..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > sargon




25 Mart 2008
Safari ve Seyir Defteri  
sargon
Lanetin akustik prensesi bir hancı edasıyla baldırlarıma dokundu. Etim yarıldı. Kanım titredi. Sen tüyün duyumsamadaki repertuarını ezberlerken; benim, doruklara olan inancım, mağaraya olan imgeleme gücüm arttı.


:BJGB:
Önce ayakların vardı. Sabrın yalın fahişeleri ayakların. Seni ilk hissettiğim yer orası. Bir ırmaktan yeni çıkmış gibi ürkektiler. Bir avcı mı gördüler acaba? Yoksa ak mintanlı bir can alan mı? Nedendi, bilemedim!. Mesela ben, hiç silah taşımadım. Kâğıttan gemiler yapardım ırmak boyunca. Hepsinde teninin kokusu, gece ateşleri, danslar ve şangırdayan halhalın…
Hadi tırmanalım. Pençesinde yangınlar taşıyan alaz kartalı izleyelim.
Lanetin akustik prensesi bir hancı edasıyla baldırlarıma dokundu. Etim yarıldı. Kanım titredi. Sen tüyün duyumsamadaki repertuarını ezberlerken; benim, doruklara olan inancım, mağaraya olan imgeleme gücüm arttı. Katsayının temasa paralel olduğunu, iki anahtardan birinin kapalı olsa da akım hızının değişmediğini söyleyen Edison’un, oradan geçmekte olan gemilerimizden birine bunu yazılı olarak verdiğini ve Afrikalı maceraperest delikanlıların kabile şeflerinden bu sırrı öğrenmek için büyüye başvurduklarını anlatıp duran ince mi teli prenses, henüz dizlerine ulaşmıştı ki kıvrılan iki yılan bacaklarımızın, beslenmek için bir güvercini nasıl sindire sindire yuttuklarına tanık oldu. Doğa, onun boynuna bir zincir taktı!..Anladı!..
Hadi tırmanalım. Her üç adımında dönüp bir şeyler söyleyen aksakallı, asalı, ak masallar taşıyan çıplak rahibi izleyelim.
Büyüyen kara parçalarında, bir muştu gibi volkanların patlayacağını, dans ile, ezgi ile söyleyen dudağının sarkan çingenesi, yükselen balık burcundan astı kendini. Sağ elimde onun intiharı kaldı. Parmak uçlarımda yürüdüm sonra. Çok hassas, çok duyarlı olmuşlardı. Hemen sonra arzular, kıvılcımlar toplandı. Yedi canlı kedi adına, üç defa;’’ cesaret! Cesaret! Cesaret!’’ diye bağırdılar. Ama korktum. Yorgana sarındım. Sen sustun, duaya sarındın. Ben kardeşinin derin ve uzun soluğunu alnımda hissettim. Sen, yağmur yağsın istedin, ıslanmak istedin. Ben, bunu gördüm; bunu bildim. Ve sana bulutlarla geldim.
Hadi tırmanalım. Soluğu keskin, görkemi dingin, zehrini çoğaltmış akrebi izleyelim..
Çizgilerinde mitoloji taşıyan aksak sütunlar, derinleştikçe kendilerine dönüyorlardı. Ve derinlik ıslaktı. Karanlıktı. Kaygandı. İnleyişti. Varoluşun totem olmuş ayiniydi. Parmaklarım, zikrin ve salâvatın tespih taneleri gibi, ateşe düştü ve eridi. Öz maddesine bulanan parmaklarım, vaftiz anı boyunca birer birer eridiler. Sonra da ateş büyüdü.
Hadi tırmanalım. Sesimizin kapatıldığı yerde kana susayan, kapılarımızdaki zincirleri kemiren, iki dağ bir vadi ve koca ova diye gezinen yabanıl ruhları izleyelim.
Sisin içinden geçerek gelip durduğumuz yer, sırat köprülerini çoğaltarak çıkmaya çalıştığımız yer olmuşken; iki cet, kardeşinin şişlerine dizildi. Sen pişir, ben günah biriktireyim. Sen geceye sığın, ben biraz daha büyümeye çalışayım. Pamuk göğün ağırlığında, sana sunduğum her zevkin yüzük parmağına kına sür ve bana, davulun sesini bırakmadan uyuma sakın!
Hadi tırmanalım. Birbirimizi, ilk vedadan sonra bir daha bulmak için geçtiğimiz yollarda bıraktığımız işaretleri izleyelim.
Bindiğimiz zeppelin, iki dağ öncesi bir kentin barok kavşağının rüzgârında salınırken, kuşlar, taşa tuttu bizi. Alaz kartal, yangınında ışımaktaydı. Sonra küle döndü. Rahip’e baktım. Asasından dökülen masallar kara bir kutuya konuluyor ve korsan bir geminin kara şapkalı kaptanına veriliyordu. Bu korsan ayinin, böyle bir kara parçasında iki dağ öncesi bitmesi gerektiğini söyleyen akrebin, karnıma batan iğnesinde yüzünün dökülmekte olduğunu görünce, tırmanışın bittiğini anladım. Artık, yabanıl ruhlar gezinsin o derin vadide..
Gayrı duralım.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hikayat-ı Raks
Ben Havva'yım Sen Kaval

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Fısıltılar [Deneme]


sargon kimdir?

Zaman. Tanımak İçin zaman gerek, her şeyi ve herkesi.

Etkilendiği Yazarlar:
Bir çok yazar, senarist, müzisyen, masal anlatıcısı...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sargon, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.