Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Onların dünyasıydı göz alabildiğine geniş, büyük, kocaman. Asil bakışların altında eğilmiş boyunlar kıldan ince, ince eller, zayıf ve güçsüz bedenler, zihinler minnet edercesine. Zaman ola ki ezik gözler hükmedercesine bakabilsin Zaman ola ki asil bakışlarda gurur değil onur yaşayabilsin ve bakışlardan eğilmesin boyunlar kırılmasın gözlerdeki ışıklar acımasın yürekler. Olur ya bir yükseliriz yıldızların yanına yaşarız belki o görkemi tabi hayatın cilvesine takılıp unutmazsak benliğimizi. Hayat her köşe başında sorunun içinde soruyla karşılar bizi bilmece misali. Sorusuyla sorgular arar kimliğimizi ve bir türlü çözemediğimiz yüreklerimiz kördüğüm… Gündüzlerimiz gece, Gecelerimizse yobazlarla zifiri karanlık. Yazlarımız hep güz ki güzlerimizi hiç sormayın. Çıplak ayaklar tanışıyor kaldırım taşlarının soğuğuyla, titreyen eller kapatıyor sinedeki acıyı. Ah! Bu güzler hiç sormayın dedim ama yine bu güz en fazla nüfusu yoksulluk çekiyor. Hazan yaprakları dans ederken rüzgarın eşliğinde bir yoksulun saçları sarıyor zayıf, çelimsiz, üşümekte olan boynunu; açıkta kalan bağrıysa terk edilmişti çaresizliğe. Güz gelince işte böyle çiziyordu yoksulluğun resmini bütün çıplaklığıyla. Fırça darbelerinde renklerin en mat olanı yansıyordu yoksulluğa, birde yoksunluk yansıyordu çizilen yoksul gözlerde. Yoksunluk; şefkatin, huzurun ve sevginin yoksunluğu. Varlığın içinde yok oldurtmak yaşayamamak. Ve en önemlisi aşk. Hayatın koşuşturmasından bir çoğumuz fark edemezse de bir gerçek var ki hayata anlamını veren aşktır. Yüreklerin en katısında bile bir damla aşk vardır lakin yansıtılmaz gizlenir. Gizlendikçe büyür, haykırır ” ben buradayım” diye, “beni yaşayabilene helal olsun” dercesine. Yoksulların aşkları da başka olur. Ayaklarının, ellerinin çıplaklığı kadar çıplaktır yürekleri, sadedir. Hayatları; katıksız ekmekleri, çıplak yürekleridir. Utanmayın onların bu gücünden onlar yoksul olanlar. Onlar hala ezikler ve hala eğik boyunları görkemli bakışlarınız altında. Korkmayın onlar bakamazlar hükmedercesine, başkaldıramazlar kaderlerine. Bakın imparatorluk hala sizin elinizde, kölelikse yadigar yoksul ninelerden, dedelerden bebelere.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevda DAĞCI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |