Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Yıllar geçtiğinde aklında benden hiçbir şey kalmamış olacak belli ki. Birkaç pişmanlık kırıntısı ya da vicdan azabı yaratmak da ben istemem zaten. Zor olamadım ya hiçbir zaman unutman da bir o kadar olay olacak. Görüyorum, acı çeksem de ve inkar etmeyi bırakmış durumdayım… Kabullenmek bir aşk da yaşanabilecek en acı şey olmalı. Öylesine kabullenmiş durumdayım ki ben bu ‘yedek’liği… Çok uzun zamanlarını benimle geçirmiş olmana rağmen benden hiç iz taşımıyor olacaksın sen. Cesedinde ‘gizem’li izler bulunmayacak, benim ardımda. Geriye kalan ne olacak biliyor musun? Senin başkalarına adadığın sayısız ve can acıtacak derecede içten hislerle yazılmış yazılar ( hepsi benden önceye değil mi?) , ya da hep şu ‘hayal’ine atfettiklerin ( benim o ‘hayal’ e ‘en’ çok benzeyen olma ihtimalim bile yokken)… Yabancı çerçevelerde bana yabancı, sana fazlasıyla tanıdık yüzlerin portrelerini izleyeceğim senden habersiz. Hala sakladığın ve atmaya kıyamadığın o resimleri… İçim kan ağlayarak, senin aşkınla nefes alan kalbim parçalanarak… Hem sevgilin hem dostun olmak istedim hep. Bana anlatacağın eski aşk hikayelerini dinlemek zorunda kalacağım bu yükümlülükle. Terk edilişini anlatacaksın, aşkı yaşadığını ve bir daha kimseyi çok sevemeyeceğini. Ben dinleyeceğim, belki birkaç anlamsız söz çıkıverecek ağzımdan seni idare edecek; halbuki gözyaşlarımı zor gizleyeceğim. El olup gideceksin zaman zaman, en affedilmez kıldığım yalanları defalarca affederken, hep önce seni düşüneceğim. Ben onarmaya çalışırken eski oluşturduğun kırıkları, sen bir yeni çizik daha atacaksın ruhuma. Yorulacağım… Nedendir bu iz bırakma isteğim bilemeyeceğim hiçbir zaman. Belki kimi zaman dinlediğimiz o rock şarkıcısına inanıp unutulmamak adına izler yaratmak isteyeceğim bünyende. Yapamayacağımı bile bile didineceğim bir süre. Sonrası mı? Vazgeçeceğim… Yalnızca anlık sevişmelerimizde özel hissedeceğim kendimi. Hatta ‘en’ e en yakın zamanın ‘o’ an olduğunu düşüneceğim; ve yanılgıya düşeceğim, sen sabaha eskilerinden birinin seni etkileyen bir rüyasıyla uyanmış olduğunda. Bir suçlu aramaya çalışacağım ama bulamayacağım. Gizli bir kin duyacağım benden önce yerini alıp da ‘en’lerini sahiplenenlere. Bunda ne senin ne benim ne de onların suçu var diyeceğim. Zamana da bok atmayacağım bu kez. Kadere de zaten inanmam ya usulca hayatında bir yer açmaya çalışacağım kendimce. Ne yazık ki senin içinde bir yer etmeyecek ama beni avutacak bir ‘en’ yakıştıracağım benliğime: seni ‘en’ çok seven ben olacağım daima ve ‘en’ çok seni seven ben…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © gizem, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |