Günü Kurtarmak...
Dünü kurtarmak için günden, günü kurtarmak için yarından olma ... Atakan Korkmaz
Dünü kurtarmak için günden, günü kurtarmak için yarından olma ... Atakan Korkmaz
Farz edin ki bu gece son..Bundan sonra yaşayacağınız geceler olsa da, bu gece son..Hani bazen kaçıp gitmek isteriz..Kimsenin bilmediği, kimsenin bizi tanımadığı bir yere.. Hatta kendimizi bile tanımayacağımızı umut ettiğimiz bir yere..
Kendi Fantastik Edebiyatımızı oluşturmanın eşiğine gelmiş bulunuyoruz. Bu elbette zorlu ama bir o kadar da zorunlu bir süreç.
İnsanlığın en büyük yaratısı olarak "dil"in, insanlık tarihindeki olumlu ve olumsuz cilveleri...
Yazımda da belirttiğim gibi Atatürk'ün eli çok güçlü değildi. Tek
parlili bir siyasi yapı, mümeyyizli, çift dereceli seçim,bugünkü
anlayışımıza göre bir lideri , siyasi yönde güçlü yapamazdı. Onun
önderliğinde kurulan Cumhuriyet, devrimler ve lider Atatürk,Türk
toplumu tarafından büyük kabul görüyordu.
Google bugüne sonbaharın ilk günü demiş ve sonbahar ekinoksunu doodle yapmış. Yapmışta beni de düşüncelere daldırdı. Bugün gece ve gündüz eşit olacakmış. Benim aklımda ise 21 Eylül kalmış gece ve gündüz eşit diye nedense! Bugünden sonra geceler uzayacak, artık aydınlık saatler azalıp karanlık saatler artacak. Sonbaharın ilk günüymüş
Korku salıyor yeni dünya düzeni!.. Karanlık almış başını gidiyor!.. Doğmadan ölüyor bebekler daha!.. Mavi - yeşil küremiz korkunç savaşlara gebe!.. Tüm şiddetiyle devam ediyor silahlanma yarışı!..
. Delicesine sevmek; kendinden çok sevmek ve sevgide sınır tanımamak… Gerçekten de böyle bir sevgiyle yaşamalı mı insan? Aşk için ölen sevgililer gibi mi olmalı? Fakat sevgilerin de bitimsiz olduğunu düşündüğümüzde göreceğiz ki kalbimiz başka sevgilere de açıktır.
'Umut denizinin ta orta yerinde bir deniz anası... Bir açılır, bir kapanır, bir açılır, bir kapanır...'
Güneş içimizi ısıtırken Sibirya’nın soğuğunu işiten
güz mevsimini yaşarken gül devrini düşünen
Hazanın içinde sevgiyi hiç terk etmeyen,
Fetih günlerinde bile kin ve intikamını toprağın yedi kat altına gömebilen,
Sokakta titreyen bir köpeği gördüğünde içi titreyen
Rüzgâr, geçtiği yerde ince dalları kırar. Bulutlar ise gökten yeryüzündeki toprağa sesleniverir, toprak ise suya kanınca toprak olur imiş Hani, kozasından çıkan kelebekler, bir uçumluk ömürlerinde nakış nakış süslerler yerzüyünü, binlerce esin kaynağı olurlar şairlere, ressamlara, gerçek sanat erbaplarına Hüzün ise derin bir çizgi bırakır insanın alnına, ölüme
Günlerden salı aylardan ocak yeni bir yıla yeni adım attık. şimdi yeni yıl için henüz küçük bir çocuğuz, başımıza neler gelecek ne sürprizlerle karşılaşacağız ya da ne zorluklar çekeceğiz bunu bilenimiz yok diye düşünüyorum. herhangi bir tebligat ya da işaret alamadık değil mi? ben almadım da hani alan
Türkçe’mizden bahsetmek onun güzelliklerini göstermek bizim milli bir vazifemizdir de..
hızla tüketilen kaynaklar, dünya nüfusunu mutlu etmeye yetmiyor, küçük bir azınlık mutlu, kalanların da mutsuz olması hesaplanıyor olmalı...
Demokrasilerde eşitlik ilkesini bozan kapıları kapatmadıkça demokrasi, gerçek demokrasi olamaz.
Kim istemez ki ‘gelecek Pazar Antalya’daydım, hava öyle güzeldi ki önümüzde ki yaz bile bu kadar sıcak bir hava görmedim’ demeyi...
İnsanlar bazen bazı konularda karar vermek durumundadırlar. Bu karar insanın gelecek hayatına yön verecek bir kararsa daha da önem kazanır.
İnsanları sevindirmek için ille de pahalı hediyeler almanın gerekmediğine inanırım..Yeterki gönül alacak bir sürpriz yapın ! Ben de öyle yapıyorum..buradan herkese kucak dolusu sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Yeni Yılınızı candan kutluyorum. 2005 yıl