki her hangi biriyle olacağımızdan çok daha fazla.. ama eskisi gibi deil.. o mükemmellik deil.. ewet sık sık kavga ederdik.. ama barışma anındaki şımarıklıklar.. ve sıcacık sarılış tebessüm.. işte hayat buydu.. ve lanet olsun o artık yok.. ve kendimi onun hiç olmadığını kabullendirmek zorundayım.. Ve zaman çok hızlı geçiyordu.. geçerken deil.. geçerken tam bir işkenceydi.. yatmadan önce eğer uyurda uyanırsam peki bu öğleden sonra ne yapıcam sorusuyla kavrulup durdum.. ama geçtikten sonrası çabukdu arkama baktığımda.. seneleri fark ettim.. çok şey oldu.. çok daha fazla sıkıntı.. hiç bir şey çare olmadı.. hiç biri benim olamadı.. sanırım ben izin vermedim.. kadınımı bilmiyorum.. uzun süredir onu takip etmiyorum.. ah nefes almakta bile zorlanıyorken bunu zaten yapamazdım.. Diğer sıkıntılardan söz etmiycem.. hiç gerek yok.. ama çok fazla.. ve tüm bunlar bana çok fazla şey öğretti.. Acıdan ders alırız.. bu yüzden acıyı hissederiz.. ewet bu böyle çok fazla ders almıştım.. hala arada sırada o adamı gördüğüm parka gidiyordum... ve gelmesini bekliyordum.. ve gelmiyordu.. zaman dewam etti.. çok fazla ders verdi.. ve bunun getirdikleri.. bilim kurgu masalları gibiydi.. artık anlıyordum.. o adamı anlıyordum..bütün insanlar aptaldır.. hepimiz aptalız derken ne demek istediğini artık anlıyorum.. aslında istediğimiz tek şeyin.. bizi mutlulaktan gebertecek şeyin ne olduğunu biliyorum.. ve buna kimsenin sahip olmadığınıda biliyorum.. olanlarınsa ne olduğunu bilmediğini ve bi gün onu kaybedeceğini.. o öksürük nöbetlerinin nedenini biliyorum.. Tanrının en büyük laneti verdiği ölümsüzlüktü derken aslında ne dediğini artık biliyorum.. ne için ne feda ettiğini biliyorum.. o ölümsüzdü.. defalarca intihar etmeyi denedi.. bi insanı öldürebilecek herşeyi yaptı.. fakat bi şekilde hepsinden kurtuldu ölemedi.. bunu biliyorum.. çünkü bende Tanrı'nın en büyük lanetini kazandım.. evet ölemiyorum ama bu beni ölüme giden en kısa yola girmekten alı koyamaz.. sağlığım.. bunun için sağlığımı feda ettim çok zor olmadı.. zaten bütün organlarım isyan ediyordu.. durumu biraz daha abartınca her defasında beni parçalara ayıran o öksürüğe sahip oldum.. Bu güçtü.. Bu gerçek güçtü.. Sesim duyulamayacak kadar az çıkıyordu.. Ama güçlüydüm.. yaralarımdan akan kanda bu güçü görebiliyorum.. öksürdüğümde elimde kalan kanda..aynada kırmızılıkların arasında parlayan yeşil gözlerde görebilyorum.. Artık herşeye farklı bakıyorum.. karşımdaki banka oturan çiftin her öksürük nöbetimde bu sefer kesin ölecek.. hayır ölemeyecek die iddaya girdiğini anlayabiliyorum.. ve bu çiftin eve gittiklerinde kavga edeceklerini biliyorum.. elemanın canı sıkkın.. kafasına birşeyler takılmış.. kızın yaptığı birşey.. canını çok fazla sıkıyo.. ama ona soramıyo.. ahh bu tadı biliyorum kıskançlık.. ama kız bunun farkında deil.. herşeyin yolunda gittiğini sanıyo.. ah hayır.. çoçuk dayanamayacak.. sorucak ve birazdan burda ufak çablı bi kıyamete tanıklık edicem.. eğlenceli olucak.. ama şimdilik şarabımı içip onlara idda konusu çıkarmalayım.. Ve beklenen an.. eleman kadının gözlerine bakar.. birşeyler söyler.. kadın kaşlarını çatar kafasını hafif öne eğer..ama tamamen deil.. hala kafası dik sayılabilir.. ahh.. bu tatıda biliyorum.. tamam suçluyum.. ama bilerek yapmadım.. ki yapsaydımda bu seni hiç mi hiç ilgilendirmez... biraz sonra bu cümleyi kuracak... ah sonrasını boşverin.. izlemeye değer bi manzaraydı.. bi çoçuk oturdu yanımdaki banka.. benden küçük ama çok fazla yaş farkı yok aramızda.. ama tecrubesiz.. düzgün bi hayatı var.. onu seven bi kadını var.. okulu iyi gidiyo ki okul pekte umrunda deil.. en azından şimdilik.. ailevi sorunları var fakat önemsiz.. babası para göndermeye dewam edecek.. ve ben biraz eğlenicem..ama şidmi deil.. ona biraz zaman tanıycam.. ve öksürük nöbetlerim ister istemez dikkatini bana yönlendirecek.. ve ewet eğlence zamanı.. ona baktım ve yanıma gelmesini söyledim.. adını sordum.. adımı söyledim.. memnun oldum dedi.. Hayır dedim.. olmadın aksine korkuyorsun.. ve kaçıp gidemiyorsun.. konuşmak istiyorsun.. ama ne söyleyeceğini bilmiyorsun.. Ona baktığımda bi an için olsun kendimi gördüm.. o günleri gördüm.. karşımda duran beni gördüm.. Onun gözlerinde kadınımı gördüm.. o mutluluğu gördüm.. hiç unutulmayan terk edilemeyen bi çok hatıra.. ve sıcacık bi sarılış bi tebessüm.. ve alnına dökülen kızıl saçları.. ahh hepinizi çok özledim.. feda edecek birşeylerim olsaydı.. bunları geri almak için düşünmeden bunu yapardım.. şarap molalarının ve öksürük nöbetininin ve susmam gereken noktaların dışında biraz sohbet ettik.. saatime baktım.. beşi yirmi geçiyordu.. sesizce fısıldadım.. ve saatin daha 5 bile olmadığını söyledi.. benim saatim biraz önde gidiyormuş.. baktım ve gülümsedim.. hayır dedim gitmiyor.. Ve öyleydi.. gitmiyordu.. saatim ilerlemiyordu.. asıl sorun buydu zaten.. hep beşi yirmi geçiyordu.. saati suçlayamam.. haklıydı.. yoktu ki ilerleyen birşey.. Ve ona son olarak..bi sır verdim.. "yarın bu saatten yarım saat önce burada olacağını söyledim.." Fakat benim yarın yada ertesi gün yada sonrasında burada olacağımı söylemedim.. ve olmayacaktım.. bunu biliyordum.. ve o bunu yakında öğrenecekti.. ve arkamı dönüp giderken.. ejderhaları yada büyücüleri aradığınıda biliyordum.. arkamı dönüp bunu ona söyleyebilrdim.. ama yapmadım.. ve çoçuk ertesi gün verilen saatte ordaydı..saati çok iyi biliyordu çünkü ben gitmeden çok kısa bi süre önce bakmıştı saatine.. korkuyordu ve düşünmekten çıldırmak üzereydi.. bu tadı biliyorum.. ve ewet o eleman haklıydı bu gerçekten çok eğlenceli.. Şarkı Sözleri Gibi.. Hüzünlerden Bozma Mutluluklar..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © LawLess, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |