Zihnimdeki Emine Þenlikoðlu ile Emine Özkan Þenlikoðlu arasýnda bir fark var mý, bilmiyorum ama -kim ne derse desin- Þenlikoðlu; benim için bir marka…

Bana göre Türkiye’de “Tesettür ve Ýslami Mücadele” konusunda taviz vermeyen iki mücahide kadýn var; biri Þule Yüksel Þenler diðeri Emine Özkan Þenlikoðlu…

Biri (Þule Yüksel Þenler) þu an saðlýk problemleriyle baþ baþa; kendisine Allah’tan þifalar diliyoruz…

Diðeri (Emine Özkan Þenlikoðlu) 28 Þubat Soðuðunda dumura uðradýktan donra bir Erdoðan Ýlkbaharýyla yeniden toparlanmaya/yeþermeye baþladý.

Gerçi Þenlikoðlu vereceði meyvesini vermiþtir…

Dedim ya Þenlikoðlu benim için çok özel ve marka bir isim.

Benim çocukluðumun favori yazarýdýr Þenlikoðlu…

Ben onun kitaplarýný okurken hep “Ruhumun Penceresi”nden hayata baktým ve “Ýnsanlýðýn Belgeseli”ni gördüm.

“Bize Nasýl Kýydýnýz”, ben de bilmiyorum ama galiba bu ülkede, birileri topyekûn tüm mücahit ve muvahhit Müslümanlara kýydý/kýydýlar.

Þahsen benim de yolum, “Burasý Cezaevi”nden sonra cezaevine uðradý…

“Biz Bu Vatanin Nesi Oluyoruz” bilmiyorum ama bildiðim bir þey var ki; önce “Gençliðin Ýmanýný Sorularla Çaldýlar”

Sonra da “Ben Kimin Kurbanýyým” demeden, “Geçmiþin Ýzleri”ni kaybettirerek “Sabýkalý ve Dul” bir “Çingene” “Ýmamýn Manken Kýzý” edasýyla “Vicdan Azabý” duymaksýzýn “Çin Ýþkencesi” gibi, “Kelebekler” görünümünden bir “Yýlan Yavrusu” oluveren “Kýrmýzý Elbiseli Kýz”a “Ne Olur îhanet Etme” denilmesine raðmen “Kadýnlarý Kadýnlar da Eziyor” oldular…

“Son Piþmanlýk Fayda Eder” mi bilmem…
Elbette ki “Ýnsanlar da Kayar”, hatta ; “Ýslam’da Erkek” diyerek “Aðlatan Yollar”dan ilerledik “Geri Tepen Kurþunlar”a aldýrmadan “Telefonla Röportaj”lar verdik, ardýndan “Radyo ve Basýn Röportajlarý”, “Televizyon Röportajlarý”, “Maria”, “Ýdamlýk Genç”, “Anne Büyüklere Bir Þey Söyle”, “Küçük Kýz Küçük”… gibi “Ýsimsiz Kitap”larý “Kelepçeli Kalemimden” damlayan mürekkeple yazarak “Uzaktaki Çýðlýklar”ý da duyabildik, “Kýbrýs Sular Ýçinde”kilerini de, “Bir Yetim” gibi olanlarý da…

Hâsýlý tüm bunlarý; “Ülkemi Arýyorum” adýna yaptýk.

Zira bu ülkede “Önce Soru Sorarlar” sonra “Mahkum Duygular”a terk ederler…
28 Þubat süreciyle, - bir çok mücadeleci Müslümanlara yapýldýðý gibi- Þenlikoðlu da “Mahkum Duygular”a terk edildi…
Bütün bunlarý þunun için hatýrlatýyorum…
Hanýmeliyle Malatya’da bir Þenlikoðlu rüzgârý esti…
Þenlikoðlu, 26 Mayýs 2012 tarihinde Malatya Hanýmeli Eðitim Kültür ve Yardýmlaþma Derneði’nin düzenlediði “Takva’dan Tarza Dönüþen Tesettür Anlayýþýmýz” konulu konferansýn konuþmacý konuðuydu. Bayanlara özel düzenlenen bu konferans, sekiz yüz kapasiteli Belediye Konferans Salonunda gerçekleþti. Sekiz yüz kapasiteli salona, mübalaðasýz; iki bin kiþi iþtirak etti, bir o kadar da salona giremedikleri için geri döndü…
Demem o ki, Malatya’da son 15 yýldan bu yana bu salon ilk kez (sýrf bayanlara açýk olmasýna raðmen) izdiham olmadan bu kadar kalabalýk bir programla tanýþtý…
Þahsen ben hala anlamýþ deðilim, programa gösterilen yoðun ilginin hikmetini…
Bu yoðun ilgi Þenlikoðlu’nun hayranlýðýndan mý; derneðin çalýþmasýndan mý, yoksa “Takva’dan Tarza Dönüþen Tesettür Anlayýþýmýz” gibi bir konuya ihtiyaç duyulduðundan mý mýdýr, bilmiyorum…