Aşk eski bir masaldır ama her zaman yepyenidir. -Heine |
|
||||||||||
|
‘Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan bağışlanma dilerse Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur.’ (Nisa Suresi, 110) İnsanları Allah’ın yolundan alıkoymak için elinden geleni yapan şeytan, hata yapmaya yatkın olan insan için oldukça büyük bir tehlikedir. Şeytanın arkası kesilmeyen telkinleriyle günaha giren insanların, Allah’ın affeden sıfatını akıllarından çıkarmamaları gerekir. Çünkü şeytanın bir telkini de ‘artık çok geç, sen günahkarsın’ dır. Bu telkine inanan insan asla bağışlanmayacağını ve her şeyin bittiğini düşünür. Böylece hayatına Allah’ın istediği gibi değil, şeytanın yönlendirdiği şekilde devam eder ki, bunun sonucunda sonsuz cehennem azabı vardır. Oysa Allah, samimi bir şekilde bağışlanma dileyen ve tevbe eden kullarını bağışlayacağını pek çok Kuran ayetinde bildirmektedir. ‘Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.’ (Maide Suresi, 39) Ancak bağışlanma dileyen insanların samimi olmaları ve aynı hatayı tekrarlamamaları çok önemlidir. Kuran’da geçen ‘Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (Nisa Suresi, 17) Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 18) ayetlerinden de anlayacağımız gibi işlenen günahın hemen ardından pişmanlıkla edilen tevbeler kabul edilecek, ölüm anında edilen tevbeler ise kabul edilmeyecektir. Sonsuz merhamet sahibi Allah, Kuran’da insanlara birbirlerine karşı affedici olmalarını öğütlemiştir. "... affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir." (Nur Suresi, 22) Her şeyin Allah'ın kontrolünde gerçekleştiğini bilen müminler, olaylar karşısında tevekküllü davranır ve kişisel tepki göstermezler, affedici olurlar. Affediciliklerinde her hangi bir sınır yoktur. Toplumda çokça konuşulan ‘Bir kereye mahsus affetme’ mantığı müminler için geçerli değildir. Oysaki Kuran ahlakından uzak yaşayan bir kimsenin hoşgörüsünün ve affediciliğinin bir tahammül sınırı vardır. ‘Bardağı taşıran son damlayla’ bu sınır aşılır. Affetmenin Faydaları Affetmek sadece, insanların ilişkilerinde olumlu etkiler oluşturmakla kalmaz aynı zamanda insanın sağlığına da fayda sağlar. Uzmanlar öfkesini kontrol edebilen ve öfke duyduğu kişiyi affedebilen kimselerin ruhen ve bedenen daha sağlıklı olduklarını ve hayata daha pozitif bakabildiklerini ifade etmektedirler. Konuyla ilgili araştırma yapan Frederic Luskin, 260 kişi arasında yaptığı araştırmasında deneklere affetmeyi öğretmeye çalışmıştır. Deneye katılan kişilerin kendilerine zarar veren kimseleri affettikten sonra daha az acı çektiklerini, ruhsal ve bedensel olarak rahatladıklarını ve strese bağlı olarak gelişen ağrıların da iyileştiğini gözlemlemiştir. Amerikan Kalp Derneğinin 2000 yılında yaptığı bir araştırmada ise, öfkeye eğilimi olan bir insanın en az eğilimli olan insanlardan üç kat daha fazla kalp krizine yakalanma olasılığına sahip olduğu tespit edilmiştir. İnsanın bir olaya takılıp kalması ve her aklına geldiğinde sıkıntı duyması kuşkusuz vücutta çeşitli olumsuz reaksiyonlara sebep olur. Oysa bütün olayların Allah’ın kontrolünde gerçekleştiğini bilen insan için öfke duymak, üzülmek, stres yaşamak doğru bir davranış değildir. Kadere teslim olan mümin için en güzeli affetmek ve teslim olmaktır. ‘Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.’ (Ali İmran Suresi, 134) Allah’ın kullarına öğütlediği bu güzel ahlak tüm insanlar tarafından uygulandığı takdirde sadece sağlıklı bir insana değil huzurlu ve mutlu bir topluma kavuşuruz. ALTUĞ ÖZTÜRK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Altuğ Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |