Dünyada birbirinin eþi ne iki görüþ vardýr, ne iki saç kýlý, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
16 Nisan 2017 tarihinde yapýlacak olan 18 Maddelik Anayasa referandum oylamasý sonucunda, evet çýkmasý halinde Türkiye’de ciddi bir sistem (Rejim) deðiþikliði yaþanacaðý artýk sýr olmaktan çýkmýþ durumdadýr. Buna raðmen toplumun büyük bir kesimi hâlâ çok fazla bir þey deðiþmeyecekmiþ gibi sýradan bir oylama þeklinde bakmaktadýr. Bu da Türkiye’de yaþanan veya yaþanacak büyük siyasi çalkantýlara karþý, seçmenlerin algýlama kapasitesinin ne kadar zayýf olduðunu göstermektedir. Asýlýnda bu referandumda dolaylý þekilde sorulan þudur. Doksan yýlýný doldurmuþ hantal bir Kemalist Cumhuriyetle mi, bir yüz yýl daha yaþamak istersiniz, yoksa eski Osmanlý Þeriat sistemiyle mi? Bu iki yapýnýn dýþýnda baþka bir alternatif sunulmadýðý için, halkta ikisinden birini tercih etmek mecburiyetinde kalmaktadýr. Ve referandumda baþarýlý olacak herhangi bir taraf, bunun adýný demokrasi koyup, bölgeye ve dünyaya demokrasi dersi vermeye kalkýþacaklardýr. Halbuki demokrasinin “D’si” bu ülke topraklarýna bir türlü uðramýþ deðildir. Referandum propagandalarý bu doðrultuda devam ederken, diðer taraftan “Evetçi” entelektüeller büyük bir takkiye yaparak, Türkiye asýl þimdi gerçek demokratik yapýya geçecektir deyip, hayal ettikleri Osmanlý Hanedanlýk Þeriat sisteminin adýný halka demokrasi olarak ifade etmektedirler. Diðer taraftan “Hayýrcý” Kemalist entelektüeller ise, biz bu ülkeyi yokluk ve yoksulluk içerisinde var ettik, bunun yok edilmesine asla göz yumamayýz diyerek, eski týkanmýþ ve iþlemez sistemde ýsrarlarýný sürdürmeleri, her iki anlayýþýn da bu ülkeye hiçbir faydalarýnýn olmayacaðý þimdiden anlaþýlmaktadýr. Yaklaþýk yüz yýldan daha fazla Türkiye toplumunun yaþamýný ve geleceðini belirleyen Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP) ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) gibi siyasi anlayýþlar, gerçek demokrasiden nasiplerini almadýklarý için, nerede týkandýklarýný ve hangi politikalarýnýn yanlýþ olduðunu halktan ve kamuoyundan sürekli saklamaktadýrlar. Bu da adeta kaçak dövüþ yapan Boksörler gibi, genelde birbirlerinin açýðýný bulup nakavt etmeye çalýþmaktadýrlar. Ve böylece aðýr suçlayýcý ifadelerle iktidara geldiklerinde, devletin kaynaklarýný yandaþlarý olan dalkavuklarla paylaþmanýn dýþýnda baþka bir amaçlarýnýn olmadýðýný söylemek, haksýzlýk olmasa gerek. Türkiye’de etkin olan benzer tüm siyasi anlayýþlar, yýllardýr ilkesiz ve yalan siyaset yapmalarý neticesinde, sorunlarýn büyüyerek devam etmesi mevcut siyasilerin samimiyetsizliklerinin en açýk ifadesi deðil midir? Çünkü halkýn sorunlarýna doðru ve gerçekçi hiçbir çözüm getirmemiþlerdir. Tek yaptýklarý iþ, oligarþik þekilde örgütlenmiþ olan yandaþlarýna devletin kaynaklarýný peþkeþ çekmek olmuþtur. Þimdi gelelim her iki partinin halktan sakladýklarý sirlarin neler olduðuna. Önce iktidar partisinden baþlayabiliriz. Özellikle Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP) gibi düþünen dindar kesimin hemen hemen hepsi, bugüne kadar ki gerçek siyasi hedeflerinde, bir an evvel Arap Ýslam Þeriat sistemine geçmeyi hayal etmektedirler. Þayet bu olmaz ise, en azýndan Osmanlý’nýn Ýslam Þeriat sistemini uygulamak için el altýndan her türlü çalýþmayý sürdürdükleri ortadadýr. Buna raðmen belirtilen dini siyasi anlayýþlar, gerçek hedeflerini bugüne kadar halktan ve kamuoyundan neden gizleyerek devam ettirmektedirler? Birinci yanýt; mevcut devlet yapýsýnda tam anlamýyla þeriat sistemine geçmenin önünde büyük bir Anayasal engelin varlýðýdýr. Bu engeli aþmak için ya doðrudan askeri darbe gereklidir veya zamana yayýp ortamý gelinceye kadar beklemektir. Ýkinci yanýtsa; Türkiye toplumunun üst kültürel ve ulusal yapýsý Türklük ve Türkçe üzerine oluþmasýndan kaynaklý, doðrudan veya açýktan Arap Ýslam Þeriatýna geçiþ propagandasý yapýlmasýnýn büyük bir tepki doðuracaðýndan çekinilmesidir. Ve üçüncü yanýt; doðrudan Arap Ýslam Þeriatýna geçilmesi durumunda, kendini Türk gören çoðunluðun bu deðiþimle, öz dil ve ulusal kültürünü yeniden kaybedeceði endiþesiyle Ýslam’dan uzaklaþýlacaðý hesap edilmektedir. Dinci kesim, bu ifade edilen nedenlerden çekinmeseler, en kýsa zamanda ve açýktan Arap Ýslam Þeriatýna geçeceklerdir. Onun için AKP’nin üst düzey yöneticilerinden en alttaki yetkililerine kadar hepsi, hayallerindeki Þeriat sistemine geçmek için mümkün olduðunca zamana yayarak uygun ortamý beklemektedirler. Düþündükleri þartlarýn oluþmasýný beklerken de çok sýký bir Cumhuriyetçi ve Atatürk’e saygý duyduklarýný söyleyip takiye yaparak sürdürmektedirler. Böylece gerçek düþüncelerini sürekli halktan ve kamuoyundan gizlemektedirler. Örneðin mevcut iktidar daha düne kadar FETÖ terör örgütüyle can ciðer kuzu sarmasý þeklindeki ortaklýklarýnda, ne istediniz de vermedik ifadeleri tarihe düþen en büyük kanýt niteliðindedir. Bu iki dinci anlayýþ, makam ve kimin kime tabi olma noktasýnda anlaþamadýklarýndan þimdi birbirlerine düþman gibi davranmaktadýrlar. Ancak çok kýsa süre içerisinde tekrar birleþeceklerinden kimsenin þüphesi olmamalýdýr. Unutmayalým ki, FETÖ’nün yaptýðý darbenin deðiþik versiyonunu bu defa, Adalet ve Kalýnma Partisi (AKP) halka gidiyorum adý altýnda, popilizm oyunlarýyla Arap Ýslam Þeriat Cumhuriyetini ilan edecektir. Bu düþüncelerimizin doðruluðunu þu icraat ve politikalar açýk þekilde kanýtlamaktadýr. Köprü, cadde, kurum ve kuruluþlarýn isimlerini sürekli Arapça veya Arapçayý çaðrýþtýran kelime ve cümlelerle adlandýrmalarý. Ayný þekilde her mahalle ve þehrin önemli merkezlerine ihtiyaç olmadýðý halde, Cami ve benzeri dini kuruluþlarý yaparak çoðaltmalarý. Tüm kamu ve özel kuruluþlarda mescit ya da cami þeklinde bölümlerin mantar gibi çoðaltýlmasý. Eðitim kurumlarýnda sürekli Arapça ve Araplaþtýrmaya doðru yönlendiren program ve planlarýn hayata geçirilmesi. Din hizmetler adý altýnda tüm kurumlara dini personel yerleþtirilmesi. Ýmam Hatip Okullarýný Meslek Lisesinden çýkarýp, en itibarlý Anadolu Ýmam Hatip Okullarý konumuna getirilmesi. Ve günlük olarak kullanýlan Türkçe kelimeler yerine, Arapça hayýrlý sabahlar, hayýrlý cumalar, inþallah, maþallah, hayýrlara vesile ola gibi daha binlerce Arapça kelimelerin kullanýlmasý ve teþvik edilmesi, durup dururken yapýlan þeyler deðildir. Tüm bunlar Arap Ýslam Þeriat özleminin ne kadar derin olduðunu göstermektedir. Ýþte bu yüzden AKP’li “Evetçiler”, FETÖ gibi gerçek düþüncelerini halktan ve kamuoyundan sürekli gizleyerek dolaylý þekilde hedeflerine ulaþmaya çalýþmaktadýrlar. “Hayýrcý” CHP’lilere gelince. Kemalist Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise, ilk varoluþ tarihinden bugüne kadar Türkiye halkýna kazandýrdýklarýný her seferinde gurur duyarak anlatmalarýna raðmen, yanlýþlarýný ve de sistemi týkayan siyasi politikalarýnýn neler olduðunu hiçbir zaman açýk yüreklikle halkla ve kamuoyuyla paylaþmamýþlardýr. Bunun nedeni ise yeterli bir siyasi felsefeye sahip olmamalarýndan kaynaklanmaktadýr. Çünkü Cumhuriyetin temelini oluþturan Atatürk ilkeleri; “Türkçe Eðitimin” dýþýnda, diðer tüm alanlarda tam bir karmaþa ve kaosu içeren düþünceye sahiptir. Ve tam olarak ne laik ne þeriat ne de demokrasi olmayan, doðrusu ne o olduðu bilinmeyen bir hiçleþtirmeden baþka bir þey deðildir. Örneðin bir devlet laikse; laik bir devlette, devletin resmi dini asla olamaz. Ayný þekilde Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn varlýðý ve tüm faaliyetleri, Türkiye’nin yarý Þeriat bir devlet olduðunu göstermeye yetmektedir. Ve Ýslam’ý resmi devlet dini olarak kabul edip, diðer farklý din ve inançlarýn inkâr ve yasak edilmesi. Benzer þekilde Kemalizm’in dýþýnda farklý siyasi düþüncenin yasaklanarak pranga vurulmuþ olmasý gibi daha nice olumsuz siyasal pratikleri saymak mümkündür. Tüm bunlar silah zoruyla bugünlere getirilen Cumhuriyetin artýk ayakta durmayacak noktaya geldiðinin en açýk ifadesi deðil midir? CHP’nin bu yanlýþ politikalarý yüzünden devlet sistemi tamamen týkanmýþ durumdadýr. Bunu fýrsat bilen AKP gibi dinci siyasi anlayýþlarsa, devlet sisteminin yeniliðe ihtiyacý var diyerek, týkanýlan noktalarýn birçoðunu kendi ideolojilerine yarayacak þekilde halka anlatmasýyla, kendisine önemli derecede taban ve taraftar bulmaktadýr. CHP ise; hâlâ o eski bildik tek din, tek dil, tek düþünce ve tek ýrk gericiliðinde ýsrarýný sürdürüp, bu tür yanlýþ politik ilkelerini halktan ve kamuoyundan sakladýkça, AKP gibi anlayýþlar, CHP’yi rahatlýkla yok edecektir. Ýþte tüm bu ifade edilenler yüzünden, her iki “Evetçi ve “Hayýrcý” siyasi yapý, gerçekleri halktan saklamaya devam ettikleri sürece, referandum sonucunda ne çýkarsa çýksýn, asla Türkiye’nin yararýna olmayacaktýr. Çünkü her iki siyasi anlayýþta, devleti týkayan siyasal sorunlara doðru ve gerçekçi hiçbir çözüm planlarý icat etmiþ deðillerdir. Sürekli yalan ve kaçak siyasetten medet umarak varlýklarýný sürdürmektedirler. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |