..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Göktu Kara




21 Mart 2010
Bir Karikatür Bizi Uykumuzdan Uyandırabilir  
Göktu Kara
Fantastik ve dengesiz bir çağın içindeyiz. Muhafazakarlıkla birlikte batıl inançların, Hayri poturların, Selenaların, bez bebeklerin, büyücülerin, cadıların, vampirlerin, zombilerin arttığı/arttırıldığı, sürekli beslendiği bir çağ bu.. Aklın, gerçeğin yerini hayalin, inancın aldığı bir çağ…


:AGEI:
Doğduğumuzdan bu yana bizi geleceğe sürükleyen şey nedir?

Hayat mı, hayallerimiz mi, zaman mı?

Sorunun yanıtını, edindiğimiz kültürel birikime göre değişik yanıtlarla verebiliriz.

Bir kişi önümüze çıkar hayatımızı alt üst eder,
bir kitap okur hayallerimizin yönünü değiştirir,
bir resim, bir fotoğraf önemli planlarımızı erteletir,
bir şarkı, bir türkü hayatımıza hüzün verebilir, bir karikatür bizi uykumuzdan uyandırabilir.

Sıcak bir merhaba, ardından gülümseme bir günümüzü mutlu kılabilir, Güzel/yakışıklı bir kadın/erkek dikkatimizi kendi üstüne çekebilir, güzel düşlere daldırabilir.

Bir insanı sevmek koşulsuz ona bağlı kalmak demektir. İnsanın ona kendini kaptırması hayallerini de kaptırması demektir.

Hepimiz bu dünyada yaşıyoruz. Birimizin diğerine ihtiyacı var. O zaman yalnızlığı bilinçli olarak seçmek niye? Neden içimizdeki şeyleri saklamak yerine paylaşmayı seçmiyoruz?

Andre Maurois, “Bir yara içine tıkanmış yabancı maddelerin, dokuyu zehirlediği gibi, söylenmeyen şeylerde çok kapanık ruhları zehirler.” derken neyi kastediyor olabilir?

İletişim çağında olduğumuz halde sevdiklerimize kendi sesimizle “bir merhaba” diyeceğimize, cepten bir ileti göndermeyi tercih etmemizin altında neler yatıyor acaba?

Hiç kuşkusuz cevap, kendimize ve içinde bulunduğumuz topluma yabancılaşmamızdır.
Düşünsel olarak öz irademize karşı koymamızdan ileri geliyor bu durum.

Fantastik ve dengesiz bir çağın içindeyiz.
Muhafazakarlıkla birlikte batıl inançların, Hayri poturların, Selenaların, bez bebeklerin, büyücülerin, cadıların, vampirlerin, zombilerin arttığı/arttırıldığı, sürekli beslendiği bir çağ bu..
Aklın, gerçeğin yerini hayalin, inancın aldığı bir çağ…

İnsanların yanılgılara açık oluşu, benliklerinin birtakım inancımsı temlere, bedenlerinin, isteklerinin, ihtiyaçlarının sahte/sanal malzemelere gereksinim duyması yalnızlığı arttıran diğer bir husus…

Ruhumuzu bir odaya benzetirsek duygularımızı hangi konumda tuttuğumuzu daha iyi görebiliriz. Odamızı düzenlediğimizde var olan duygu çeşitliliğinin koordinasyonunu nasıl bir kompozisyon içinde tutabiliriz?
Duygu parçalarını, düş zerreciklerini halının altına mı süpüreceğiz yoksa onları yaşam masamızda süs/biblo olarak mı kullanacağız? Tercih bizim..

Yalın ve dolaysız bir ruh bize yeter artar bile..

Baharın geldiği bu sıralarda şu Maurois’ten bu sözü anımsatmak iyi olur.

“Çarelerden en genişi ve en iyi karşılayanı doğadır”




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayal Ettirmek İşte Gerçeğim Budur Benim
Hayatının Baharında Ölmek Üzerine Dair
İyi Yıllar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kalemlerin Ölümleri Üzerine Bir Deneme
Ölü Kitaplar Ülkesi
Okyanus Damlalarına Mektup
Medya - Ateşçileri
Aile İçi Faşizm
Kemal Özer
Gerçek - Abartma - Düş - Gerçek - Doğru I
Cumhuriyete Güven Veren Bir Güneşti
Kendi İçimizdeki Sevgiyi Boğazlamak Yerine Paylaşmak Daha Elzemdir.
Fark Et/iyi Yıllar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşüm Kanatlanır [Şiir]
Saçma Şair VII [Şiir]
Kurşun Öncü Aydınlıklar [Şiir]
Saçma Şair V [Şiir]
Edalım [Şiir]
Saçma Şair IV [Şiir]
Ardıç Dede [Şiir]
Dilek (3) [Şiir]
Pire Ana [Şiir]
Aydınlık Elinde Çocuk [Şiir]


Göktu Kara kimdir?

Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanlara öncü oldu. Yaşadığı düşleri, edindiği birey-usça birikimleri uzay teleskobu gerçekçiliği diyebileceğimiz biçimlerle şiirlerine ve öykülerine yansıttı. Halkın diline yakın ama kendine özgü bir dil kullandı. Değişime açık bir ozan olduğu için hayatında sürekli değişiklikler yaptı. Kara'ya göre şiir ' düşsel unsurların oluşturduğu bir galaksidir'


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.