Yalnızlığında kendini yaşar insan. İyisini kötüsünü keşfeder. Kazançları ve yitirdikleri şerit gibi geçer gözlerinden. Yazdıkları okudukları dostları düşmanları yakasına yapışır insanın. Yapışması da gerekir zaten ve bir gün o yalnızlığa muhtaç kalacağını düşünmeden yaşar insan. O sessizlik en iyi dostundan bile daha iyi bir dost olacaktır ona. O alaycı kahkahalar ve kulaklarda çınlayan ayak seslerinin bir yansıması daha olmayacaktır yalan dolanla yoğrulmuş. Sahte bir gülümseme bir daha kapısını açmayacaktır insanların. İşte tüm insanlar kazanç ve kayıplarını o zaman öğrenecek ve anlayacaklar. Kimileri arkadaşlandı gitti, kimileri dostlandı ve kimileri sevgililendi terk etti. Hiçbiri önemli değil ki önemli olan insanın kendisiyle olabilmesi sonuna kadar ve sonsuza kadar. Ne zaman insan kendini kaybeder de teslimiyetini başkalarına teslim ederse o zaman asıl yalnızlığı başlar. Kendinde kendini bulamama gibi bir durum ortaya çıkar ve başkasının egemenliğinde yaşar kendi olduğundan habersiz. Bunun için sevmeyi sevmiyorum. Sevince değer değil kendimi veriyorum ve yıllardır yaşadığım kayıplar yeter, değil mi? Bence ve Sezence YOK OLMAK ZAMANI ŞİMDİ!