Deney, herkesin hatalarına verdiği addır. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
iş günlerinde sanki göz kapaklarım japon yapıştırıcı ile yapışmış, başımsa yastığa çivilenmişçesine tepki verir. bünye uyanmamak için her türlü çamura yatar. medine dilencisi gibi abii ya 5 dk. daha noluuuuur! diye yakarır durur. kalkmam gerektiğini bilen üst bilincimle, ya salla işi, yat uyu işte! vurdum duymazlığındaki alt benliğim yatakta güreşirler bi güzel. o kadar ki bazen yağlayasım gelir ikisinide. ekmek davasında temyize gitmenin işe yaramadığını yıllar önce öğrenmiş olan alt benliğim "ulan pazar günü öğlene kadar yatıcam, ilişeni gastenin 3.sayfasına cinayet haberi olarak iliştiririm ona göre" diye tehtid,küfür zorla çıkar yataktan. deyyusun hallarını görende harbiden pazar günü öğlenlere kadar geceden aldığı sıvı ve katı besinleri gaza dönüştürüp tahliye ede ede uyayacak sanır. ama ben yemem, çünkü bilirim malımı. cumartesi gecesi nba maçlarını izlerim iyice mayışsın diye. (örn: dün gece semih erden;10 sayı,7 ribaunt,4 blok,1 top çalma ile oynadı) neysem sabaha karşı uykuyu gözlerinden akıta damıta yatarırım paşamı, ki sabah sabah arıza çıkarmasın. ama nerdeee efendim, hafta boyu uyanmamak için bin türlü pislik yaptığı o makus saat geldiğinde içimdeki pire mi zıplar, canavar mı kıpraşır bilemediğim bi nedenden gözlerim zınk diye açılır. "e be hasiyetsiz bünye, hani öğlene dek uyuyacaktın bre zındık, ne dışkı zıkkımlanmaya uynadın şimdi ?" bu kez hafta boyunca verdiğimiz savaş tersine cereyan eder. ben yatıp uyumaya çalıştıkça ters dönmüş tospaa gibi kalkamayan bünye, evrimleşmiş hacıyatmaz olmuştur mübarek. 6 gün boyunca kuştüyü muamelesi yaptığı döşek ise hint fakirinin döşeğine mi evrimleşir nedir ki bünyeyi yatakta tutana aşk olsundur. nasıl oluyorda oluyor diye bakiim dedim internetten, beden saatinden kaynaklanıyormuş güya. hadi yaa! valla mı ? diye şaşkınlığımı belirtmeye yeltendim, birader bizde yanıtlar nettir diye bi zılgıtta ondan yiyince meselenin netliğini kavramış oldum. ama benim bünyenin durumu hala net deel ki. velev ki beden saatinden olduğunu kabul ettik diyelim. iyi de nasıl bi saattir bu yaaa, bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyoken benimki 45 yıldır bir kez bilem doğruyu göstermez. sankim birisi gavurluğuna tersine kurup duruyo yıllardır. baktım olmıycak, bari bi tamirciye götüreyimde saatçi abi iyice bi baksın dedim. abii "oooo bunun arızası büyük kardiş" dedi. olur mu abiciim, şuncaz saat ne kadar büyük olabilir ki arızası, sen gözüne taktığın büyüteçli dalgayla bakıyon ya, ondan olmasın dedim. hakkatten ondanmış yaaav, bu alette bazen gereğinden fazla büyütüyo meseleyi dedi. ama gerisini getirmeseydi keşke. ben bunu yapamam, dedemin sağlığında geleydin ya, kum saatinden rahmetlik iyi anlardı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adnan Ergin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |