640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981 |
|
||||||||||
|
Nasıl da benzedik birbirimize; boynumuz bükük, ferimiz sönük, rengimiz soluk... Geçmişi nasıl da yüklenmişiz sırtımıza; kamburumuz çıkmış, yüzümüz yere yakın, yorgun.... Direncimiz, pamuk ipliği; incelmiş iyice, koptu kopacak. Yine de bir mucize beklentisiyle, yüreğimizde sönmeye yüztutmuş koru nasıl da üflüyoruz, tıknefes.... Yanacağımızı bile bile nasıl da atmışız kendimizi ateşe, çırpınıp duruyoruz pervane misali.. ‘Meçhul Denizi’ne yelken açmışız Fırtına pusuda. Korktuğumuz başımızda. Batacağız Biliyorsun değil mi? Gözümüz kararmış çaresizlikten... Olmayacak dualar, gerçekleşmeyecek rüyalarla kandırıyoruz kendimizi. Ama yine de bir alev..... Bir ışık.... Bir nefes.... Hani, olur ya.... Belki.... Hı? Bir umut işte. Ne kadarcık kalmışsa.... Umut, fakirin ekmeği... Zamansızlık, yoksulluğun en beteri.. Kırıntısızlık Korkunç.... Dişinin kovuğundaki kurtarır mı seni? ASLINDA ÖLMEM LAZIM. ZATEN YAŞADIĞIMA DA YAŞAMAK DENMEZ YA. BÜTÜN GÜN KOY KURU KAFANI KUCAĞINA, HA BABAM DÜŞÜN DUR TA AKLININ ERDİĞİNDEN BU YANA. BİR BAŞIMA..... O NE ÖYLE! HERŞEY GELMİYOR AKLIMA. MESELA İLKOKULA BAŞLADIĞIM GÜNÜ BİR TÜRLÜ GÖZÜMÜN ÖNÜNE GETİREMİYORUM. AMA İLK AŞKIM DÜN GİBİ... BENİ EN YAKIN ARKADAŞIMLA ALDATIP GİDİŞİ.. NASIL DA AĞLAMIŞTIM! NE YAPIYOR ACABA? BELKİ O DA.... GÜZEL ŞEYLER HATIRLAYAMIYORUM NEDENSE. HEP ACILAR, ÜZÜNTÜLER, AYRILIKLAR, GİDİŞLER AMA İLLE DE ÖLÜMLER! İLLE DE ÖLENLER! KORKU BU, BİLİYORUM, KORKU. AKRANIM HERKES ÇOKTAN VARDI VARACAĞI YERE. ARKASINA SAKLANIP SIRAMI SAVACAĞIM KİMSE KALMADI. ZAMAN DA. KALAKALDIM ORTA YERDE. YAPAYALNIZ. KORKUYORUM. Ne oldu bize böyle? Işıl ışıldık, cıvıl cıvıl, rengarenk. Neşe saçardık her yana, şarkılar söylerdik, yıldızları seyrederdik hayran hayran, yürek dolusu gülerdik kahkahalarla. Her hücremizle dolu dolu yaşardık tüm duyguları. Coşkuyduk, hayattık. Ne oldu bize? Ne oldu? Yapayalnızız şimdi, bunaltıcı kalabalıkta. KİM BU KADIN? SAÇLARI KİRLİ PAMUK, GÖZLERİ KÖR KUYU.... YÜZÜNDEKİ ÇİZGİLER FAY HATTINCA DERİN, KORKUNÇ SARSINTILARLA; KİMİ NEHİR, KİMİ DERE OLMUŞ ZAMANLA, KIVRIM KIVRIM.... GÖZYAŞLARI ÇAĞLAYAN, GÜRÜL GÜRÜL.... BU EROZYON EKSİLTTİ BENİ.... TÜKETTİ..... ÜŞÜYOR İÇİM... TİTRİYORUM. ELLERİM, BEDENİM? ACILARLA ERİRKEN DAMLA DAMLA, BAŞKALARINA CAN VEREN, KAN OLAN, ONLAR CANLANDIKÇA KURUYUP ÖLEN? YOK ARTIK KİMSEYE VERECEK BİR ŞEYİM... İSKELETİM İLİKSİZ.... YARAMAZ İŞİNİZE... ARTIK BENİM DE..... ÖLMEDEN.. ÇÖP POŞETİ... SAVRULUP ATILASI.... “Hayır” demeyi hiç bilmedin, öğrenemedin bir türlü... Başkaları için yaşadın kendinden geçercesine.... Geçtin de.... Bu günlerin geleceği hiç aklına gelmedi, değil mi? Herkesin birer birer bırakıp gideceği zaman hiç olmayacak, asla ve asla yaşanmayacak sandın. Öyle mi? Yo, hayır! Biliyordun aslında, gün gibi görüyordun ya.... Kendini kandırdın sen, bile bile kendini aldattın. Şimdi bunun sonuçlarına katlanmalısın. Sen istedin. “Onlar iyi olsun, benim ne önemim var?” dedin. “Onlar güldükçe benim yüreğim kahkahalar atıyor” dedin. Yalandı! Yalan! Senin o kahkaha dediğin şey, sadece buruk bir gülümsemeydi; içinde yaşanmış, yaşanacak ne varsa barındıran. Bildin, bildirmedin... Kendine.... Ah pamuk kalplim, ah! Sen gerçeksin! Ve herşey. Ve herşey öylesine boş Öylesine acı ki!. Söyle bana, Küçücük bir ışık da mı kalmadı derinlerde? YÜREĞİM? ORADAN ORAYA ATIYOR KENDİNİ, DUVARLARA ÇARPIYOR, TEKME YUMRUK VURUYOR BÖĞRÜME BÖĞRÜME; PARÇALANMAK İSTİYOR SANKİ.... PERİŞANLIK.... AMA SANKİ YİNE DE.... BAZEN... BİNDE BİR... BİRŞEYLER.... ÇOOOK, ÇOK UZAKTAN BİRŞEYLER KIMIL KIMIL.... UMUT MU? HÂLÂ MI? AH, SAHİ Mİ? DİNLİYORUM... ‘BELKİ’ DİYOR, ‘BİR BAŞINASIN AMA BİR DE ŞÖYLE DÜŞÜN; MEYDAN SANA KALDI. İÇİNDE KALAN NE VARSA YAP İŞTE! DAHA NE? HEM KİM BİLEBİLİR Kİ SONA KAÇ KALDIĞINI? GEZ, TOZ, EĞLEN. AÇ KARDEŞİNE BİR TELEFON, GÖNDERSİN BİLETİNİ, BAS GİT AMERİKA’YA; BİR DEĞİŞİKLİK OLUR. “ÇOK UZAK, GİDİP DE DÖNMEMEK VAR” DERSEN, OTUR OTURDUĞUN YERDE SEN DE O ZAMAN. DÜŞEN YAPRAKLARI SAY PENCERENDEN. HER DÜŞEN YAPRAK, GİDEN BİR GÜNÜN OLSUN MESELA; AĞAÇTA KALAN, GÜNÜNE GÜN EKLESİN. TOPLA, ÇIKART, BÖL, ÇARP; HESAPLA BAKALIM NE KALMIŞ... OYNA YANİ, ANLADIN MI, DALGANI GEÇ.’ BU YAŞTA UMUTLAR DA BİR TUHAF OLUYOR. GEVEZE BUNAK! Onun gidişinden beri izliyorum seni, farkında bile değilsin. Bendeki seni hiç bilmedin, bilmiyorsun. Ama yakında.... Keşke uzakta olsa ama..... Çok yakında...... GİTMEK İSTİYORUM ARTIK... SON YAPRAĞIN DÜŞÜŞÜNÜ BEKLİYORUM UMUTLA... DALINA TUTUNMA ÇABASINDA, BOYNU BÜKÜK YAPRAKLARI SAYIYORUM BİR BİR, DÜŞENLERİ TOPLUYORUM TEK TEK; HESAPLIYOR KİTAPLIYORUM; İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYORUM. KAFAM KARIŞIYOR HEPTEN. YASTIK KILIFI DİKTİM, ALLI YEŞİLLİ. TOPRAĞA DÜŞEN KAYIP GÜNLERİMİ DOLDURUYORUM İÇİNE. SON YAPRAK DA DÜŞÜNCE SIKI SIKI DİKİP KAPATACAĞIM KENARINI. BELKİ ANNEMDEN KALAN EPRİMİŞ DANTELİ DE GEÇİRİRİM İKİ YANINA. O GÜN GELDİĞİNDE YORGUN BAŞIMI KOYACAĞIM HAYATIMA, YAPRAKLARDA SON GÜNLERİMİ KOKLAYACAĞIM. SON BİR NEFES, ŞÖYLE CİĞER DOLUSU.... VE SONRA..... VE SONRA? KİM BİLEBİLİR Kİ? Seni ilk gördüğümde nisan başlarıydı. Çiçeklere su veriyordun gülümseyerek. Dudakların kıpır kıpırdı, onlara güzel şeyler söylüyordun. Uzaktaydım, duymuyordum ama balkonunu dolduran renk renk saksılardaki çoğu daha çiçeğe durmamış türlü çeşit yapraklara kadife sesinle sevgi sözcükleri fısıldadığını, şarkılar mırıldandığını biliyordum. O içerideydi. Sabah kahvenizi içişinizi izledim her gün. Salon penceresinin önündeki hardal rengi iki berjer koltukla aradaki sehpa nedense içimi acıttı hep. Karşındaki olmak istedim. Ya da balkonunda bir saksı, Saksıda yaprak.... Bir yaprak... Tek. Onu kıskandım, çiçeklerini, kedini.. Sana yakın olan, sevdiğin, seni seven herkesi, elinin değdiği, gözünün gördüğü her şeyi kıskandım. Ayıkladığın maydanozu, devşirdiğin çamaşırı, kestiğin tırnağı, içtiğin o zehir zıkkım ilacı...... Beni sevmeni istedim, hiç durmadan ne çok sevdiğini söylemeni, okşamanı, öpmeni, her an seninle olmayı nasıl da istedim. Kaçmak isterken..... Uzaklaşmam gerekirken..... Biliyordum..... Kaderimizin bir olduğunu biliyordum... Senden vazgeçemiyordum.... İmkânsızı istediğimi biliyordum. Razı olmak zorundaydım kalmaya. Seni her gün görebilmenin sevinciyle yetinmeye.... Dağıttığın sevginin yansımasına, sözcüklerinin yankısına sığınmaya.... Düşten mutluluğa.... Kaderime. FİNCANDA UNUTULUP SOĞUMUŞ, BAYAT SALLAMA ÇAY TADINDA YAŞIYORUM ARTIK; NE DEMİ DEM, NE TADI TAT.... KATACAK ŞEKER DE YOK, KALMADI; TATLANDIRICILARI BİLE ALDI GÖTÜRDÜ GİDERKEN. BİR TUTAMCIK ŞEKERİM VARDI YA, O DA PARMAKLARIMIN ARASINDAN KAYIVERDİ. TUTAMADIM. Kedinin ölüşünü gördüm, biliyor musun. Gördüm ama kazık kesildim, bir şey yapamadım, kahroldum. Titredim, çırpındım olduğum yerde onunla birlikte.... Gözü hep balkondaydı, seni görmekti tek arzusu; biliyordu sonda olduğunu. Canının acısını bastırdı sana olan sevgisi, canhıraş bir gayretle bağırmak, seni çağırmak istedi; olmadı. Cılız bir yalvarış..... Gözlerinde düş kırıklığı.... Çırpındı, çırpındı Gitti. Sanırım mutfaktaydın o sırada, ona ciğer haşlıyordun. Yüreğim ağzımda seni bekledim. Seslendiğini duydum sonra, “Şekeriiim! Şekerim neredesin? Hadi, maman hazır.” Evin içinde önce “gene nerelere saklandın?” diyerek telaşsız dolaştığını, sonra panik içinde her girintiye, kuytuya, dolap içlerine bile baktığını görür gibiydim. Koşarak balkona çıktığında damarlarım çekildi, içimden bir şeyler koptu kanırtarak. Saksıların arasında dolaştı gözlerin. Ellerin parmaklığa yapıştı. Sallandın, sallandın. “Hayıııır!” Tekir yumağı, yeni doğmuş bir bebek gibi kucağına alarak şefkatle ve inanılmaz yoğun sevginle öpe koklaya, hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüm en son. Daha fazla bakamadım, dayanamadım. Şekerim’in gidişiyle son ışığının da titreyerek yok olmaya yüztuttuğunu en az kendimi bildiğim gibi biliyordum. Haşladığın ciğerleri sokak kedilerine dağıttın helva niyetine. Bitik, perişan. CAN YOLDAŞIMDI, ARKADAŞIMDI, SIRDAŞIMDI, ANAM, BABAM, SEVGİLİM, HATTA BİR TÜRLÜ OLMAYAN ÇOCUĞUM, HAYALİMDEKİ TORUNUM, YİTİRDİKLERİM, BEKLEDİKLERİM, ÖZLEDİKLERİM; HER ŞEYİMDİ O BENİM. ŞEKERİM! KEMAL BEY’İN ANİ ÖLÜMÜYLE BOŞ ÇUVALA DÖNMÜŞTÜ İÇİM. YOKLUĞUNA DAYANAMAM DİYORDUM YA, ŞEKERİM’E DAYANDIM; YÜKLENDİ BENİ BİR AVUÇCUK HALİYLE. TAŞIDI ÖLENE DEK. MİNİCİĞİM.... BEBEĞİM.... O DA BIRAKIP GİTTİ BENİ... ANİDEN.... KEMAL’LE SÖZLEŞMİŞ GİBİ, HİÇ BEKLENMEDİK ZAMANDA. HİÇ Mİ DÜŞÜNMEDİLER GİDERKEN? BİR BAŞIMA, ŞAŞKIN KALAKALACAĞIM HİÇ Mİ AKILLARINA GELMEDİ? İSTEMEDİLER Kİ... GİTMEYİ ONLAR İSTEMEDİ Kİ! SORGUSUZ SUALSİZ ALINDILAR BENDEN... NE OLDUĞUNU ANLAYAMADAN... BİRDEN. ONLAR, BENDEN ŞAŞKIN... GİTTİLER..... BEN NİYE HÂLÂ BURADAYIM? Yalnızlık zordur, bilirim. Hiçliktir gidenden sonra yaşananlar. Yok olmak istersin, olamazsın. Yitersin varlığının içinde, bilirim. YASTIĞIM, SON YAPRAĞI BEKLEMEDE... Yağmur başladı çisil çisil. Bırak artık yerden geçip giden günleri toplamayı. Görmüyor musun, bir ben kaldım çırpınan ağaçta. Birazdan şiddetlenecek yağmur ve ben de düşeceğim. Oh! Bakma bana öyle, bakma! Canımı acıtıyorsun! Gözlerindeki umut dolu umutsuzluğa dayanabilir miyim sanıyorsun? Ayrılık ve kavuşma nasıl birbirinden bunca ırak ve nasıl bu kadar içiçe olabilir? Bakma bana öyle, ağlatıyorsun. Bak, yağmur bizi gözlüyor.... Artmadan, beni kopartıp toprağa katmadan gel, uzat ellerini. Topraktan alma beni. Bırak, avuçlarına düşeyim. Haydi, gel...... Kaderimiz bir, biliyorsun. SEN MİYDİN? SEN MİYDİN BENİ BEKLEYEN? GELDİM BAK... AÇTIM ELLERİMİ KURU DALINA. KORKMA, BIRAK KENDİNİ AVUÇLARIMA. KAVUŞMA ZAMANIDIR, HAYDİ GEL.... KADERİMİZ BİR, BİLİYORSUN. BU SONBAHAR İKİMİZ DE DÜŞECEĞİZ TOPRAĞA. Bu sonbahar Düşeceğiz ikimiz de toprağa. T u T U n b a N A. . . . S a r ı L S I m S I K I. . . . G İ T m e z A M A n ı . . . .
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aydan Okurer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |