Okur milletinin caný çekmesin, kýskanmasýn, küfretmesin ve dahasý halktan kopmamýþ sevimli bir köþe yazarý süsü vermek adýna, mutlak suretle isminin sonuna ‘-boþ, -iþ, -miþ, -moþ, -duþ’ gibi takýlara uygun olan isimli bir hizmetçiniz olacak. Örneðin; Kezban –Kezboþ, Hidayet -Haduþ... gibi. Ama unutmayýnki hizmetçinizden bahsederken ‘bizim Kezboþ, Kezboþumuz,’ gibi aileden birisimiþ gibi bahsetmelisiniz!

Her yýl 8 mart dolaylarýnda, bu hatunlarýn alkolik, þiddet sever kocalarý hakkýnda, keza her 23 nisanda da çokça çocuk sahibi olmasý üzerine yazacaðýnýz “taþ” gibi yazýlar ile de toplu kuþ katliamý yapacaðýnýzýn bilincinde olacaksýnýz.

Hüpletmeden þumburlop yemece kuralý:

Kitap, CD, DVD, kadýn baðý, ayakkabý, tatil, yemek, muhtelif biletler, giyim, içecek, prezervatif, çocuk bezi gibi gelen hediyelere yok demeyeceksiniz. Bunlarý gönderen firmalarýn reklam sorumlularýna hitaben, “bir daha göndermeyin, istemiyorum” asla demeyeceksiniz! Yazma kabýzlýðýnýzýn nüksettiði zamanlarda, köþenizde bu ürünler hakkýnda; “Aman çok beðendim, aman da aman ayy! Ne cici þeyler bunlar. Valla kullanýn / gidin / yiyin için...” diye reklamvari tavsiyelerde bulunacaksýnýz. Ve hatta, “beni kim davet ederse, onun reklamýný yaparým” demekten korkmayacaksýnýz.

Uçakta yer açmaca ve kapmaca kuralý:

Her ne pahasýna olursa olsun, Baþbakan’ýn uçaðýnda ‘oturma organý’ kadar olan koridorda çekilen, çektirilen fotoðraflar da kadraja girmek için; ya yanýnýzdakinin böðrüne dirsek atacaksýnýz, ya çaktýrmadan kol bacak ýsýracaksýnýz; ya da hiç olmadý, denklaþöre basýlma anýna denk getirmek kaydýyla var gücünüzle zýplayacaksýnýz...

Çünkü sizin de görüneceðiniz o fotoðraflar, baþ sayfalara basýlacak. Ve böylece Baþbakan’ýn en çok güvendiði / beðendiði köþe yazarý olduðunuz anlaþýlacak...

Yandaki kenefte ‘def-i hacet’ yapýyordu kuralý:

Hollywood starlarý ve starcýklarý ile lokantada, caddede, ayný partide, kenefte, bar ve cafelerde bulunduðunuz ve karþýlaþtýðýnýz zamanlarla ilgili olarak, birinci sayfada yayýnlanmak üzere;

“Filanca star, yandaki kenefte bir stara yakýþýr sesler eþliðinde def-i hacetini yapýyordu.” “Falanca ünlü, yaklaþýk 53,5 metre uzaðýmda yarým kiloluk bifteðini yerken, bana doðru bakarak, selam verircesine baþýný salladý!..” “Baþbakan’ýn da katýldýðý konferansta, hazýr bulunan dünyaca ünlü Hollywood starý, gazetemizde incelerken gördüðünüz bu fotoðrafýn çekildiði anda, gazetemize olan sevgisini anlatýyordu...” gibi haberler için gerekli fotoðraflarý çekmenin, zirveye ulaþmýþ bir köþecinin altýn kuralý olduðunu unutmayacaksýnýz...

Bu halk adam olmaz (salaktýr) kuralý:

Halktan kopuk yaþamayý entellektüellik, modernlik sayacaksýnýz. Öngörülerinizin tutmadýðý zamanlar ve olaylardan dolayý, direkt halký suçlayacaksýnýz. Örneðin; dediðiniz, istediðiniz siyasi bir partinin hezimete uðramasýnýn yegâne sebebinin halkýn salaklýðý olduðunu unutmayacaksýnýz!..

Urun yiðitlerim, sað komayýn kuralý:

Bir yandan önemli olan spor (!) kardeþlik, rekabetin tadýna varma diye, “gel kardeþ elimi tutsana..” lay-laylom þarký tadýnda yazýlar yazacaksýnýz; ardýndan tuttuðunuz takým maðlup olduðunda “homoseksüel hakem, satýlmýþ rakip” þeklinde yazýlar yazmaktan geri kalmayacaksýnýz...

Dinbezirganý kuralý:

Köþenizde din, Allah, kutsal kitap adýna saða sola küfredeceksiniz; fotoðraflarýn üzerine çarpý atarak insanlarý hedef göstereceksiniz. Sonra birisi sizin bu aymazlýðýnýzla ilgili hakkýnýzda dava açýnca, kuyruðunuzu bacaklarýnýzýn arasýna sýkýþtýrýp, çalýþtýðýnýz gazeteye “bizde böyle birisi çalýþmýyor” dedirteceksiniz!..

Ýlkeli gazetecilik nedir ki, kuralý:

Ülke sýnýrlarý içerisinde ‘ilkeli gazeteciliðin’ bir ütopya olduðunu bileceksiniz. “Önemli olan ilke filan deðil, önemli olan gazetenin ne kadar kâr ettiði ilkesidir”, kuralýný unutmayacaksýnýz...

Durun Allah aþkýna, azzucuk daha yalayayým kuralý:

Çalýþtýðýnýz medya grubun çýkarlarý herþeyden önce gelir.. Grubunuzun 8-12 yaþ IQ’süne göre yayýnlanan diziler ve bu dizilerin kahramanlarý hakkýnda övücü yazýlar döþeyeceksiniz. Keza, ayný kahramanlarýn yaptýklarýný gerçek hayatta yaþanmýþcasýna ülkenin gündemine sokmayý; kamuoyunun iþini gücünü býrakýp “ulan o kadar parayý nasýl reddeder” ya da ”aferin namuslu karýymýþ, baksana o kadar parayý reddetti” gibi yazýlar yazmayý görev bileceksiniz. Bunun yaný sýra, patronun yediði nanelerin hesabýný soranlara karþý diþini göstereceksiniz! Patrondan daha patroncu olup, ama asla rüzgar gülü olmaktan vazgeçmeyeceksiniz...

Biz iyiler ve tu kaka olanlar kuralý:

Çalýþtýðýnýz gazetenin sahiplerinin, yöneticilerinin ve bunlarýn tüm sülalesinin hepsinin, birer melek ve gökten 12 silindirli zembille indiklerini asla unutmayacaksýnýz!.. Eðer ortada yamuk bir durum varsa (!?) o zaman ya rakip gazete ya da devletin adam gibi gazeteciliðe olan tahammülsüzlüðü suçludur, ilkesini özümseyeceksiniz. En azýndan rakip gazetede yazmaya baþlayýncaya kadar...

Efendim bir þey mi dediniz? Duymadým!

Ýyi bir gazeteci mi? Ama, ben “iyi bir gazete yazarý nasýl olmalý?” sorusuna karþýlýk bunlarý yazmadým ki... Bu yazdýklarým, sadece “köþe yazarý nasýl olur” ile ilgiliydi.

Mýsmýl olun...