İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
Tepeyi aşıp sese kulak kabarttığımda burada bir kulübe görüyorum. Bu küçük evin etrafı çitlerle çevriliymiş önceden. Ama şimdi, karşıdan görüldüğü kadarıyla çitlerin bu toprak arazide oluşturduğu delikler görülüyor. Kurumuş ağaç kökleri feryat figan ediyorlar sanki. Gözlerim bunları görürken, kulaklarım hıçkırık sesleriyle irkiliyor. Evin arkasından gelen bu sesin kaynağını bulmak için arkaya dolaşıyorum. Duvarın desteğiyle ayakta duran emektar bir sandalyede oturan yaşlı adamı görüyorum. Başını iki eli arasına almış, çocuklar gibi içten içe ağlıyor. Yaşlı adam henüz beni farketmiyor. Soluduğum hava ne kadar kuruysa, içimdeki hava da o kadar kuru ve acımasız. Çok susadığımı fark ediyorum. Bir damla suya hasret bedenimin derdinden, midemin açlık sesini çok sonradan duyuyorum. Halsiz ve bitkinim. Ne zamandır burdayım, bu adam kim bilmiyorum. Sonunda sesleniyorum bu yaşlı adama:''Amca! Niye ağlıyorsun? Burada tek başına ne işin var?'' Yaşlı adam yavaşça kafasını kaldırıp bakıyor bana. Gözlerinin altı kurumuş bir göl gibi. Bir anlık duraksamadan sonra başlıyor anlatmaya:'' Buralarda sadece benim kaldığımı düşünüyordum. Sen de olduğuna göre sanırım son yolcular bizleriz. Ben yetmiş beş yaşındayım evlat. Senin yaşındayken buraya tatil için gelirdim. Dedemin yaylasıydı burası. Ovalar bile ağaçlarla kaplıydı; ama insanoğlu kendi elleriyle yok etti o canları. Kereste sağlamak için kesti, yerleşim alanı kurmak için kesti... Sadece kesmekle kalmadı. Ormanlar içinde yaşayan küçüklü büyüklü milyonlarca böcek, kuş ve diğer hayvanları yok ettiler. Ormanlar kralının krallığını elinden aldılar. Rengarenk kanatlı güzellerin hava alanını bozdular. Uzun ağaçların uzun kemiricilerinin boyu kısaldı giderek. Çizgi filmlerde izlediğimiz, ağzını açtığında bir adam yutan göl sakinleri görülemedi bir daha. Yeşilin tonları giderek azaldı. Yok olan her ağaç toprağı gevşetti. Yavaş yavaş toprak da yitti elden. Yağmurun fazlasını süzen yeşil topraklar yok olunca, baraj göllerine bakılmaz oldu. Zümrüt yeşili güneş sarısıyla birleşince insan yaşamının temel taşı olan oksijen oluşuyordu. Taşın biri eksilince bütün oyun bozuldu. Yağmuru emip zamanla toprağa yayan yapraklar da kaybolunca iklim değişti. Kar, yağmur,dolu, çamur ve asit hepsi birbirine karıştı. Bazen hiç yağmadı. Damarlarımıza kadar kuruduk. Açım susuzum... Ben sadece kendime ağlamıyorum. Bütün insanlığa ağlıyorum...'' diyor amca ve tekrar hıçkırıklara boğuluyor. Yine derinden bir ses duyuyorum. Ama bu defa nereden geldiğini bulamıyorum. Titriyorum ve kendime geliyorum. Şırıl şırıl derenin sesi uyandırıyor beni. '' Ohh! Sadece rüyaymış,'' diyorum. Burası neftinin yuvası. Cıvıl cıvıl kuş sesleri ağaç dallarında. Şelale öyle bir çağlıyor ki sanki gök gürlüyor. Güneş ışınları suyu bronzlaştırıyor. Fonda hafif bir rüzgar var. Az sonra hafiften bir yağmur başlıyor. Ardından gökyüzünün tacı gökkuşağı beliriyor sahnede. Canlının cansızın, mavinin yeşilin, yağmurun uyumu mükemmel. Rüyamdaki küsen çocuk yeniden neşeleniyor. Gördüğüm sadece benim rüyamdı. Ama insanlar yeşile olan düşmanlığına devam ederse bu kötü rüyayı herkes görecek. Yıllar geçtikçe küresel kabus adım adım yaklaşıyor. Pembe hayaller içinde yaşamak varken niye kötü rüyalar görelim ki? En önemlisi iyi veya kötü bu rüyalar gerçek olacak birgün. Bırakalım da hayallerimizin içine yeşil renk hakim olsun. Çocuklarımız ilerde gerçekleşecek olan hayallerimizin rengarenk bahçelerinde koşsun. Selam olsun yeşili koruyan, çevre hakkına saygı duyan herkese!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fadime Özkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |