Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand |
|
||||||||||
|
"-susmak aşkımın dilidir- diyen sevgili konuş şimdi kelimelerine ihtiyacım var…" Parça tesirli sancılar düşüyor kalbime… düştükçe uçurum sancıdıkça aşk… ve aşklaştıkça kalp daha çok parçalanıyor hayat yaklaştıkça daha bir özlüyorum kabul ediyorumgalibimsin ve ben her şeyini savaş alanında bırakan mağlup bir komutan gibiyim şimdilerde.. tüm zaferlerimi sende yitirmişim kör bir şahinin gözleriyle yol arıyorum kendime sana çıkmayacağını bildiğim yolları görmekten korkuyorum belki de kim bilir?.. çıkmaz sokaklarda kısır kalıyorum döngülere.. ve ben dönemezken kendime labirentlerinde kaybolmuşken sağım sen solum sen yolum sen yönüm sen olmuşken senden gayrısına yokyokluğuna râm olmuşken susma ömrüm!... yol kesil cehenneme... keskin bir virajsın içimde bir türlü alamadığım.. ne zaman geçmeye kalksam senden ya bir uçurum boşluğu ya bir şarampol oluyor sonum.. uzanan elleri tutmuyorum.. yüreğime taktığın alyans tutuyor içimi içini bırakmıyorum.. dul bir hasrete yâd/igar kalıyorum ötelerde Yar dediğimi ağyar yaban dediğimi yar sanıyorlar.. Sancılanıyorum sessizliğine Tam vakti; susturucu takılmışken yüreğime haykıramazken her kurşun içimi parçalarken infilak ederken isyanlarım sensizliğe ve akarken gözümden ırmak ırmak susma ömrüm!... ateş kesil cehenneme... tüm piyonlarım tükendi. Elimde bir şah… nereye koysam kendine mat çekiyor.. Cemreler ihanet ediyor adına Aslı hükümsüz.. kendini bile ısıtmıyor.. adım lâl kalıyor zemheri ayazlarına.. (d)üşüyorum.. muhaciri değilim gayrı bu Arafın.. ne cennet kokabiliyorum ne cehennem yanabiliyorum.. kendimsiz bir kent kuruyorum yokluğunun sokağına.. baykuşlara sakinlik yapıyor kentimin ıssızlığı… sesine parazit yapan bir sesle yıkılıyorum uğraşma aşk..! kaldıramazsın; kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil bir cümlelik yıkımlarım.. bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı.. artçı sellere verirken sitemimi sana “sus”arken ölüme “su”sarken müptelâsıyken kahramanı bıçaklanmış masalların aşk için aşıkları ezip geçmişken susma ömrüm!... şehâdet getir cinnetime... öznesi sen olan bir ömre verdim adını ki ölüm yar olana kadar tek yâr dediğim ol diye.. sana geldim ölüme yâr etme diye. Susma diye çırpınışlarımın tek müsebbibisin.. Biliyorum aldırmıyorsun Dönmeyeyim istiyorsun sultanlığına Ve aslında aşk’tan korkuyorsun Zulmetin sırtımda yama olurken yar’alarıma Hani olur da geldiğimde bir gün kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıları her lisanı lâl bırakan bakışlarım anlamını yitirecekse eğer ve el elini tutacaksa ellerin Elimde değil yanacağım O vakit gülüp geçeceksen yangınlarıma Sarmayacaksan Benimle kınanıp benimle yanmayacaksan Cennetten kovulmayı göze almayacaksan Bir sözüne çölde vaha gibi susarken öyle umarsız susacaksan… sen de sus ömrüm!... Sus!.. Sus ki ölüm bana yâr ben ölüme Yâr olayım… sen toprak kesil cesedime… alıntı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Cemal İSTEK, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |