..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık > zehra öksüz




10 Temmuz 2010
Nihayet Tanıştık…  
zehra öksüz
Bu yazıyı yazdıgımda hep şunu sormuştum kendime... bu yaşamın kıymetini bilemeyecek kadar zavallıyız. ister şehirli,ister modern. önemli olan sadece saglık aslında...


:BAJB:
Perdelerin kornişin gücüyle ayakta kaldığını öğrendiği bir anda büyümeye başlamıştı. Hava eksilerde o zamanlar. Dışarıda haddinden fazla hatta haddini bile aşmış bir rüzgar. Basma fistan elbiseli düşleriyle yatağının soluna uzandı. Elini yanağına koyduğunda henüz 18’deydi. Hayaller kurdu bir süre. Mesela başka şehirleri hatta ülkeleri düşündü. Delilik dedikleri ve yeterince sahip olduğu o garipsemeyi hissetti. Gülümserken uyandı en toy hayallerinden. Ayağa kalktı gri panjurlu odanın girişinde kendi halinde asılı duran aynaya yöneldi ve göz göze geldi aynadaki yansımasıyla…nihayet tanıştı kendiyle…
Adı fidan. Ama öyle bildiğimiz gibi küçük daha olgunlaşmamış olandan değil, bayağa bayağa gür, güçlü kuvvetli bir kız fidan… saçları inadına kızıl, gözleri denizler gibi mavimsi bir inci tanesi… ufacık tefecik ama içi,yüreği büyük fidan…
Eskiden daha doğrusu fidan daha yeni tanışmışken her şeyle merak ederdi dünyayı,evreni ve insanları. Neye benzediklerini mesela. Ya da neye benzeyemediklerini… oysa çok uzun sürmeyecekti keşfetmesi hayvanlar ve insanların tuhaf benzerliğini.
Kapı çaldı… bembeyaz biri yada o neyse( beyazdı demi o renk) güzel bir yüz geldi gülümseyerek. Arkasında ağlamaklı iki yüz daha… yaşlı olan ağlayarak sarıldı fidana. Fidan annesini görebiliyordu. Yüzüne dokundu. Oydu tamda düşündüğü. Yani şu an tek ihtiyacı olduğu…
Kadın kırış kırış alnı, beyazlamış saçlarıyla orada duruyor kızını izliyordu. Fidan tepkisiz. Ne yapması gerektiği hakkında daha önce bir planı olmamıştı böyle anlarda. Biz buna hayal kırıklığı diyoruz ama fidana göre; hayal bile değil tam olarak hayat kırıklığı kısaca…
Elini tutup son hazırlıklarla dışarı çıkıyor fidan. Esintili bir sonbahar günü. Saat ikindin. Herkes tezgahlarını kapama derdinde… kuşlar bile sessiz.
Fidan, görmeye başlarsa ilk görmek istediği şeyi hatırlıyor…kedileri… o en sevdiği arkadaşı hatta tek arkadaşı olan biricik kedisi elmacık gibi olanları…
Herhangi, öylesi bir banka oturup kedileri bekliyor sabırsızlıkla. Zil çalıyor, Okul çıkışı anlıyor hemen. Seviniyor fidan kendi gibi çocukları,gençleri göreceği için…
İleride bir grup genç şen kahkahalarla yaklaşıyorlar fidanın oturduğu banka doğru. Kız olduğunu bile zar zor anladığı garip giyimli iki kız ellerinde sigaralarla geliyorlar. Uzun boylu olanı diğerine hakaret ediyor. O sırada arkalarında ki genç çocuk yaklaşıp bağırmaya başlıyor. Bir anda oldukça anormal bir şiddet peydahlanıyor fidanın yeni açılmış taze bakışlarının önünde…
Fidanın gözleri doluyor başını çeviriyor polisin siren sesleriyle. Birden ani bir kalabalık. Kızlardan biri yerde kan içinde. Ne olduğunu anlıyor üzülerek.
Annesine bakıyor can havliyle. Anlıyor onu doğurup büyüten kadın kızının koluna girip eve doğru yol almaya başlıyorlar. Fidan ümitsiz, fidan mutsuz…
Evlerini gösteriyor annesi. Fidan inanmıyor önce. Evi dediği yer eski bir barakayı andırıyor. Fidan şaşkın. Çocukluğunun en büyük mirası bu ev hep daha farklı şekillenmişti beyninde. Oysa hiçte umduğu gibi güzel değildi ev imiz dediği annesinin. Başını eğiyor fidan… etti bir hayat kırıklığı daha…
Kedi diyor annesine… bana elmacığı göster. O sırada yan komşudan sesler geliyor davullu zurnalı. Mahallenin çocukları diyor annesi… merak ediyor fidan bahçeye çıkıyor. Beş-altı erkek çocuğu ellerinde sapanlarla kuşları vurmaya çalışıyorlar… işte daha fidanın bakışları yeni tomurcuklanmışken bir kuşun gözlerinin önünde yere düşüşünü görüyor acıtarak…
Can nasıl yanar bilinmez. Ama yanıyor en okkalısından. Sızım sızım sızlıyor minik kuşun son çırpınışlarını izlerken.
Koşarak odasına giriyor yastığına sarılıp ağlıyor kana kana. İçinden gelen tüm büyük küfürleri de peşinde sıralayarak…
Görmeseydim keşke. Hep kör olsaydım diye cümleler savuruyor yanan gırtlağından.
Üzülen annesi geliyor acıyarak. Bir miyavlama sesi. Bak fidan elmacığı getirdim sana üzülme artık diyor.
Fidan dişlerini sıkıp bağırıyor ve sakın diyor… o anda gözlerini öyle bir kapıyor ki kan oturuyor gözlerine… bir daha hiç bişey görmek istemiyorum diyor… bir daha da görmüyor zaten. Yeni ameliyatlı gözlerine hassas davranmadığı gereğinden fazla kapalı ve zorladığı için eskisi gibi görmez oluyor fidan…
Hava eksilerde halen… dışarıda haddinden biraz fazla bir rüzgar. Basma fistan düşleri kalmayan bir genç kız fidan… ayaga kalkıyor değneğine tutunarak aynayı buluyor ve gülümsüyor…
Gözlerimle değil yüreğimle görüyorum ben …kusura bakma hayat… seninle tanıştık ama bundan sonra eksik kalsın güzelliğinde muhabbetinde. Ben görmeden de yaşarım…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve arkadaşlık kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cennet Yolcuma…

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Apartman Boşluğu Kadar Sevdin Beni…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Altın Yagmurları [Deneme]
Ben Şairim [Deneme]


zehra öksüz kimdir?

küçüklügüm ne bir agaç altında geçti ne de sokakta oyun oynarken. . . tüm çocukluğum yazarak geçti. . . tüm hikayem bu. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi ERSÖZ,Murathan MUNGAN,Annem,Sevdigim adam,VE GEÇMİŞİM...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © zehra öksüz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.