Müþrik ve münafýklar, dini kendi istek ve arzularýna, çýkar ve baðnazlýklarýna göre deðiþtirmek, özünden saptýrmak isterler. Kur’an hükümlerinde kendilerince ilave ve deðiþiklikler yapmaya çalýþýrlar. Yaþadýklarý, hak dinle ayný ismi taþýyan ancak Ýslam dýþý batýl bir dindir.

Kurduklarý dini yalnýzca kendileri yaþamaz, diðer insanlara da empoze ederler. Böylece Kur’an ve hadisler konusunda bilgisi olmayan cahil insanlarý da þirk içinde bir hayata sürüklerler.

Kur’an, Allah’a iftira eden ve O’nun adýna hükümler uyduran kiþi ve taraftarlarýnýn din anlayýþlarýný birçok ayette tarif eder. Enam Suresi’nde Allah’ýn, yalan uydurmalarýnýn cezasýný onlara vereceði bildirilir ve þöyle buyrulur: "... Allah’a karþý yalan yere iftira düzüp Allah’ýn kendilerine rýzýk olarak verdiklerini haram kýlanlar elbette hüsrana uðramýþlardýr. Onlar, gerçekten þaþýrýp sapmýþlardýr ve doðru yolu bulamamýþlardýr. (Enam Suresi, 140)

Söz konusu kiþiler, Allah’ýn indirmediði hükümler öne sürer, Allah’ýn helal kýldýðý rýzýklarý haram kýlmaya kalkarlar. Dini yasakçý ve zorlaþtýrýcý eðilimdedirler. Kendilerince din ne kadar zor yaþanýrsa o kadar takva sahibi olunacaðýný zannederler. Allah’ýn kolaylaþtýrdýðýný haber verdiði dini zorlaþtýrarak Allah’a iftira ederler. Allah adýna ortaya çýktýklarý açýk olan bu kiþiler büyük bir çirkin cesaret sergilerler.

Kendilerini ne kadar takva sahibi görseler de onlar Allah Katýnda müþriktirler. Kur’an, bu sapkýn anlayýþý sürdüren baðnaz kiþilere þöyle seslenir:

"... Sizin yanýnýzda, bize çýkarabileceðiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasýnýz ve siz ancak "zan ve tahminle yalan söylersiniz." (Enam Suresi, 148)

Münafýk ve müþriklerin çoðunun zanný da birbirinden farklýdýr; her birinin ayrý dini vardýr. "Onlar yalnýzca bir zanna uyarlar ve onlar ancak ’zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.’ (Yunus Suresi, 66)

Bu durum oldukça vahimdir ve çok büyük bir sorumluluktur. "Kahrolsun, o ’zan ve tahminle yalan söyleyenler’ (Zariyat Suresi, 10) ayetiyle Allah, onlarýn kahrolmasýný dilediðini bildirir.

Ýnançlarý vahye deðil, zanna ve tahmine dayalýdýr. En ’üstün ve en apaçýk olan delil Allah’ýndýr.” Kur’an ayetine karþý hurafe olmaz. Yüce Allah, “Bu benim dosdoðru olan yolumdur” ayetiyle insanlara Kur’an’a uymayý ve onun yolundan ayýracak baþka yollara uymamayý emreder.

Mü’min Suresi 35. ayette, "Ki onlar, Allah’ýn ayetleri konusunda kendilerine gelmiþ bir delil bulunmaksýzýn mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah Katýnda da, iman edenler katýnda da büyük bir öfke (sebebi)dir. Ýþte Allah, her mütekebbir zorbanýn kalbini böyle mühürler." buyrulur.
Ellerinde bir delil olmadýðý halde zanna dayalý iddialarýyla mücadele edenlerin bu davranýþlarý, hem Allah’ýn hem de inananlarýn katýnda öfke ve buðza sebeptir. Allah, büyüklenen bu zorbalarýn kalplerini ayette ifade edildiði gibi, mühürlediðini bildirir.

Enam Suresi, 26. ayette Allah, onlarýn hem Kur’an’dan alýkoyduklarýný, insanlarýn ona yaklaþmalarýný engellediklerini, kendilerinin de Kur’an’dan kaçtýklarýný bildirir. Ayetin sonundaki “Onlar, yalnýzca kendi nefislerinden baþkasýný yýkýma uðratmazlar ama þuurunda deðildirler” ifadesiyle, þuursuzca kendilerini, hayatlarýný ve ahiretlerini mahvettiklerini haber verir.

"Hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydýnlatýcý kitabý olmaksýzýn" Allah hakkýnda tartýþýp-duran bu kiþiler, "Allah’ýn yolundan saptýrmak amacýyla ’gururla salýnýp-kasýlarak" (Hac Suresi, 9) bunu yaparlar. Ayetin devamýndaki "dünyada onun için aþaðýlanma vardýr, kýyamet günü de yakýcý azabý ona taddýracaðýz." ifadesiyle de bu davranýþýn karþýlýðýnda alacaklarý sonuç açýklanýr. Kibir ve enaniyetle, insanlarý Allah’ýn yolundan saptýrmak amacýyla Allah hakkýnda tartýþan kiþilerin karþýlaþacaðý ceza da büyük olacaktýr kuþkusuz. Ayette de bildirildiði üzere, dünyadaki aþaðýlanmadan sonra ahirette onlarý bekleyen, tadacaklarý yakýcý azaptýr.

Müþrikler her dönemde babalarýndan dedelerinden öðrendikleri çarpýk dini yaþar, Allah’tan gelen kesin belgeleri göz ardý eder, zan ve tahminle hareket ederler. Kur’an’la uyarýlmaya tahammül edemezler. Onlara gerçekler açýklansa da atalarýnýn dinine körü körüne uymakta kararlýdýrlar. Hayat rehberleri Kur’an deðil, "Onlar, ’çirkin bir hayasýzlýk’ iþlediklerinde: "biz atalarýmýzý bunun üzerinde bulduk. Allah bunu bize emretti" derler. De ki: "Þüphesiz Allah, ’çirkin hayasýzlýklarý’ emretmez. Bilmediðiniz bir þeyi Allah’a karþý mý söylüyorsunuz?" (Araf Suresi, 28) ayetindeki ifadeyle, sapkýn inançlarýdýr.

Ýnsanýn atalarýndan kalan geleneðe uyarak yaþadýðý din, gerçek din deðildir. Allah’ýn hoþnutluðunu amaçlayan insan, atalarýndan kalan geleneði korumakla deðil, yalnýzca Kur’an’ýn buyruklarýný uygulamakla sorumludur.