Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Umut, Her sabah sekiz gibi (pazarlarý hariç) yayýnevine gider (Galatasaray yokuþunun hemen sonunda, sinemanýn yanýndaydý bu yayýnevi) gerekli iþlerini görür, bu iþler; raflarý düzeltmek, iki sokak ilerdeki lokantadan dört kiþilik yemek sipariþi vermek, gelen müþterileri; söyledikleri yazar ya da kitap isimlerinin (hiç sekteye uðramadan) bulunduðu rafa yöneltmek gibi pek de müsbet olmayan iþlerdi. Saat altý gibi yayýnevinden çýkar, caddenin sonundaki kahvede oturur(Fransýz kahvesini andýran bir yerdi burasý), köpüðü bardaktan taþan bir kapuçina içer, birkaç mecmua karýþtýrýr, haberleri okumaz, kahvede çalýþan kýzýn bacaklarýný öpmek isterdi. (Kim öpebilirdi bu bacaklarý? Kendi öpemediðine göre, demek harikulade biriydi. Ýhtimal onu öpen insan da, kimsenin onu görmediðini düþündüðü bir anda burnunu karýþtýrmýþ olamaz mýydý? Belki bu kýz da, öpenin bu halini görmediði için ona katlanýyordu. Bunlar ihtimallerdi.)Kahveden yediye doðru kalkar, sinemaya giderdi. Sinema, bazý günler tiyatroya dönüþürdü. Sonra evine gider, loþ ýþýk altýnda gece geç saatlere kadar kitap okurdu. Umut’un günleri biteviye sürüyordu. Fakat o bu durumun farkýnda deðildi. Çünkü Umut, herkesi kendi gibi yaþadýðýný düþünüyordu. Herkes onun kadar sýkýlýr, herkes onun kadar sevinirdi. Daha fazlasýný ya da eksiðini hiç düþünmedi. Umut, zamanla yayýnevinin salt kitap yayýnlamak için kurulmadýðýna tanýk olacaktý. Yayýnevi ayný zamanda, topluma merdümgiriz üretiyordu. Firma bu iþi alenen yapmýyordu, çünkü yasalara göre merdümgiriz üretmek suçtu. Fakat firma, bunun topluma zarar verdiðini düþünmüyordu. Çünkü; bu merdümgirizler, öyle düþük bir firmadan deðil, ülkenin en iyi yayýnevinden çýkýyordu, yani diðer merdümgirizlerden elbet de bir farký, bir alâmetifarikasý mevcuttu. Umut bu durumu fark ettiðinde pek sesini çýkaramadý. Çünkü kurum bu iþi otuz seneyi aþkýn bir süredir ifa ediyordu. Üstelik iþlerinde muvaffaktýlar, yani þu ana kadar en ufak bir beis teþkil eden durumla karþýlaþmamýþlardý. Umut’un muhalif duruþu, açýkçasý pek umurlarýnda olmazdý. Fakat Umut, bu gidiþata bir dur demesi gerektiðini düþündü. Geceleri geç saatlere kadar yayýnevinde kalmaya baþlamýþtý, iþi olmasa bile bir iþ buluyordu kendine. Raflarýn tozunu alýr, tuvaleti temizler, muhasebe hesaplarýna yardýmda bulunurdu. Umut’un bu uðraþý sonuç vermiþti. Elifi elifine sekiz gün sonra Umut, üzerinde “Merdümgiriz Üretim Merkezi” yazýlý kapýnýn önünde duruyordu. Ýçeri girmeden önce bir göz attý, içeride; iki tane merdümgiriz gördü, yaþlarý on beþ ya da on altýydý. Ýçini, korkuyla karýþýk nefret kapladý. Birden en olmadýk anda içeri girecek – bý-ra-kýn onlarý! Diyecekti, bunu yapamayacaðýný biliyordu, ama o bu duruma "gereksiz" teþhisini koydu. Odadakiler, çocuklara birþeyler söylüyorlardý. Daha çok soru sorar gibi bir halleri vardý. Çocuklarýn cevaplarýndan sonra ellerindeki kâðýtlara bir þeyler yazdýlar ve çocuklarý da yanlarýna alýp, kapýya doðru yöneldiler. Onlar odadan çýkacaklarken, Umut kendini ileride duran dolabýn içine attý. Kalbi hýzla çarpýyordu. Nerden bulaþtým bu iþlere diye düþündü. Sonra bu düþüncenin utancýný yaþadý. Çünkü o bu insanlarý kurtaracak belki de tek kiþiydi. Ayak sesleri uzaklaþtýðý vakit, Umut da dolaptan çýktý. Baþýna düþen evraklarý sessizce yere býraktý ve kapýya seðirtti. Ýçeride kimse yoktu. Odaya girdiði vakit, gözüne ilk iliþen; sað taraftaki masada, Dostoyevski’nin Suç Ve Ceza romaný oldu. Bu romaný beðenmezdi Umut. Ona göre ceza da bir suçtu. Odada gözüne çarpan diðer þey ise; bir raf olmuþtu. Alfabetik sýraya göre sýralanmýþ dosyalar vardý bu rafta. Hemen üzerinde “A” olan dosyayý aldý ve karýþtýrmaya baþladý. Ýçinde birtakým isimler vardý. Ýsimlerin karþýsýnda, kiþilerin doðum tarihleri ve üstünde "Çýkýþ" yazan diðer bir tarih vardý. Sonra idrak edebildi. Bu bir listeydi. Merdümgirizlerin listesi. Ne kadar çokmuþ dedi içinden. Birkaç mahut isim vardý, fakat tanýdýðýndan emin olamadý. Hemen üzerinde “B” yazan diðer dosyayý karýþtýrdý. Sonra diðerini, sonra diðerini... Biraz vakit geçmiþti ki Umut, birden dizlerinin baðýnýn çözüldüðünü hissetti. Elinde tuttuðu dosyayý, sol tarafýndaki masaya yavaþça býraktý, hareketsiz bir biçimde dosyaya baktý. Dosyada; “Umut Yok – 18.05.1963 – – “ yazýyordu...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © cem beþer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |