Aşk eski bir masaldır ama her zaman yepyenidir. -Heine |
|
||||||||||
|
Bir kanlı gömlektir dağlarda koşan atlar. Her yer uçurumdur, her yer avcı doludur ama. Dağlar ki atların toynak sesiyle inler. Atlar ki kanlı gömlek misali delik deşiktir. Acıyla erir atların ayak bastığı her yer. Ateş ve kan hızla yayılır çiçeklere. Bir hızlı ata biner yetim kız, yüzleri yırtan yüreğinin hallerini alınlara çizer. Babasının kanlı gömleğini, atların siyah bakışını kısıtlayan at gözlüğünü takmış insanların kirpiklerine asar. Gözleri siyah bir kadın olur kanlı gömleği sinesine bastıran yetim kız. O an göğsünün üzerinde bir kan olur ömrünü babasına adamışlık. Koyu bir çiçek beslenir yüreğinin damarlarından. İnce bir karanfil sızar bileklerinden. Kirli bir ölüm tutsak alır yaşama sevincini. Ahret nerede? Cennet ve cehennem bu dünyada kurulmuş. Yüreği yanık kız cehenneme sürülmüştür. Bir sürgün ki babadan ayrı bırakmıştır. Bir sürgün ki yetim olarak cennete sokmuştur. Kimdir günahkar? Bir çiçek ki çimenlerin üzerini kapatıp onları başkalarına ezdirerek lalezarın en güzel gülü diye geçinmiştir. Asıl günahkar odur. Meğer bu topraklarda güneşi kapatan ne çok çiçek varmış. Meğer bu topraklarda başkalarına yaşama hakkı vermeyen ne çok gül varmış. Şimdi ağla karanfil. Çıkar şu zulmü gözlerinden. Nazarın değsin sokak ortasında vurulan nice insanların tenine. Haberi olmaz taş duvarların. Bütün taşlar insanların üzerine yıkılır da sarsıntısı sadece seni vurur. Anlamaz seni şehrin gürültüsü. Karakol başka konuşur, hastahane başka konuşur, mezar başka konuşur. Kutsal kitapların sayfaları yırtılır. Sen romanlarda ararsın babanın gülüşünü. Cümleler yalan konuşur. Ama sen susma karanfil. Elbet seni bir duyan olur. Susma karanfil bu terör dursun. Ülkenin alnına dayatılmış silahlar sussun. Hayat hem kar altındaki çimendir hem de dallarda açan çiçektir. Çiçekler artık birbirine saygılı olsun. Susma karanfil susma sen çiçeklerin en koyususun. Sen sessizlik ağusuna layık değilsin. Rengin her sabah gün gibi açsın. Ülke barışla ve huzurla dolsun. Atlar özgürlüğe koşsun. Ak renkli küheylanın bilekleri zincirlerden kurtulsun. Ülke kurtulsun. Dağlarda atlar yürüsün. Sesini taşlar duysun. Kaya diplerinde karanfiller büyüsün. Ne atlar vurulsun ne de karanfiller kurusun. Güneşli yağmurlar yağsın. Ülkenin semasında gökkuşağı tüm renkliliğiyle var olsun. Kahır iskelesi denizlerde kurulup sessiz gemiler kalkmasın. Bunca yalanın ortasında tek doğru sensin. Ayağa kalk karanfil! Atlar senin çağrınla koşsun. Tüm silahlar sussun. Ülkenin kaderi silahlar konulmuş bir masada yazılmasın. Ülke insanları bir ipe dizilmiş inciler gibi kurşuna dizilmesin. Bu ülkenin kaderi kan ve gözyaşı olmasın. Bu ülke topraklarında atlar vurulur, karanfiller esaret görür. Ağla karanfil ağla! Sen duygu yüklü bir bulutsun. Gözlerinin ıslaklığında karanfiller büyüsün. Nükhet İpekçi'nin Can Dündar'ın programında babasının kanlı gömleğine sarılışı beni ağlattı. Bir insan olarak çok üzüldüm. Var mı bunun sağı solu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |