..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > sezgin bahadır tekin




5 Şubat 2010
'Anı'sız Anılar (1)  
sezgin bahadır tekin
Ne kadar yaşarsanda anılarda saklısın...Anılar yaşama bağlayan ve unutmak yaşamdan koparan...


:BBBG:

Saatin saniyesinin sesi oldukça rahatsız etmişti bu akşam. Oysa daha önce hiç kafaya takmazdı böyle sesleri. Banyodan gelen su damlalarının saltolarla yere düşüşlerinin sesi ise çileden çıkardı en sonunda. Saatin pilini çıkarıp fırlattı, banyo musluklarını kapatmakla kalmadı bahçedeki ana su vanasını dahi sıkıştırdı olanca gücüyle. Sigarasını aradı her zamanki yerinde, bulamadı, masanın üzerinde de yoktu. Dün cebinde her ihtimale karşı bıraktığı tek sigarasını buldu ve çakmak aramak derdine düşmeden ocağın ateşiyle sigarasını yaktı. Her bu şekilde sigarasını yaktığında burnuna saçlarının uçlarının yanmasıyla gelen koku ona çocukluğunu hatırlatırdı. Babasından gizli içtiği sigaralar, alelacele ocaktan sigarayı yakıp balkona veya bahçeye koşuşturmalar… Bir an hepsini özlediğini hissetti, belki de yıllardır yalnızlığıyla baş başa kalmasıydı artık ona anılarını anımsatan şey. Yalnızlığını yalnız bırakmayı denedi çok kere, sevmeye çalıştı, ama sevmeye alışamadı. En sonunda kuş aldı kendine bir tane, adını koyamadı. Zaten kuş da dayanamadı sevgisizliğe, ilgisizliğe ve kafesinin kapısının açık olduğu bir gün özgürlüğe doğru yol aldı.
Saatin pilini atınca bir kenara yeniden oturdu daktilosunun başına. Teknolojinin o kadar ilerlemiş olmasına rağmen hala daktilo kullanırdı yazılarında. Alışamamıştı bir türlü bilgisayarların klavyesine, yavan gelmişti belki de, ya da hala eski kafalı olduğunu düşünüyordu. Çok da üstelemezdi bu durumu, insan nasıl rahat yazarsa öyle yazmalı derdi, ister daktiloyla ister kağıt kalem ister bilgisayar klavyesi. Yeter ki anlat içinde bekleyen güneşe hasret tüm bildiklerini…
Tam yeniden yazmaya koyulacaktı ki bugün yaşadıkları geldi aklına. Evet yazardı kendisi ve çevresinde olup bitenlere kayıtsız kalamıyordu ne yazık ki, grev yapan işçilerin çadırını ziyaret etmişti bugün ve yeni yeni yazmaya başladığı ve köşe sahibi olduğu bir kültür-sanat dergisinde bu dramı edebi bir dille anlatıp farkındalık yaratacak ve o insanlara beraber grev yapamasa da borcunu belki de bu şekilde ödeyebileceğini düşünecekti. Gitti ve dramı bizzat yaşadı, olayları birinci ağızdan dinledi, bu ülkede insanların ne kadar eşitsiz şartlarda yaşadığını düşündü, belki de eşit olsaydı tüm insanlar kendisinin yazar olamayacağı geçti aklından, acı çekmeli miydi birileri daima dedi ama hepsi suya yazılmış yazılar gibi kayboldu birden usundan…
Muhabbet etti birer birer tüm emekçilerle. Dertlerini dinledi, üzüldü, isyan etti, kendisini onların çocukları yerine koydu, evde ekmek bekleyen hanımları, akrabaları yerine. En sonunda gözleri ağlamaktan ve uykusuzluktan kan çanağına dönmüş bir kadına doğru yaklaştı. Sanki yüzünde geçmişinden anıları taşıyan, çocuk saflığında umutların yeşerdiği ve baktığı zaman oradaki kasvetli havasını dağıtan bir şeyler sezdi kadında. Kadın ona bakmamıştı hiç, elindeki kitabı bitirmek için satırların arasında süzülüyordu gözleri. Birden beyninde şimşekler çaktı, yıllar öncesine yol aldı dümeni bozuk bir gemiyle. Buğulu hayaller ve anılar belirdi gözünde. Ve yaklaştı o kadına…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
'Anı'sız Anılar (2)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İmlasız [Şiir]
Yalnızlığım [Şiir]
Sil Suretimi [Şiir]
Dilsizlerin Dili [Deneme]
Ayakta Tıp Eğitimi! [Eleştiri]


sezgin bahadır tekin kimdir?

umuttur yazı,aşktır yazı,görebildiğini gösterebilme,hayal kurdurabilme sanatıdır. . . var mıdır bunları karşılayacak başka bir kavram?. . işte bu sebeptendir yola koyuluşum. . .

Etkilendiği Yazarlar:
F.nietzche, Ereb Şemo, Elif Şafak,İhsan Oktay Anar,Helim Yusiv


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sezgin bahadır tekin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.