Yalayarak Annelerinin Ter Bezlerini Süt Bezlerine Dönüþtüren Yavrular

Memeliler ile sürüngenler arasýnda çok büyük yapýsal farklýlýklar vardýr. Bu farklýlýklardan biri de memelilerin sütleridir. Evrimciler sürüngenlerin memelilere dönüþtüðünü iddia ederler. Ama o zaman bu canlýnýn soyunu sürdürebilmesi için süt salgýlamasýna da bir açýklama getirmeleri gerekir. Bir sürüngenin nasýl olup da bir anda süt salgýlamaya baþladýðýný bakýn bir Darwinist, nasýl ’öylesine bir hikaye’ ile açýklýyor:

Soðuk bölgelerde yaþayan bazý sürüngenler, vücutlarýný ýsýtacak bir yöntem geliþtirdiler... Pullarý giderek daha sivri hale geldi ve sonunda tüylere evrimleþti. Bu arada gerçekleþen bir diðer adaptasyon ise terlemenin geliþmesi oldu; bu, canlýya gerektiðinde suyun buharlaþmasý sayesinde vücudunu soðutma imkaný veriyordu. Bu arada beklenmedik bir biçimde, bazý yavrular beslenmek için annelerinin vücudunda oluþan teri yalamaya baþladýlar. Bazý ter bezleri bu nedenle giderek daha zengin bir salgý salgýlamaya baþladýlar ve bu salgý sonunda süt haline dönüþtü. Bu sayede bu ilk memelilerin yavrularý hayata daha iyi bir baþlangýç yaptýlar. (George Gamow, Martynas Ycas, Mr. Tompkins Inside Himself, Allen & Unwin, Londra, 1966, s. 149)

Bir canlýnýn, annesinin vücudundaki teri "yalayarak" ortaya süt gibi son derece iyi hesaplanmýþ, besleyici deðeri çok iyi ayarlanmýþ bir besini çýkarmasý, ancak öykülerde yeri olabilecek bir inanýþtýr. Dahasý, son derece kompleks bir mekanizma olan ve vücut ýsýsýnýn sabit tutulmasý için mutlak ihtiyaç duyulan terleme mekanizmasýnýn, sürüngenlerde hiç yok iken memelilerde nasýl ortaya çýktýðý bile evrimci mantýkla açýklanamaz.

Evrimci kaynaklarda sýk sýk yer alan bu ve benzeri hikayeler, evrim teorisinin bilimden ne denli uzak olduðunun bir kanýtýdýr. Ancak burada yine üzerinde düþünülmesi gereken, bir bilim adamýnýn buna nasýl inanabiliyor olduðudur. Þu sonuca varmak mümkün; Philip Johnson’ýn belirttiði gibi, "Darwinciler için bir þeyin olduðunu hayal edebilmek, o þeyin gerçekleþtiðine emin olmalarý için yeterlidir." Philip E. Johnson, Objections Sustained, Intervarsity Press, 1998, s. 23

Tabi ki devam edecek...