Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Bu seferki zehirlenişim çok renkli olacak. Ne sen beni durdurabileceksin, ne de felçli düşünceler. Zaten ön tanımlı travmaları hangi dişi perçinleyebilir ki felçli düşüncelere, sen durduracaksın beni? Üzeri yaldızlı sözlerle avutma beni şimdi. Karşımda sessizliğime itaat et süresiz. Gizli saklı bir ölümün belirsiz sözcüklerini sıralayacağım sana. Ama bundan sonra ölümle birlikte sevişeceğini bil. Ancak son dansın daima benimledir, ölümle aldatılmaya gelemem bu sefer. Açık pencerelerden duyumsayacaksın artık yoksunluğumu. İtiraflarım var biraz sana: aramızdaki ateş hattı, kesin bir dille belirtilmiş kırmızıçizgi ikimizin kesin güvenliği içindi. Uzaktan izlemek daha hoştu seni. Yakından göremezdim zaten seni, istediğim gibi. Gördün aramızdaki parmak izlerini; hepsi geceleri birbirimize kurduğumuz ölüm tuzaklarının en canlı kanıtıydı şimdiye kadar ve ne yazık ki bu izler birbirimizin bedeninde değil. Ve şimdi tek yapman gereken bir şişe hap enstantanesiyle beni giyotine -emin ellere- bırakmak. Son bir kez dudaklarımdan öpme, zehirlenişimin rengi uçar gider. Siyah-beyaz bir ölümü kaldıramaz şu anki tansiyonum. İzin ver de gözümün önündeki hayal bukleleriyle oynayayım biraz: bir ölüm kutlaması niteliğinde yeniden sarhoşluk nidalarıyla süslenecek kiralık tabutumun üstü. Her yanımda çiçekler yerine hiçliğin donamış olduğu karanlık kâğıtlara kara mürekkeple yazılmış şiirler. Kimler beni bu kadar onurlandırabilirdi ki? Omuzlarda bir silah gibi taşınmanın verdiği güçlülük hissine çok şey borçluyum oysaki. Silah olmadıkça omuzların, tetik olmadıkça parmakların ne anlamı kalır? Toprağa gidişimde bana yapılan son duaların içinde uçsuz bucaksız beddualar görüyorum içten içe. Evet, en az ben de o kadar seviyorum hepsini. Üzerime attıkları toprak kadınların gözyaşı dökmediği bir anda pek bir anlamsız kalıyor. Evet. Tam da vaktidir cellâdın boynuma serin bir darbe indirmesinin. Artık sizindir hiçlik, varlığımı kazandım sonunda.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Can Semercioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |