..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Hayati Okur ERDEMOĞLU




17 Mayıs 2008
Leyla Gencer ve Külleri  
Hayati Okur ERDEMOĞLU
Ünlü opera sanatçımız Leyla Gencer vasiyetinde, ölünce yakılıp küllerinin İstanbul Boğazı’na savrulmasını arzulamışlar. Hayırlı olsun! Desek acaba “hayır” mı dilemiş oluruz? Yoksa “nayır, nolamaz” mı demiş oluruz?


:BJII:
Ünlü opera sanatçımız Leyla Gencer vasiyetinde, ölünce yakılıp küllerinin İstanbul Boğazı’na savrulmasını arzulamışlar.
Hayırlı olsun! Desek acaba “hayır” mı dilemiş oluruz? Yoksa “nayır, nolamaz” mı demiş oluruz?
Biz karışabilir miyiz?
Beni, seni, onu, hepimizi ilgilendirir mi?
Sonuç “kül”, “kıl” değil ki.
Şahsımızın boğazına da dökülmüyor küller. O zaman karışamayız gibi geliyor bana.
Ancak,
Hepimizin “Boğaz”ına dökülmek istenince bizim de bir köşesinden karışmamız icap ediyor gibi. Kesin konuşmuyorum zira boğaz hepimizin boğazı ve boğaz dünyanın incisi İstanbul’un silueti olduğu için hepimizi ilgilendirdiğinden, hepimiz adına birisi olarak “evet” deme olanağına sahip değiliz.
Ancak,
Bana kalırsa hepimizin boğazının küllenmesi, doğal bir talep ve olay olamaz.
Yarın biri çıkıp da, öyleyse beni de öldükten sonra yakıp küllerimi Kocatepe Cami’nin şerefelerinden, kubbeye doğru savurun derse... Bir başkası da, benim küllerimi de Ankara Kalesi’nin zirvesinden aşağıya savurun da küllerime karşı çıkanların gözlerinin içine girip yanaklarından süzülen birkaç damla yaş olayım, bu vesileyle cenaze namazım kılınmayacağı için otomatik ağlama seanslarına vesile olayım derse ne yapacağız?
Âh! Leyla Gencer,
Senin hiç işin gücün, kılın, külün yok muydu da küllendirdin ortalığı?

Sanat, insana şımarma hakkı mı vermekte?
Yoksa doğal bir demokrasi gerekçesi mi üretmekte?
Bence mesele demokrasi meselesi ise bırakın Leyla Gencer’in külleri boğazdan savrulsun. Zaten zâtın küllerinin sandukasını gördüyseniz küllerinin az bir şey olduğu anlaşılacaktır.
Boğazı bile kirletecek kadar külleri yoktur, diyerek demokratik talebin önünü açmakta yarar var.
Ama siz Greenpeace’ci iseniz Leyla Gencer’in küllerinin gramına bakmaksızın karşı çıkabilirsiniz. Bu da demokratik talebin önüne geçebilir.
Anketler ne diyor?..
Anketlerin dili mâlum. Halk ne diyorsa o. Halkın diyeceğini tahmin etmek için kâhin olmaya da gerek yok.
Ancak, anketlerdeki yüzde oranları demokratik açıdan düşündürücü olabilir. Sonuç halkın görüşünün ankete yansımasından ibarettir.
Biz bu yazıya başlarken Leyla Gencer Hanımın külleri henüz boğazın billur, serin suları ile buluşmamıştı. Bu bağlamda tartışmanın, küllerin zamanlaması ile pek alakalı olmadığını söylemek mümkün. Çünkü “kül” meselesi bu cenahta epey bir süre daha tartışılacak gibi.
Sonuç ne olacak? Zaman akacak, bir gün “kül”ü tartışanlar da mevta olacak. İşte o zaman akıbetimizin nasıl olacağını bilemiyoruz. Belki bizler de tartışılacağız. Sonuç kocaman bir sıfır mı desek, yoksa rakamların ifade edemeyeceği bir büyüklük mü desek?
Belki günler, belki de haftalar sonra Leyla Gencer ve külleri unutulacak. Ölüm yıl dönümü geldiğinde olmayan kabri başında birkaç dostu da toplanamayacak.
İşte buna vefa mı dersiniz, vefasızlık mı dersiniz, yoksa kader mi dersiniz? Ne derseniz deyin, ülkemizde Leyla Gencer’in küllerinden yeni Leyla Gencerler türemeyecek. Çünkü muhtemelen boğazın serin sularına karışan Leyla Gencer’in külleri uzun bir yolculuğa çıktı. Bakarsınız Yunanistan’a uğrar. Ya da küllendiği İtalya’ya. İşte oralarda değişik adlarda yeni Leyla Gencerler, operasıyla halkları coşturursa o zaman Leyla Gencer’in küllerini hatırlayıp ona sevdiği besteleri terennüm eden birileri çıkacaktır.
Ölünün arkasından son söz ne olabilir? Herhalde bu sorunun yanıtını, kişinin yaşamındaki zamana yayılmış ve halka yansımış yüzü oluşturmaktadır. Onun için Leyla Gencer’e toprağı bol olsun diyemiyoruz. Zira mâlum ki, Gencer’i bağrına basan bir parça toprak da yok.
Suyu serin olsun, diyelim bâri…
Suyu serin olursa Gencer’in külleri belki de daha geç buharlaşır.
Selametle...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Küller
Gönderen: CEM AKKILIÇ / , Türkiye
18 Mayıs 2008
Adolf Hitler'inde külleri Berlinde bir nehre savrulmuştu. Dünyada şu anda milyonlarca Hitler var. Savınız hatalı.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Arapları Sevmek
"Öğretmenim Canım Benim"
Laiklik Korkusu

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Fazıl Efendiye Tavsiyeler
"Ortamı Germeyelim"
Ben de Kapatıyorum


Hayati Okur ERDEMOĞLU kimdir?

Sevgi tohumundan nefret fidanı yetişmez.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy, Sezai Karakoç


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hayati Okur ERDEMOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.