Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
Yaşayacaksın bunları. Körü körüne birini seviyorsun çünkü. Nereden biliyorsun deme bilmiyorum. müveccin değiliz. Başına gelecekleri söylüyorum. Hikâyenin başında başına gelecekleri öğrenirsen yoluna çıkan engellerden yıkılmadan geçersin diye söylüyorum. Ama şunu söylüyorum eğer âşıksan dayanamazsın git ve söyle içindeki ağacın dallarında sakladığını. Yaprakların içindeki binlerce sırrı. İlk gördüğümden beri de. Senin farklı olduğunu hissettim de. Neden yaşadığımı bilmiyorum çünkü bana ait olan en önemli şey artık senin de. Ne olursa olsun de. Yoksa pişman olursun. Sen yaptın mı diye sorarsan yapmadım. Yapamadım. Başkasına aitti onun kalbi. Öyle tuhaf bir döngü ki. Millet bana tutkun ben ona meftun o başkasını istiyor başkası daha başkasını. Ne olursa olsun nedenini sorgulamadan kabulleniyor onu. Çok uzattım. Ağlayacaksın şimdi. Ama öyle bir şeydi ki, dışarı çıktığında soğuğu iliklerine kadar hissedip o soğuktan zevk almak gibi. Anlıyor musun, zararlı olduğunu bile bile zevk almak. Kafayı mı üşüttün deme sadece âşıktım. Hiç benim olmayacak birine âşık. Seviyordum onu belki de oda beni. Ama neden başkası oldu o zaman. Onun bende yarattığı mecdeziri başkası onda yaratıyordu. İçim acıyordu, belki hiç yanmadığım kadar yandım. Ha pişman mısın dersen, Evet. Hem de köpekler gibi. Güzeldi. Onu sevmek güzeldi. Ama öyle bakıyordu ki bende der gibi. O kadar sıcaktı ki yanımda olduğunda. Aldanmıştım çocukça bir gülüşe. Sakın pişman olma. Sakın ileride keşke deme. Anı yaşa zamanında. Ben onun için öleceğimi söyleyene kadar o âşık oldu bile. Şimdi diyorum ki belki söyleseydim belki. İçim içimi yiyor. Bunu dememek için sen yapacaksın ne olursa olsun yapacak. Ölümüne sevda diyorsan yapacaksın. işte senin hikayen ister başrol oyuncusu ol ister yardımcı yönetmen. Ama ne olursan ol kardeş pişman olma. Kalbini bir kazanın içinde kavurma. Seni istemese de en azından keşke demezsin. Anlıyor musun keşke. Unuturum deme geçmişini unutabilir misin? Koparıp atarım deme. Atabilir misin kalbini yaşayabilir misin o zaman. Nereye gitsen arkandan gelmez mi geçmişin beni de al diye. Saçlarına aklar düştüğünde her bir ak onun eseri olacak. Öyle bir şeydir ki bu aşk melekten saf şeytandan akıllı olursun. Yıldızlar daha yakın olurlar gözlerine. Daha bir başka parlarlar. Gözlerin ise yansıtır yüreğini. Aşk öyle bir döngüdür ki sevdiklerine sevdiğin için üzmektir aşk. Anlayabilmesi çok güç ama ne yazık ki böyle. Zaten aşkın kendisi baştan sona hüzün. İki kalp iki göz iki sevgi olduktan sonra bir sorun yok ama ya bir kalp bir göz bir sevgi olursa işte o zaman yandığının resmidir. Bedenine ateşten bir gömlek giydirilmiş Gibi ısdırap çekersin. Halk dilinde buna karşılıksız aşk diyorlar. Ama bence bu aşkın ta kendisi. Neden diyeceksin biliyorum. Çünkü ben aşkı ızdırapla tanımlarım ızdırap ise en çok böyle çekilir. Çığlıklar atarsın hiçbir şey yokken. Ağlarsın en mutlu sahnelerde. Acı çekmeden acı çekersin. Ruhunun bedenine cambazca bir oyunudur. Bedeninde en ufak bir çizik yokken acı çekersin. Bedenine yapışan bir varlık vardır çıkartamazsın çekersin çekersin ama çıkartamazsın. Öyle bir acı çekersin ki annen ölmüş gibi. Neden mi? çünkü annene senin en kıymetlin. ya işte böyle asuman hadi sana iyi yolculuklar. Bunları derken yağmur bastırdı o kadar zarif yağıyordu ki suların musikisine dalıp gidebilirsin. Yaşlı kadın ellerini cebine soktu havaya bakarak gitti. Giderken arkasına sadece bir kere baktı arkasında bıraktığı ona el sallıyordu. Ama o sadece bir gülümsemeyle yavaşça kafasını döndürdü. Çok geçmeden havayı toprak kokusu sardı. Asuman yavaşça ellerinin düğümünü açtı ve kalktı. Dar ama bol ağaçlı yoldan sık adımlarla ilerliyordu. Kirpiklerinden süzülen yağmur sularını sildi. Topuklu ayakkabılarının sesi kulaklarını tırmalıyordu. Arkadan bir ses geldiğini duydu arkasına baktı hemşire asuman hanım asuman hanım diye bağırıyordu. Arkasını döndü. Kafası karışıktı hemşire yanına gelene kadar yaşlı kadının neler söylediğini düşündü. Kendine gelemedi. Bu defa söylediklerinden çok etkilenmişti. Fikirleri demir parmaklıklar kadar kara ve sabitti. Geri veya ileri gitmiyordu.hayatı sönmüş bir mum gibi son demlerini yaşıyordu. B BB>
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © irem turgut, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |