Matematiðe, yalnýzca yaratýcý bir sanat olduðu sürece ilgi duyarým. -Godfrey Hardy |
|
||||||||||
|
Tunay Bozyiðit ile söylesi 1-Tunay Bozyiðit kimdir? 1961 senesinde Iðdýr ilinin Tuzluca ilçesinde, Kaðýn köyünde doðdum. Đlköðrenimimi Kaðýn ve Tuzluca’da, orta öðrenimimi ise Iðdýr‘da tamamladým. 1983 senesinde Milli Eðitim Bakanlýðý bünyesinde memur olarak çalýsmaya basladým. O arada Anadolu Üniversitesi Đs Đdaresi bölümünü bitirdi. 1984 ile 1987 yýllarý arasýnda Zeytinburnu Halk Eðitim Merkezi’nde halk oyunlarý ve halk müziði korosunda çalýstým. 1988-1993 yýllarý arasýnda siyasal sebeplerle Pasakapý, Metris, Bayrampasa cezaevleri ile Sakarya, Gökçeada ve Çanakkale’de bulunan cezaevlerinde 5 yýl yattým. Daha sonra memurluktan ayrýlýp 1994 senesinde Marmara Üniversitesi Biyomedikal Cihaz Teknolojisi bölümünde eðitim görmeye basladým. Sasýrtmayý ve sasýrmayý hep sevdim ömrümce... Çocukluðumu geçirdiðim Ermeni sürgünü köyüm Kaðýn’da ilk ask, ilk aska aðlamýslýkla basladý yasamým.. Adý Zerisan’dý... Anadolu’mda kýzlar erken büyür ve ere erken verilir, öyle de oldu. Batasý töresince… Yüreðimde yangýn halaya durdu gövdem boyunca, kudurdu… O acýnýn izi taptaze kaldý her ask vuranda kanadý... Đlk siir ve beste de taa o zamandý... Köyümüzü sel vurdu. Çýðlýðým türküye döndü, ücra köyümle dünya arasýndaki köprü her bahar gibi sele teslim olmustu, ekinler heder canlýlar telef olmustu. Orta okula baslamam için kazamýz Tuzluca’ya inmistim babamla… Üç dört katlý binalar görüp dehsete kapýlmýstým. Babama sordum, “kim yönetiyor burayý?” “Kaymakam” dedi, ”tamam, kaymakam olacaðým” dedim, “töreyi kaldýracaðým…” Sonra fotoðrafçýya gittik, kara çarsafýn içinde kaybolan, buraya bak kus çýkacak diyen ve koca bir ýsýkla beni kandýran, utandýran Alasker amcayý tanýdým. Đkinci kandýrýlmamdý; ilki kolumu asý diye çizen sekerle asýlayan doktor olmustu. Babam poz için saçýmý elleriyle taradý, ilk sevisiydi… Basýmda o ellerin izi kaldý. Ah sevmelerde ahým kaldý... Köyümde çocuklarý sevmek törece yasaktý. Okula basladým, sarý saçlý çilli biri önümdeki sýrada oturuyor… Đlk kez böyle bir sey görüyorum… Milli Güvenlik dersimize giren binbasýnýn kýzýymýs… Askerden ilk darbeyi o an yedim ve tam iki yýl bir günes gibi sadece seyreyledim H.Sevgi Erdinç’i… Đlk lal olusumdu, sonra bir arkadasýn baðlamasýyla tanýstým, eve getirdim, sevindirdiktim. Meðerse aylardan Kerbela’ymýs ,baðlamanýn teknesini basýmda paralattým babama… Sanatçýlýðým kýrkýna dek ertelendi… Köyün ilk memuruydu babam, tek radyo bizde vardý Ermeni ve Kürt müziðini Erivan radyosuyla tanýdým, arkadaslarýma hava attým… Atamasý Iðdýr’a çýkýnca babamýn, tasýndýk… 3.sýnýfta siyasetle tanýstým ve devrimci olarak babamýn ölünceye dek utancý oldum… Sülalem beydi ve vekil ya da senatör sadece bizden olur, halký oy davarý bizimkiler yapardý… Ailemi izole ederek cezalandýrdý sülalem, bendim sebep… Derken lise… Sýnýflarda sýralar ayrýsýr saðcýlar saðda, solcular solda oturur, jandarma arada volta vurur, hoca karatahtada ders anlatýr, teneffüsler sýrayla yapýlýrdý… Orta eðitimde azým kaldý… Temel dersler bos geçer, tali dersler kaymakamla beraber hükümet memurlarýyla doldurulurdu… Dövülmediðim gün sanslý sayardým, sasýrýrdým… Eve gelip babamdan isterlerdi dövmek için malum çevreler… Denizlere yaptýðým bir türküyle ölümüne dövülüp bayýltýlmýstým… Türkülerden çekeceðim ta o zamandan sabit ve sabýkalasmýstý… Karakolda ayna yerine korkunun ve iskencenin olduðunu da o zaman öðrendim… Ve son sýnýfta sömestrde komsuluk arkadasýmca öldürüleceðimi haber alýp Kaðýnýma ricat ettim… Đkinci yarý yýl açýlmayýnca birinci yarý yýl notlarýyla mezun oldum… Üniversite sýnavlarý için Đstanbul’a koyuldum... Otobüsün yedek soförünün karnýnda uyuyarak Erzurum’da ölümden kurtuldum… O ilde öfkem ve ölüm korkum kaldý… Ankara’da 13 katlý Gülhanayi hayretle saydým Đzmit’de denizin mavisine sastým... Haritada deniz olduðu belli olsun diye maviye boyandýðýný sandýydým.. Đstanbul da ilk isim Ataköy çadýrlý kampta wc temizlemek ve çöpçülükle ise basladým… Sonra askerlik Samsun olaylar ve kurayla tekrar Đstanbul… Kavillesmistim bu sehirle… Ve 12 eylül bana ikinci askeri darbesi… Daha 13 ünde Eylül’ün zimmetimdeki her seyin teslim alýnmasý ve koðusa yemekhanede ve de her duvarda var olan, uyulmasý gereken kurallar da 6. madde olarak yer almam; dikkat Tunay Bozyiðit tehlikelidir, onunla iliski kurulmayacak ve 24 saat astsubay Ünal’ýn gözetiminde bulunacaktýr... Đskence haneye dönüstürülen Samandýra Kýslasý’nda isyaným, telefon eylemim ve sürgünler… Derken yine Đstanbul ve her iste çalýsma… Ama her iste... Derken 1983’te Kanarya Ortaokulun da memuriyet… Yine kuralsýzlýk ve cezalar ve 88’de Eðitder’i kurma çabalarým, sonrasý politik tavrýmla yargýlanmam ve mahpushane… 5 yýla yakýn mahpusluk.. Pasa kapýsý yakmasý, Metris isyaný ve 8 sürgün ve bitisle yine Đstanbul… Yine her is, sabýkamla is bulma zor olsa da... En son oto yýkama ve boya badana… Ve oradan Marmara Üniversitesi... Yine politik yasam ve mezun olamama hala… Đki dersim var ve silmemislerse öðrenciyim hala… Sonrasý ne is olsa da yaparým ve Alamut kalesinin 2000 de açýlýsý… Ve yasamýmda yeni bir sayfa… Ha; kendimi bileli dört seyi sevdim; politika (politik ahlaký olmayanýn baska ahlaký olmaz, bütün ahlaklar politik ahlaka tabidir) siir ask ve türkü, hala da onlarla varým 2- Besteleriniz yanýnda siirlerinizle de tanýnýyorsunuz? Bu yönünüzü tam olarak ne zaman kesfettiniz ve duygularýnýzý paylasmaya nasýl karar verdiniz? Asýl besteci olmaya kýrkýnda, herkes tenesire kuyruða girerken basladým. Yitik bir ask öyküsünün kahramaný olduðumda… Siire ülkemdeki herkes gibi sivilceyle tanýsýp patlatarak haz aldýðým zaman basladým. Ama kitap çýkarma cüretini iki albümü yayýmlayýp da (malum, albümlerde siirlerimi seslendiririm) tepkileri gördükten sonra gösterebildim. 3- Toplumsal siir ve ezgilerin bir üreticisi olarak, bir sanatçýnýn günümüzde ne tür toplumsal kaygýlarý olmalýdýr, bunu yasadýðýmýz coðrafyada deðerlendirdiðimizde, ne yönde görevler üstlenmelidir. Bireycilik, dahasý bencilik hastalýðýný yenen her sanatçý içinde soluduðu toplumun sorunlarýndan uzak kalamaz diye düsünüyorum... Her anlamda gündemin saliselik deðistiði toplumumuzda, hele de günümüzde sanatçý uyanýk olmalýdýr. Emeðin basýna örülen çoraplardan tutun yasadýðým coðrafyadaki kirli savas, yani Kürt sorununa karsý duyarlý ve de dikkatli olmalý halka bilinç tasýmalýdýr. Mevcut iktidar malumumuz... Gerici karakteri itibariyle toplumsal sorunlarý çaðdýsý çözümden yanadýr... Emek Cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar sefalet ücretiyle karsý karsýya kalmamýstýr, asgari ücret tam bir hakarettir. Đssizlik, hele de yüksek diplomalý issizlik bu kadar soluk kesici toplumsal patlamaya uygun hale gelmemistir… Ve iktidar soygunu da… Ayrýca Kürt sorununda takkiyecidir ve de tasfiyeci. Ulusal bilinç bir kez daha çaðdýsý anlayýsla afyonlanmaktadýr. Sanatçý muhalif olmak zorundadýr… 4- Siire en çok hangi duyguyu yakýstýrýyorsunuz? (Ask, acý, hüzün, sevinç,umut vb.) Önce hüznü, sonra umudu... Ben hüznün emceðinden beslenirim malum azgelismis toplumun sanatçýsýyým ama umudun da asla yakasýný býrakmam ne kadar iskence olsa da, egemenlerin elinde esir olsa da... 5- Sanatta yenilenme yapýlmasý taraftarý ve de yapýlamayýsýnýn sikayetçisisiniz. Üretimlerinizi bu durumun karsýsýnda yapýyorsunuz. Öyleyse, sanatta yeni yaratým yerine biçim deðisikliðinin bir çok boyutuyla neyi ifade ettiðini, çýkan sonuçlarý ve sanatçýnýn bu konudaki tutumu nasýl olmalýdýr? Sanat dogma olmayacaðýna göre üretim araçlarýyla beraber gelismek hatta ondan daha öngörülü olmak zorundadýr... Salt biçimle olmaz bu, öz biçim iliskisi diyalektik bir iliskidir... Müzikte bolca biçim deneniyor; eski anonim bir eser yeni, bazen de batý enstrümanlar eklenerek önümüze sunuluyor. Bu kulaða yeni bir tat olsada sonuçta biçimseldir. Aslolan ise süreci anlamak ve sürecin dilini yeniden yaratmaktýr bence... Siirde de bu böyledir ne yazýk ki, hala Nazým Usta’dan, Ahmed Arif’ ten, Enver Gökçe’den, Hasan Hüseyin’den okuma ihtiyacý duyarak haz alýyorsak, bilgileniyorsak bir sorun var demektir... Onlar asýlamadýðý gibi yeni sürecin dilini onlar kadar güçlü kuramýyoruz demektir… En zor olaný yapmalýyýz yani cidden kafa yormalýyýz, kolaya kaçmamalýyýz... 6- Siirin ölçütleri ya da kalýplasmýs kurallarý olmalý mýdýr? Ben bütün kurallara karsýyým... Üretim iliskisinin bu kadar çesitlendiði günümüzde kurallara bel baðlayamam. 7- Tunay Bozyiðit'ten çok Seyduna'yý duyuyoruz, kimdir Seyduna? 2002 yýlýnda ilk albümüm ‘Sahrud ile Seyduna Türküleri’ adýyla profesyonel müzik hayatýna atýldým. 2004 yýlýnda ayný adla 2. albümü piyasaya sürüldü. 2006 yýlýnda yine ayný ad ancak ’Sen Hiç mi Bahar Görmedin ‘ alt baslýðýyla 3. albümünü olusturdum. 2008 yýlýnda ayný isim ve ‘Sevdan Sabýkamdýr’ alt baslýðýyla 4.albümü sevenlerime kavustu. Simdilerde ayný adlý 5. albüm için stüdyoda çalýsmalarýný sürdürmektedir. Ve haziran 2010 da raflardaki yerini alacak seyduna & sahrud-5 “Söz atestir her aðýz tasýyamaz” alt baslýðýyla. Bugüne deðin 20’ye yakýn sanatçýnýn albümünde deðisik eserleri yer almaktadýr. 2005 senesinde Babil yayýnlarýndan ‘Lal’ isimli ilk siir kitabým yayýmlandý. 2008 senesinde Pencere yayýnlarýndan ‘Leyl-i Lal Sewe’ isminde ikinci siir kitabým, 2009 senesinde Pencere yayýnlarýndan ‘Severen ile Hazari’ ve ‘Elahar Belcesi’ isimleriyle iki siir kitabým daha yayýmlandý. Bugün yayýmlanmýs 4 siir kitabým bulunmakta olup;’ Dün Dökümü, Kaðýn Bir Mesel Tapýnaðý’ isimli yarý siir yarý öykü kitabým yayýma hazýrdýr. Hala siir ve ezgilerle üretimime devam etmekteyim… Seyduna, Tunay Bozyiðit’in sanatçý adýdýr, Hasan Sabbah’ýn lakabýdýr, ödünç aldýðým… Ünlü Alamut Kalesi kurucu komutaný ve bilgesi Hasan Sabbah der ki, ’iktidarla düsüp kalkan bilginler, bilginlerin yüz karasýdýr’. Bu kadarý bile o lakabý ödünç almama yeterlidir, zor olansa o yükü tasýyabilmemdir... Bunun için de elimden gelen yüreðimdir. Müzik kitleyle daha kolay bulustuðundan ülkemde söz yazarý ve besteci Seyduna, sair Tunay Bozyiðit’ten önde gitmektedir ne yazýk ki... Bir de popülizmi sevmediðim için olsa gerek, mutfaðý seviyorum, üretimi… 8- Yaptýðýnýz sanatýn size yasattýðý mutluluðu nasýl tanýmlarsýnýz? Kendi içinizdeki ve yasamýnýzdaki boyutlarýyla nasýl anlamlandýrýyorsunuz? Ve gelecek için bu anlamlarýn gelisen üretiminizde nasýl belirlemeleri olacaktýr? Tam bir çeliski ve çesnilik yasýyorum aslýnda... Yani her duygu ya da deðer hayatýma dairdir… Hayata dairdir... Hatta hazdan çok lanetli oluyor, mutsuz ediyor bilmek... Toplumsal kisiliðin bireysel mutluluðu olacaðýna inanmýyorum... Biliyor ve de duyarlýysa tabi… Çok dibine yasýyorum her seyi, yanýp yakýlýyorum adeta... Ama inceden bir haz almýslýk da yok deðil hani mazosistçe... e ne de olsa küçük burjuva cenneti bir toplumsal yapýmýz var ve herkes biraz yasadýðý topluma benzer… Herkesin yüreðine selam olsun... Zeynep KURĐS
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Zeynep Kuriþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |