Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe |
|
||||||||||
|
Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, günümüz dünyası insanlarının büyük çoğunluğu, Allah’ı ilah kabul etmektedirler. Ama elbette ki bununla birlikte, Allah’ın dışında her hangi bir varlığı ilah kabul edenler de vardır. Zira böylesi insanlara Allah’ı tanıtmak ve anlatmak ise, tüm ilahi din mensuplarının en büyük görevidir. Çünkü kâinatın sahibi olan Allahın mevcudiyetinden haberi olmayan her insan üzerinde, ilahi dine inanan insanların mesuliyeti vardır. Dolayısıyla tüm dünya insanlığının Allah’la tanışmasını sağlamak amacıyla olabildiğince çok fazla gayret sarf edilmelidir. Nitekim Allah’ın var olduğunun ve yaratıcılığının anlaşılması hususunda teferruatlıca düşünmeye gerek yoktur. Çünkü insanı, Allah yaratmıştır. Bunun aksini düşünen varsa buyursun, yapabiliyorsa insanın aynısını yapsın. Zira bütün teknolojik imkânlar kullanılsa bile, böyle bir şeyi yapabilmek, asla ve asla hiç kimsenin harcı değildir. O nedenle gayet açıktır ki insanın yaratıcısı hiç şüphesiz Allah’tır. Çevremizdeki sayısız insan ya da aynadaki yüzümüze baktığımız zaman açıkça görüyoruz ki bizler, kesinlikle o mükemmel sanatçının eseriyiz. Zira öyle ki bizleri yaratan o mükemmel sanatçı, elbette şu güzelim kâinatı da yaratan Allah’tır. İnsanları, hayvanları, bitkileri ve evrendeki tüm varlıkları o kadar harikulade bir uyum içinde yaratmıştır ki bu mükemmellik, sadece ona aittir. Tüm gezegenleri ve dünyamızı aydınlatan güneş sistemi, belli bir nizam ve intizam içinde serpilmiş yıldızlar, uzay ismini verdiğimiz uçsuz bucaksız bir boşluk ve sıralanmış gezegenler… Elbette bütün bu esrarengiz sistemin mükemmel bir sahibi olmalıdır ki işte bu büyük kudret, Allah’tır. Çünkü böyle bir sistemi Allah’tan başka birinin idare etmesi asla mümkün değildir. O sebeple, Allah’tan başka bir varlığın ilah kabul edilmesi gerçekten büyük bir yanılgıdır. Üzerinde azıcık düşünüldüğü zaman anlaşılacaktır ki insana, Allah’tan başka hiçbir yardımcı yoktur ve onun dışındaki her şey gelip geçicidir. Zira onun ölmediği ve yok olup gitmediği ise, uzay sisteminin sürekliliğinden gayet açık ve net bir şekilde anlaşılmaktadır. Nitekim bu sistem, asırlardan beri devam ede geldiğine göre, bu sistemin sahibi olan Allah da elbet ebedir ve ebediyetinin en belirgin göstergesi, herkesin açıkça gördüğü bu esrarengiz gökyüzüdür. Hülasa genelde tüm insanların hayatında en az bir defa bile olsa, sıfırı tükettiği bir zaman dilimi vardır. İşte bu zaman diliminde çaresizliğini ve yalnızlığını hisseden insan, hakiki dost olan Allah’ı bulur, onu hisseder ve onun hayatındaki önemini algılar. Ve işte o andan itibaren Allah’ın dostları hanesine girmeye çalışır. Eğer bu amaca ulaşma sürecinde kendini sürekli denetler ve kötülüklerden uzak durarak güzel bir hayat sürdürürse, dünya hayatında da, öldükten sonraki uhrevi âlemde de iyiler arasındaki yerini alır. Ama çaresizlik sürecinde Allah’ı tanımış olmasına rağmen, daha sonra onun hayatındaki önemini unutur ve bu durumu dikkate almaz ise o da, elbet unutulanlardan olur ve ebediyen rezil bir hayata düçar kalır. Zira İlah işte odur ki, insanın en çaresiz zamanında dostu ve yardımcısı olur… Ve yine İlah işte odur ki, sıfırını tüketmiş bir insana kucak açarak umudu ve neşesi olur… İlah işte odur ki, ağlayarak ve yalvararak kendisinden isteyen kuluna şükür ve sabır gibi mükemmel reçeteler ve arkasından da çeşit çeşit güzellikler bahşeder… İlah işte odur ki, günah bataklığından çıkıp gelen ve pişmanlıkla af dilenen kulunu kayıtsızca bağışlayan, yine bağışlayan ve bir daha bağışlayandır. İlah işte odur ki, yarattığı kullarını yanlış yapmamaları için sürekli denetim altında tutan ve onlara doğruyu anlatması için peygamberler gönderendir. İlah işte odur ki, kullarını o mucizevi ve mecazi anlatımlı kitaplarla şereflendirendir. İlah işte odur ki; o ilah, sadece ve sadece Allah’tır ve ondan başka kesinlikle hiçbir ilah yoktur. Mehmet Akif UÇAR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Akif Uçar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |