Çaresizlik içine düştüğünüzde bunu paylaşabileceğiniz bir dostunuz var mı? Varsa dünyanın en güzel hediyesini kazanmışsınız demektir.. Yoksa ya yoksa.. Bunu düşünmek bile istemiyorum.. Dağlar kadar büyük dertler yüklendiğinizde; bütün yükünüzü alıverecek bir dostunuz olmasaydı, hala dünyaya ve yaşama umutla bakıyor olabilecek miydiniz? Ya da bir kuş kadar sevinçli; gökyüzünde kanat çırptığınız anda yanınızda bir kanat çırpan daha olamasaydı yani dostunuz olmasaydı o engin gökyüzünün ne anlamı kalırdı? Güneş batarken ortaya çıkan o eşsiz ahengi ve muhteşemliği başınızı omzuna koyarak anlatabileceğiniz bir dostunuz olmasaydı, o muhteşem gün batımından ne haz duyardınız? Dostunuzla gökyüzüne bakarken gördüğünüz kuşa, umutlarınızı yükleseniz ve beraberce umutlarınızı yüklediğiniz kuşun sizi de birgün almak için geri döneceğini düşlemesseniz ve buna inanmassanız; umuda dair birşeyler kalır mıydı yüreğinizde.. Sizi yüreklendirmek için, kendisine dair ufak bir iyilik yapmasına izin vermeseydi, erdem dediğiniz şeyden ne anlardınız ki? Çevrenizdeki herkesi manen yitirdiğinizi düşündüğünüz bir anda sizi hiç terketmeyen dostunuz olmasaydı güven denilen duyguyu tanıyabilir ve en önemlisi o harika duyguyu tadabilir miydiniz? Hayır hayır.. Bir dostunuz yoksa bunların hiçbirinide tam olarak yaşayabileceğinizi ve tadabileceğinizi zannetmiyorum.. Her zaman için yaşamımızda bizi; yanıp kavrulduğumuz zamanlarda serin sulara ulaştırabilecek, gökyüzüne baktığımızda bize göz kırpan en parlak yıldızla onu hatırlayabileceğimiz bir dostumuz olmalı.. Böyle bir dosta sahip olduğumuz müddetçe hayattan yılmayacak bilakis umuda koşacak, en ufak bir umutsuzluk ağına hapsolsak, pamuktan daha narin bir yürekle kurtarılacak; kapkaranlık bir yolda yürekten gelen ışıl ışıl bir parıltıyla aydınlanacağız.. Kısaca dostluk = Bize sunulmuş olan şu muhteşem hediyeyi ; hayatı son haddine kadar değerlendirebilmek; PAYLAŞMAKTIR.. UNUTMAYALIM! PAYLAŞMAKTAN KORKMADIĞIMIZ SÜRECE MUTLU OLABİLİRİZ..