Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann |
|
||||||||||
|
(1) Boşver sevdiğim boşver… Dönme artık geri. Bakma bize. Yitirdiğimiz geleceği hayal edip aldanma boş duygulara… Dönsek şimdi geri ne değişebilir söyle bana. Yarım bıraktığımız hangi şeyi tam yapabiliriz. Gücün var mı sevdiğim? O kadar yarım kalan şeyden sonra cesaretin kaldı mı hala? Çok seversin, çok emek verirsin; ama öyle bir nokta gelir ki sevgini alırsın bir kenara kendi yoluna devam edersin. Her bitiş de yapamayacağımızı düşünüp işleri zorlaştırmak, sarpa sarmak hoşumuza gitse de gün gelir bunun da bittiğini anlarsın ve görürsün. Alışırsın. Çaresizlik yağlı urgan gibi başında nöbet tutacak olsa da, elini attığın her yerde, baktığın her bakışta ‘’biz’’ olsak da alışırsın. Sonra gün gelir başka bir aşkın içinde aynı cümleleri ya da benzerlerini bir başkasına söylerken buluverirsin kendini. Belki de kızarsın, küsersin öteki sene; ama geçer. Zaman geçer yaran kabuk bağlar, bağlayan kabuk düşer, sonra izleri kalır ve gün gelir sadece bir zamanlar bir yaran olduğunu hatırlarsın. O kadar… Hatırlarsın ve bakarsın şöyle kendine. Herkes kendi hayatında. Bitmez denilen şeylerin bile bitebileceğini anlarsın. Yaşama karşı güvenin azalır. Kıymet vermezsin artık hiçbir şeye bir gün bitebileceği varsayımıyla. Ve gün gelir sevdiğim. Hayatın böyle varsayımlarla yürümediğine kanaat getirirsin. Anı yaşamaya karar verir, hayatına giren çıkan insanları önemser, kabullenirsin. Haydi sevdiğim topla bize dair her şeyi. Başka evlerimiz olmalı artık bizim. Kendi payımıza düşen mutlulukları, acıları alıp yola koyulalım. Aynı yerden başlayalım ama ters yönlere gidelim. Bakma giderken arkana. Ayak izlerimiz kalacak o yolun üstünde; ama gün gelecek onların üzerinden başkaları geçecek ve silinecek. Gün gelecek bize dair hiçbir şey kalmayacak. Haydi sevdiğim dön arkanı, dön ve başla…Bizim olmadığımız mutluluklara başla. (2) Dalga sesleri kulağımda. Ayaklarım ıslak kumda dans ediyor. Karnım ağrıyor. Üşüttüm galiba yine. Annem sesleniyor biraz ileriden ayaklarını üşütme diye. Oysa çoktan üşüdü onlar. Ölü yengeç topluyorum deniz kıyısından süs niyetine…(Cins biriyim işte!) Canım zambaklar da açmış kumda. Koklarken burnum sarı oluyor tozundan. Ah bu koku. Bu beyaz görüntü. Ne kadar anlam saklı bu kokuda. Eşyaları topladım bu gece. Evime geldiği zamanki kutularına koydum her birini. Gelen hediyeleri paketlere koyup yeniden paketledim. Aldığım kıyafetleri geri götürdüm aldığım yerlere. Başta kabul etmediler; ama ikna edebildim onları birilerine verirsiniz diye. Çiçekleri çiçekçiye verdim. Bazılarını toprağa gömdüm. Parfümümü değiştirdim. Evimin duvarlarını boyattım. Ruhuma benzedi biraz. Her bir duvar başka bir renk. İçim gibi karmakarışık. Mektupları geldikleri zarflara geri koyup aynı adreslere geri gönderdim. Arkadaşlarımı tembihledim. Beş yıl öncesine dönün, o zamanki beni hatırlayın. Onu sormayın, tanımadığım birini bana sormayın diye. Parmağımdaki yüzüğü aldığımız kuyumcuya götürüp sattım. Çıkışta da karşıma çıkan ilk dilenciye verdim parayı. Bilgisayarımdaki müzikleri temize çektim. Bize dair anlamları olmayanlar kaldı. O kadar az ki şu an parçalar. Fotoğraflar… Bir daha aynı kareye sığmayacak iki insanın yan yana olduğu anlar… Onları nereye göndereceğimi bilemedim. Temmuz’un sıcağında üşüdüğümü fark edip balkonda yaktım. Yine de ısınamadım. Babaannemin ördüğü şalı omuzlarıma koydum… Isınamadım. Fotoğrafları yaktıktan sonra daha bir üşüdüm sanki… Niye yaptım bunları biliyor musunuz? Sandım ki bütün bunları yaparken bir anda beş yıl öncesine döneceğim. Sandım ki canım acımayacak. Sandım işte!... Hiçbir şey düşünmüyorum şimdi. Balkonda oturuyorum elimde bir fincan kahve. Öylece bakıyorum. ’Zaman mı geçip gitti yoksa zaman hep aynı yerde ben mi geçip gidiyorum zamandan?..’ Bilmiyorum. Bildiğim öylece bakıyorum. Gözlerim yıkanıyor. Acılarımdan arınıyorum. Yalnızlığımla baş edebiliyorum galiba. Nerede olduğunu, ne yaptığını, kimlerle olduğunu düşünmek istiyorum ama yapamıyorum. Sanki bir rüyadan uyandım. Yaşanılanlar benim ütopyamdı sanki. Benim beynimin gerçeğiydi. Aynaya bakıyorum. Yüzüme… Gözlerimin içine. Yaşanmışlıklar artarken, çizgilerimde artıyor. Dudağımın kenarlarında oluşuyor çizgiler. Dudaklarım… Kendinden rujlu dudaklarıma dokunuyorum… Boynumda gezdiriyorum ellerimi. Daha fazlasını kaldıramıyor aynadaki görüntü. …………………………. Elim kanıyor. Beyaz geceliğime damlıyor kırmızı lekeler. Sabah uyandığımda bu şehri ve bu şehirdeki seni bünyem kaldıramıyor. Artık kaldıramıyor. Ama diğerlerine yaptığım gibi gönderemiyorum bu şehri bir yerlere. Küçük bir valizle başka bir deniz kıyısına gidiyorum. Başka bir hayata başlamak adına. Gidiyorum… Yeni bir yaşamım oluyor. Yeni arkadaşlarım… Hiçbir anlam yüklemediğim caddelerim. Fark ediyorum sonra. Bir an duruyorum öyle. Bıraktığım şehrin ve o şehirdeki tüm anlamların benden gizli o küçük valize girdiklerini fark ediyorum… Yine saatler kederli buralarda. Kalbime bir bıçak değdi gecenin sessizliğinde. Ümitlerim karalar giyindi yine. Kayboluyorum hüzünlerde… Yokluğun yangın gibi. Bağrımı dağlıyor… Bir derbeder sevda kalıyor yüreğimde… Nereye gidersem gideyim bende kalacağını biliyorum. Benimle yaşayacağını, benimle öleceğini, bir yerlerde benimle mutlu olacağını biliyorum… Böyle olmayacaksa da bırak… Bırak ben böyle bileyim… Çağla GÖKDENİZ / BARTIN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ÇAĞLA GÖKDENİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |