..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevmek bir başkasının yaşamını yaşamaktır. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gerilim > MEHMET ERHAN




16 Kasım 2008
İstanbul Masalları  
insan manzaraları

MEHMET ERHAN


Sayın Aykut Onaran Beni tanımıyorsunuz,ama beni anlamalısınız çaresizim . bu mektubu yazarken bile hala düşünüyorum; size bunları yazmakla doğrumu yapıyorum?diye. dediğim gibi çaresizim. Yaşadıklarıma bir anlam veremiyorum. Tıpkı sizin roman kahramanlarınız gibi. Bilinçsizlik denizinde kaybolmuş gibiyim. Sanırım çıldırıyorum. Ne olur benimle görüşmeyi kabul edin.


:AGFJ:
Sayın Aykut Onaran

Beni tanımıyorsunuz,ama beni anlamalısınız çaresizim . bu mektubu yazarken bile hala düşünüyorum; size bunları yazmakla doğrumu yapıyorum?diye. dediğim gibi çaresizim. Yaşadıklarıma bir anlam veremiyorum. Tıpkı sizin roman kahramanlarınız gibi. Bilinçsizlik denizinde kaybolmuş gibiyim. Sanırım çıldırıyorum. Ne olur benimle görüşmeyi kabul edin.
Aksi takdirde bu güne kadar engel olduğum şey gerçekleşecek. Ve bu kimse için iyi bir şey olmaz. O benim peşimde. Bunu biliyorum. Bana notlar gönderiyor.iki gün sonra ayın yedisinde All Star kafede saat 12:00'de sizi bekliyor olacağım. E-maili size güvenli bir hattan yolluyorum. Korsanlar okuyamaz. Papirüs!


7 TEMMUZ 12:00 ALL STAR KAFE.
Her yerdeler onlar her yerdeler. Bu adam da nerede kaldı . gazetedeki başlıkları şimdiden görebiliyorum. Bunalıma giren genç öğrenci intihar etti. Okulda dehşet .
'' ne alırdınız efendim.''
Orhan tepesinde dikilen adamı şöyle bir süzdü. Benimle aynı yaşta olmalı. Belki de öğrencidir. Gözleri ne kadarda garip.
''birini bekliyorum. ''
garson diğer masalarla ilgilenmek üzere yoluna devam etti. Hava çok sıcaktı . Kafenin klimaları çalışıyordu ama yinede sıcaktı.
Orhan saatine baktı on ikiyi beş geçiyordu. On dakika daha ,gelmezse giderim.
(Olaydan bir gün sonra Orhan'ın yanındaki masada oturanlardan asuman hanım o anı şöyle anlatmıştı.
''Cevdet'e çocuklardan bahsediyordum,ne kadar yaramaz ve huysuz olduklarından,ama Cevdet beni dinlemiyordu. Dikkati başka bir yöne kaymıştı. Devamlı olarak yanımızdaki masada oturan genç adama bakıyordu. Bir ara bende baktım o tarafa ama çocuğun halinde garip bir şey yoktu. Ha şimdi aklıma geldi devamlı saatine bakıyordu. Yazık iyi birine benziyordu. Cevdet beni dinlemiyordu bende mönüyü incelemeye başladım. Cevdet'in aman dikkat diye bağırmasına kadarda mönüyü inceledim. Bir arkadaşım all star kafe’nin sandviçlerinin harika olduğundan bahsetmişti.'')
garson tekrar Orhan’ın masasına doğru yöneliyordu ki en arka masada oturan yaşlı adam eliyle garsonu yanına çağırdı.
Garson hızla adamın masasına gitti. Ergun bey emekli bir devlet memuruydu. Her öğlen all star kafede yemek yer,her şeyden şikayet eder Cafe çalışanlarına illallah dedirtirdi.
''Hoş geldiniz Ergun bey.''
'' hoş geldinmiş. Yarım saat oldu geleli,ne zıkkımlanır bu adam diye gelip soran yok.''
''tabi haklısınız. Buyrun ben size yardımcı olayım.'' Garsonların kafenin müdüründen aldıkları talimatlar ''adam devamlı müşterimiz Aykut beyin de tanıdığıdır. Ne derse desin alttan alacaksınız. Asla tartışmayacaksınız.''
''ton balıklı sandviçlerden istiyorum iki tane. ''
''içecek bir şey''
''sonra''
garson siparişi not etti ve doğruca servis kapısından içeri girdi.
Orhan tekrar saatine baktı. Yok,yok bu adam gelmeyecek. En iyisi gitmek. Etrafına bakındı. Garsonu çağırıp hesabI isteyecekti.
*********************

Servis kapısından içeri hızla girdi Ahmet. Sipariş küresine formu yapıştırdı ve bağırdı'' iki ton balıklı''
Tezgahın arkasında duran aşçı ''geliyor ''diyerek yanıtladı arkadaşını.
''yine o huysuz ihtiyar geldi''
'' boş ver şimdi onu. 3 numaradaki sana bakıyor galiba''
'' tamam gidiyorum şimdi. canımda nasıl sigara istedi bir bilsen.''
''git gel birlikte içeriz. ''
Ahmet tekrar kafenin içine girdi.
Orhan onu gördü;eliyle Ahmete hesabı istediğini söyledi. Ahmet başıyla anladım işareti yaptı.
Kasaya yöneldi,kasada Aykut beyin oğlu Oytun oturuyordu.
''3 numara hesap istiyor.''
Oytun sipariş takip formlarını karıştırdı. Gözleriyle Ahmete tehditkar bir bakış attı.
''oğlum sen benimle dalga mI geçiyorsun, 3 numara sipariş vermemiş ki''
''ne bilim ben,adam hesap istedi. Ben keyfimden gelmiyorum buraya.''
'' git sor bakalım.bir şey istemiş mi. ''
Ahmet içinden bir la havle çekti.
Ulan angut madem bir şey yemedin ne diye hesap istiyorsun. Gel de delilenme şimdi.
( Cevdet beyin verdiği ifade şöyleydi: asumanla ayrılalı 5 yıl oldu. Olaydan bir hafta önceydi sanırım. Asuman beni aradı. Buluşmak istediğini söyledi. Olur dedim. 7 temmuz günü boş olduğumu söyledim ve böylece sözleştik. Aslında asumanın ne istediğini biliyordum. Para. Herhangi bir sebepten dolayı çok sıkıştım vs...zaman,zaman oluyordu böyle istekleri onunda, çocuklarında. kafeye 11:30 da gittim. Asuman benden önce gelmiş oturmuştu. Beni görünce ayağa kalktı selamlaştık. Masaya oturur oturmaz asuman konuşmaya başladı. Yarım saat hiç aralıksız konuştu. Sıkılmıştım. Etrafıma bakınmaya başladım. Yan masada oturan genç adam bir şeyler mırıldanıyordu. Kendi kendine konuşuyordu. Kulak kesildim ama asumanın sesi tüm sesleri bastırıyordu. Ama o genç adamda bir gariplik vardı. Ne bilim durmadan saatine bakıyor,terliyor,ve kendi kendine bir şeyler söyleniyordu. )
Orhan kendisine doğru gelmekte olan garsonu görünce hızla ayağa kalktı,kafeyi gözleri ile kolaçan etti. Masanın üstünde duran Paşabahçe sürahiyi sağ eliyle kaldırdı,tam o anda Cevdet ''aman dikkat'' diye bağırmasaydı Ahmet kafasına doğru gelmekte olan sürahinin farkına varamayacaktı.
Ahmet kendini yere attı. Sürahi 7 numaralı masanın arkasındaki duvarda tuzla buz oldu. Bu arada iki bayan müşteri çığlık atmışlardı.
Ahmet yerde oturmuş şaşkınlıkla 3 numarada ayakta duran adama bakmaktaydı. Hiçbir şey düşünemiyordu.
Oytun hızla kasadan çıktı. kafenin içine doğru ilerledi . Yerde yatan Ahmet’i gördü ilk olarak. 'bu salak gene bir şeyleri düşürmüştür' diye düşündü. Başını biraz kaldırınca 3 numarada oturan adamı gördü,daha doğrusu adam kendini hemen belli ediyordu. Duruşu,davranışları ve gözleri özellikle; gözlerinde garip bir ifade vardı. Bu bakışlar bir çok anlama yorulabilirdi ama kesin olan bir şey vardı. Adam çok korkmuştu.
Orhan yerde oturmuş,onu seyreden garsona bakıyordu. Oytun’un gelişini de seyretti.
( Cevdet beyin ifadesi devam ediyor:on dakika filan daha seyrettim adamı. Ön sezilerim kuvvetlidir. O adamın harekete geçeceğini tahmin etmiştim. O anı iyi hatırIıyorum,garsonun gelişini. Çünkü asuman o sırada pes etmiş ve susmuştu. Genç adam garsonu görünce hop etti ayağa kalktı. etrafına bakınıyordu,korkuya kapılmış gibiydi. Köşeye sıkışmış bir hayvanı andırıyordu. Eliyle sürahiyi kavradı,su doldurmak için değildi tabi. Nereden mi anladım? Su doldurmak isterseniz sürahiyi sapından kavrarsınız. Bu adam sürahiyi gövdesinden tutarak kaldırdı. İşte o zaman garsona uyarı olması için en iyi yöntemin bağırmak olduğunu anladım. Garson ucuz atlattı..)
en arka masada oturan Ergun bey olayı pür dikkat takip ediyordu masasından. Yıllardır geldiği bu kafede henüz böyle bir olaya şahit olmamıştı. Bu olay onu hem eğlendiriyor hem de merakı giderek artıyordu. bu genç adamın büyük bir sorunu olmalı, yoksa ne diye böyle davransın.
Ergun bey böyle düşüne dursun Oytun Orhan’ın masasına doğru ilerlemeye devam etti. Orhan kendisine gelmekte olan adamı gördü ve masada eline ilk geçen neseneyi( bu nesne kafenin masalarında bulunan (masalar boşta olsa da masada duran) 3 parçadan oluşan servis takımının bıçağıydı.) Oytun, Orhan’ın masaya doğru elini uzattığını görmüş, ama ne aldığını görmemişti.
Elini adama doğru uzattı(ve yaptığı bu ilk hareketi daha sonra yapmamış olmayı çok diledi ama son pişmanlık fayda etmiyordu. )ve ''afedersiniz yardımcı...' oytun sözünü bitiremeden orhan elindeki bıçağı bütün gücüyle Oytun’un sağ gözüne sapladı.bıçak oytunun gözüne girerken Orhan’ın yüzüne de kan sıçradı. Oytun öyle bir çığlık attı ki,kafede bulunan müşterilere bir uyarı oldu bu. Hepsi panik içinde kapıya doğru atıldılar.
Servis kapısından koşarak çıkan ahçı yerde yatan Oytun beyi görünce çok şaşırdı. Kafede olağan olayların dışında olan herhangi bir şey onu şoka sokabilirdi. AlışıImışın dışına çıkmak onu korkuturdu. Gözlerinin önündeki manzarada alışılmadık bir manzaraydı . Kafenin içinde sadece 4 kişi kalmıştı. Ergun bey en arka masada baygın bir şekilde oturuyordu. Ahçı kapıda dikilmiş ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Oytun bey yerde debeleniyordu. Orhan yerde yatan oytuna bakıyor,bir şeyler mırıldanıyordu. Sonra elini cebine daldırdı. Ahçı tam o anda koşarak Orhan’ın önünden geçip kapıya ulaşmayı geçiriyordu aklından. Ergun bey hala baygın yatIyordu.ahçı koşmaya başladığı an Orhan da cebindeki 9mm'lik smith wessonu çıkardı (emniyetini daima açık bırakırdı düşmanın nerede sıkıştıracağı belli olmazdı) ahçı kapıya doğru koşuyordu. Orhan’ın cebinden çıkardığı silahı görünce dehşet tüm benliğini sardı. Yönünü değiştirdi ve Orhan’ın üzerine atıldı. iki sevgili gibi kenetlenmişlerdi şimdi, ahçı Orhan’ın sağ elini yakalamış silahı yere düşürmek için uğraşıyordu. normalde ahçının Orhan’ı alt etmesi gerekirdi(120 kg.’lık bir gövdeye sahipti),ama Orhan’ın geçirdiği türden krizler geçiren insanlarda nedeni açıklanamayan insan üstü bir güç onları etkisi altına alıyordu.
Ergun bey gözlerini açtığında iki gencin boğuşmakta olduklarını gördü. Önce bir anlam veremedi gördüklerine. Onların biraz ilersinde hareketsiz yatan Oytunu görünce bilinci açıldı ve her şeyi hatırladı.
Kafenin kapısında da bir çok insan nefeslerini tutmuş boğuşmanın sonucunu bekliyordu. Kimsenin olaya karışmak gibi bir düşüncesi yoktu. Can tatIıydı.
Seyircilerden birisi''polisi arayın,cep telefonu olan birisi polisi arasın,adam içerde can çekişiyor'' diye bağırdı. Yaşlıca,hafif kamburu çıkmış amca ''aradık oğlum,gelmek üzeredir polis ''dedi. Kafeden bir el silah sesi geldi. Kapıda hiç seyirci kalmamıştı. Hepsi bağırarak kaçışmışlardı...

Not:
Şizofreni hastaları kendilerine özel ikinci
Bir dünya yaratır,zamanlarının bir bölümünü bilinçlerinde yarattıkları o ikinci dünyada geçirirler. ilerlemiş şizofreni hastalarındaysa,beyin gerçek dünyanın olaylarını ikinci dünyaya uyarlayarak kişiye iletir. Hasta için her şey tehlikedir. Yediği yemek,içtiği su. Ve insanlar...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gerilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstanbul Masalları 3

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstanbul Masalları 4
İstanbul Masalları 2


MEHMET ERHAN kimdir?

neyimi tanıtayım okuyun tanıyın

Etkilendiği Yazarlar:
falan filan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © MEHMET ERHAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.