• İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
901
|
|
|
|
Mütekabiliyeti olandan tacirler kâr kazancı çıkardılar. Hiç çalışmadan dokuz birim ürünü dokuz kişi yiyecekti. Bu El’in rızk dağıtma adaletiydi (hilesiydi). Kâra hile diyemediği için adalet diyen şaşırtma ve uyuşturma olan bu tür sözcükleri kullanıyorlardı. Adalet üzerine olan işlere bir bakın hepsi alabildiğine hile ve tuzaklarla dolu. Çünkü bidayetinden beri kurulan El sistemi bir sömürü sistemidir.
|
|
902
|
|
|
|
Egemenler, mücadele tarihi dışında kalan alanlardaki cehaletin egemenliğini ahaliye halk egemenliği saydırıyorlardı. Egemenliğin üreten bir inşacı sahiplik olduğunu gözlerden gizleyen cavalacozular halka, "siz isterseniz saltanatı ve hilafeti bile getirtirsiniz" diyorlardı. |
|
903
|
|
|
|
O toplu iğne başının içi ne çalkantı ve frekanslar salınımıyla dolu. İşte kendisi ile aynı şey olan enerji parçacık içinde de böyle bir şeydir. Yani parçacık bile homojen değil. Bir El irade konusu bizi nerelere götürdü. O köprüyü siz irade kullanmakla geçmiyordunuz, o koordinatla o köprüden zorunlu olmakla geçiyordunuz. Kızılırmak şartları size, üzerinde geçilmez bir durum olmakla yansıma yapmaktadır.
|
|
904
|
|
|
|
Çalışmak kazanmak değildi. Lütuftu. Çünkü üretim ilişkileri; üretime karşı üretim yapıp takasları içinde tüketim olamamaktan çıkmış; rızk aramakla rızk olmuştu. Bunların illüzyonu olan kazanç devreye girmişti. Çalışan değil mal sahipliği kazanç için üretiyordu. Çalışan nasibini lütuf olukla arayandı. Roller ve aktörler değişmişti. Mal sahipliği kazanç için üretim yapmakla, köle de lütfa gark olmakla; her kes kazandığın kadarla tüketim içindeydi.
|
|
905
|
|
|
|
Süreçleri tek yanlı söyleyişlerle nedensiz olarak ele alışla söyleyiş şeklimiz, başta kendimize ve olaylara ve dünyaya yabancılaşmak olmaktadır. |
|
906
|
|
|
|
Geçeklik eşttir hakikat, diyen bir anlayışla bu sunumu okuyacaksanız bu yazıyı hiç okumayın. Önce bu kavramların anlam ayrımlarını edinin sonra bu yazıyı okuyun lütfen... |
|
907
|
|
|
|
Ama umulup beklenen vaadi kişi salt kendileri üzerine doğacak bir vaat olmasına kalpten inanan kişi de Nemruttu. Çünkü Nemrutlar açıktan “benim olan benim, senin olan senin” derken kalplerinde olan çelişki ile samimi değildiler. Kalplerinde senin olan da benim diyorlardı. Bu nedenle El mana anlayışı hep bağış lütuf, ele, geçirme, istimlak etme, ihale, komisyon, hediye, rüşvet alma rant edinme, kira sağlama gibi ihsanlar üzerine kayraydı. Ama niyet, akıbetle aynı olmayacaktı.
|
|
908
|
|
|
|
İşte ön ittifaklı muazzam güç te üreten ilişkiler yasasına bağlı kolektif süreçli kolektif birim zamanlı kolektif paydaşlı nesnel somut yasalarla çevrim oluyordu. İlahlar trans Atlantik'in mühendisleri gibi bu işi iyi biliyorlardı. |
|
909
|
|
|
|
Tarihi bilincin alt yapı kalıpları ilah, totem gibi sosyal elci manalar içerenli birikmenin yanı sıra, üreten ilişkiler örgülü akışla uygarlığa gelen değişme dönüşme ve gelişmelerdi. |
|
910
|
|
|
|
Yani kolektif birim zamanlı bir sosyal süreç, üreten hareketli kapasite ile taçlanmadıkça; sosyal anlayışlı kolektif birimli zamanlı süreç, avcı toplayıcı süreç olanaklarını ortaya koymaktan öte dönüşemeyecek olmakla sürece değiştirici dönüştürücü fazla bir güç katmıyordu |
|
911
|
|
|
|
El’in kendi öncesinin olgu ve olaylarına ilahi süreç dendiğine göre El’i ilahi süreç ortaya koymuştu. El’e göre de, kendi öncesi kendisi gibi özel mülkiyetçi süreç değildi. Kendisi gibi özel mülkiyetçi olmayan döneme de; El olmayan anlamına; El La-İl La diyordu. El, ilahi mana anlayışını İl La demekle köleci sistemin dışına atıyordu.
|
|
912
|
|
|
|
Kutsal olan hayatın ya da var oluşun çeşitli enerji düzenli özümleme süreçleri içinde olmasıydı. Kutsal olan sıkışmış enerjiyi ya da hayatı veya var oluşun akıtılmasıydı. Dinamik buydu. Varoluş ya da hayat veya enerji geçmişteki başlangıç koşullarına (farklı enerji düzenli işlevlerin özelliklerine Güneş'e, demire, bakteriye, tavuğa) bağlı olukla geleceği var etmesiydi. |
|
913
|
|
|
|
Kişinin iç düzenli dünyası, dışa benzemekle; dışını hayal edici kurgulamalarda bulunmakla dışta yönelimlerine denk düşen şeyleri bulması da bir lütuf olmayıp, zorunluluktu. |
|
914
|
|
|
|
Bir sözü zamanlar üstü oluşla ileri görüşlü türünden göstermek, bu hezeyanın kendisidir. Zamanının olgularıyla anlaşılmayan bir söz, başka zamanların pek pek ifadecisi olamazlar. Bu bağlamda güzide İslam dini de pek çok mustariptir. |
|
915
|
|
|
|
El “mülkün sahibi benim dediği eylemli söylemlerini kime karşı yapıyordu? Buyruklarına uyulan, kime karşı ben sizin El ilahınız değil miyim diyordu? Kuşkusuz ki İlah takdirine karşı ve ilahlara karşı kendi etrafında kümelenenlere ben sizin El olan El ilahınız, El mülkü olanınız; El malik, değil miyim diyordu.
|
|
916
|
|
|
|
Her şey değişiyordu. Yepyeni erdemler ortaya çıkıyordu. Daha önce ortaya konamayan; konması olası olmayan; haset etmeme; fitne çıkarmama; başkasının malında gözü olmama; zina etmeme; iyilikte bulunma; günahtan kaçınma; kâfir olmama gibi onlarca yeni erdem ortaya çıkıyordu.
|
|
917
|
|
|
|
Bu soru bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın en güzel örneğidir. Maşallah her konuya düşünmeden bir cevabımız olmaktadır. Bu anlatımım da doğru olmayabilir. Ancak somut, nesnel, bağıntıl, tarihsel ve tartışılabilir bir bağıntılı girişme ve tarihselliktir. toplum birey için ya da birey toplum için dediğinizde başlangıç koşulları girişmeli inşaadan iz olmamakla süreç absürt olmaktadır. |
|
918
|
|
|
|
Kült merkezinin melez çevresi açılıp kapanma yapan, kendi iç salınımlarıyla büyümeye başladı. Büyüyen salınımlarıyla kült merkezinin melezi çevresi zaman mekân uzaklığı oluşla kült merkezinden giderek ıradı. |
|
919
|
|
|
|
Siz bir olanla, birlikte gideni; yani bir olan ve birlikte giden Nemrut’u da; İbrahim’i de; koşulları içinde olukla kendinizde arayınız. Siz bir olanla, birlikte giden çoğu durumun içinde; İbrahim’i bir yana koyup umutsan oluşla kutsayanı olursanız; Nemrut’u bir yana koyup sövenle döver oluşun lanetçisi olursanız; Yalın beklentiler boş yeredir. Kaçınılmaz oluşla İbrahim’i nemrut yanıyla, Nemrut’u da İbrahim yanıyla kavga ettireceksiniz.
|
|
920
|
|
|
|
Gerçek durumu gerçek olmayan durumla söylemeyi baştacı yapmanın yanılması içine girilmişti. Bir üretim grup içi kolektif bir üretim ilişkisi iken (tekil olmayan üretim ilişkisiyken), girişen temaslarla karşı gruplar tarafında üretilen farklı kullanım değeri bir üretimin iken; farklı kullanım değerli grup emek güçleriyle değişilen mütekabiliyeti bir üretime-tüketme hareketiydi. Temel değer yargıları ve referans buydu. |
|