İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
sevimliydi: beni a.monkeys'den bir şarkıya bile benzetirdi. ingiliz aksanını ne kadar sevdiğimi bilir; yapamasa da o aksanla bir şeyler söylemeyi denerdi. dediğim gibi; yapamazdı. uyuşuktu: odamdaki köşedeki koltuğa kıvrılır, bütün gece esner dururdu. erkenden yatağa girmeyi alışkanlık haline getirmişti. zaten uykuluyken araba kullanmasına nasıl izin verebilirdim ki? sadelikten yanaydı: kahveyi şekersiz ve sütsüz, zift gibi içerdi. benim içtiğim gibi. beceriksizdi: araba kullanışına bayılır; arabayı park edişindeki rezilliğe gülmemek için kendimi zor tutardım, yine de olabildiğine sevimli görünürdü. çünkü denerdi. sessizdi: fazladan kelimelere yer bulamıyordu. basit çekimli fiillerin dünyasından uzaklaşmıyordu. seviyordu: maviyi, yeşili, gitarları, kitapları. popüler kültüre meraklıydı. popart özentisi olamazdı, olmamalıydı. biliyordu: neden o anda orda olduğumuzu, neden nefes alabildiğimizi, güneşin batışındaki pürüzsüzlüğün kaynağını nasılsa benden iyi biliyordu. ama.. hissetmiyordu. benim gibi yapamıyordu. denese de olmuyordu. ... bana çok benzerken bana hiç benzemiyordu. sıkılıyordum. yapamıyordum. bugüne kadar olduğu gibi bir kez daha terk etmiştim. bunu yavaş yavaş alışkanlık haline getiriyor olmaktan korkuyordum. beni sevenleri işte ben, o kadar sevemiyordum. eve geldiğimde yaşanan güzel saatleri hatırlamaya gerek bile duymuyordum. sesleri kısıyordum. sayfaları değiştiriyordum. perdeleri sonuna kadar açıyor; güneşi 70x100 içeri alıyordum. yarattığım gereksiz karanlığı kimse aydınlatamıyordu. harekete geçmeye çalıştığım anlarda biri hep kolumdan tutup isteksizliğiyle tüm bedenimi ele geçiriyordu. yapamıyordum. olumlu cümleler yazamıyordum. bilinçli bir şekilde düşünemiyordum. kimse hayatımda uzun süre kalamıyordu. izin veremiyordum. insanları hayatımdan çıkarmak için her küçük detayı öne sürüyordum! her şeyi noktaya bağlıyordum. virgüllerle yıldızım hiç barışmıyordu. 3 noktalara gelmeyelim bile: onlara hayatımda en ufak bir yer açmıyordum. çıkarları anlıyordum. insanların kendi menfaatleri için yaptıklarını/yapmak zorunda olduklarını/yapmaya mecbur bırakıldıklarını, anlıyordum. hergün dönüşümlü olarak farklı bir politikacı kimliğine bürünmenin neden oldugunu kavrayabiliyordum. bu gerekliydi. ilk önce kendini düşünmezsen kayıp giderdin, yokolurdun. gerekçesi oldukça makuldu. ona daha yakınımda ihtiyacım vardı. ve ben. daha o'nun kim olduğunu bile bilmiyordum. ayakta bekliyordum. yorulduğumu anlamasını, ve söylemesini sabırla bekliyordum: ''şuradaki çimlere oturalım mı?'' Pelin Gölge
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Pelin Gölge , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |