• İzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman |
61
|
|
|
|
Bu açıklamayı vermemin nedeni, kitap yazıp da bastıramayan arkadaşlara bir mesaj iletmektir. Bıkmadan, usanmadan çabalamaları gerekiyor. Bir gün, bir yerden, bir şeyler olabileceğine dair umutlarını yitirmesinler. Yazmaya,yayımlamaya çalışmaya devam etsinler… |
|
62
|
|
|
|
Üstüne mağara, bilge ve felsefenin uçsuz bucaksız deryası da eklenince kitabınız damağımda doyumsuz bir tad bıraktı. Hele de son sayfalarda bilgenin tevazu anlayışını kavrayınca hayranlığım katbekat arttı. Bütün bu fikri ve görsel altyapıyı salt diyalogla inşa etmiş olmanız da çok etkileyiciydi. |
|
63
|
|
|
|
garip ve farklı bri dünya. hala yazmaya devam ediyor. hala gün geçtikçe kendini büyütüyor. bir gün mutlaka en azından kendi evimdeki kitap rafından yer alacak. |
|
64
|
|
|
|
"Hocam, kitabinizi saat 22.00 da okumaya basladim ve az once de bitti.Elime bir kalem almistim,huyumdur bir kitap okurken begendigim sozlerin altini cizmek ama baktim ki yasli bilgenin her sozunu ciziyorum kitaba kiyamadim." |
|
65
|
|
|
|
Beyaz Melek, bir hastane görevlisi ile bir hastanın öyküsünü anlatıyor. Doktor Bilge Göker'in hastanedeki görevi, komaya girmiş ve hayatı makinaya bağlı hastaları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde onlarca hastayı bu şekilde makinalardan ve hayattan koparmıştır. Bir gün Bayındır Hastanesine Melek Bilen isimli gizemli ve tuhaf görünümlü bir hasta gelir. Ancak Melek Bilen’in bu tuhaf ve gizemli görünümünün altında oldukça saf ve o dünyaya ait olmayan bir ruh yatmaktadır. Melek Bilen'in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır. |
|
66
|
|
|
|
İlkçağlardan bu yana milyonlarca düşünce bulutu sessiz sedasız birbirinden habersiz gökyüzünde gezinirler. Bu bulutlar bir insanın hissedemeyeceği kadar soyut olmakla birlikte bir gezegeni ezebilecek ağırlıktadır. Yaşasın, birbirinden habersiz düşünceler bulutu topluluğu! |
|
67
|
|
|
|
aşık kişinin davranışları yaşanmış aşk hikayeleri... |
|
68
|
|
|
|
Beyaz Melek, bir hastane görevlisi ile bir hastanın öyküsünü anlatıyor. Doktor Bilge Göker'in hastanedeki görevi, komaya girmiş ve hayatı makinaya bağlı hastaları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde onlarca hastayı bu şekilde makinalardan ve hayattan koparmıştır. Bir gün Bayındır Hastanesine Melek Bilen isimli gizemli ve tuhaf görünümlü bir hasta gelir. Ancak Melek Bilen’in bu tuhaf ve gizemli görünümünün altında oldukça saf ve o dünyaya ait olmayan bir ruh yatmaktadır. Melek Bilen'in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır.
|
|
69
|
|
|
|
Ellerimden tutarak beni resim atölyesi olarak kullandığı odaya götürdü. Odada farklı temalardaki resimler, tuvallere bir caninin ellerinden kaçar gibi sığınmıştı. Her yeri paletlerden sıçramış boya kalıntıları kaplamıştı. Umay'ın pek temiz çalıştığı söylenemezdi ama tablolar oldukça titiz çizilmiş ve boyanmıştı. |
|
70
|
|
|
|
Ve şimdi, Jordan’ı müzikal yeteneğimle ve gayet sıradan olan çekiciliğimle etkilemem gerekiyordu. “Ah Tanrım, lütfen biri George ve Gerard’a akıl fikir versin!” Belki onlar bu iş için doğru insan olmadığımı göremiyorlardı ancak bu, hayır deme hakkına sahip olmayan ben’i tümüyle rezil olma utancına itmemeliydi. Haksızlık, diye düşündüm ve tekrardan, keşke görevim kurt adamlarla dövüşmek olsaydı, dedim kendi kendime. Zira, onların karşısında başıma gelebilecek en kötü şey acı çekerek ölmek olabilirdi. Ve biliyordum ki sahneye çıkacağım gece utancım, kurt adamların bana verebileceği fiziksel zarardan da beter olacaktı. |
|
71
|
|
|
|
Gözlerimi iyice açıp baktığımda ise tahtalardan bembeyaz kurtçukların çıktığını gördüm. O kadar çoktular ki ahşapla beraber beni de yiyip bitirmelerinden korktum. Yığılıp kaldığım kanepeden aniden doğrularak balkona çıktım. Dışarısı alabildiğine siyahtı. Sanki her yer ölülerin konulduğu siyah torbaların içindeydi. Yaşamanın bu kadar koyu olduğu bir anın içinde, ölümün boğucu elleriyle yaşama açılan fermuarlarım kapatılıyordu. Hayır dedim bir an. Yaşamak istiyordum. |
|
72
|
|
|
|
" Erhan Bey'in resimlerinde Batılı ressamlarca gerçekleştirilmiş - Doğu'yu ve İslam dünyasını konu alan - tablolarda görüldüğü gibi hamam, harem, vahşet sahneleri ya da ibadet eden mütevekkil tipler değil ama okuyan, tartışan Osmanlı aydınları betimlenmiştir. |
|
73
|
|
|
|
Umay beni baştan çıkaracak kadar güzeldi. Her güzellikte bir tuzak olduğu gibi Umay'ın güzelliğinde de bir bıçak ışıltısı, bir tabanca zerafeti aradım. Umay hem bir bıçak kadar keskin bir güzelliğe hem de bir tabanca kadar zerafete sahipti. Güzelliğin ve baştan çıkarmanın bedeli belki de hapsedilmek ve öldürülmekti. Fakat her cazibenin yok edilmesi gerekmediği gibi, her cazibenin yok edici olmadığı da apaçık ortadaydı. |
|
74
|
|
|
|
Ayak altımdaki köpüklü suyun ve burnumdaki iyot kokusunun artmasından, dünyaya yaklaştığımı anladım. Peki dünya bana göre neydi? Bu soruyu sordum kendi kendime. Cevabını yine kendim verdim. Dünya incik boncuk dükkanıydı fikrimce. Bazen inci bir kolye olurdu sevgilinin beyaz gerdanında bazen ise, ipi kopmuş incileri sağa sola dağılmış bir gerdanlık olurdu; ama deniz ve sedef olmazdı asla. Dünyanın da derinliği vardı; fakat o derinlikte kimse yaşamazdı. İnsanlar sığ bır hayat sürerdi yeryüzünde. |
|
75
|
|
|
|
Yürüyordum iki yanı ağaçlı bir yolda. Dallarda yapraklar kıpırdıyordu esen rüzgarla. Adımlarım düşüncelerimin ağırlığıyla yavaş yavaş ilerliyordu. İki sıra ağaçların sağında ve solunda yemyeşil çayırlar vardı. Dünya bir aydınlık halinde yaprakların arasından sızıyordu. Gidiyordum yol çizgilerinin bir nokta haline geldiği yere doğru. Yüzüm güneş ışıklarının sararttığı bir yaprak gibiydi. Biraz buruşuk ve kırışık halde başımın önüne yapıştırılmış bir yaprak gibiydi yüzüm. Nereye baksam sonbaharı unutmaya çalışıyordum. Ama gel gör ki yüzüm bir sonbahar manzarası gibiydi. Bir yıkık ağaç gördüm. Gövdesine oturdum ve uçsuz bucaksız çayırları seyrettim. |
|
76
|
|
|
|
Karıncalar şişman, çopur suratlı yeryüzünün umarsız gözlerinden çıkarak ben asla seni sokmam; çünkü sen Nazım Hikmet kadar kanıyla, canıyla hayatıma şeref katamazsın der gibi bana kayıtsız bakıyorlardı. O an hem yeryüzünden hem de ölüler dünyasından kovuldum mu acaba sorusu aklıma takıldı. Karınca yuvasının yanına oturup onları seyretmeye başladım. Bir karıncanın sağdan soldan topladığı öte berileri yuvasına taşırken gösterdiği emeği biz insanlar olarak sevgi bazında birbirimize taşıyabiliyor muyduk. Karıncalar hayatta kalmak için bunu gösterirken, insanlar için sevgi bu kadar hayati olmaktan uzakta mıydı? Öyleyse uzakları yakın etmenin tek çözümü sevgiden geçmekteydi. Teyze beni evinden kovarken niyeti beni uzaklaştırmak mı, yoksa yakından tanımak mıydı? Bu sorunun cevabını Teyze verecekti. |
|
77
|
|
|
|
Konsept:tamamen saf altından yapılmış bir gemi gizemli korkunç orman. denizin ve havanın değişik haller alması şifreli sözler. .savaşlar akrepli zindanlar kızgın ateşten taşlar taşıyan kuşlar.dev .bir yılan. efekler. melekler. ruhani güçler. gemin şifreleri 11 iyi savaşçı kavimler.savaşlar |
|
78
|
|
|
|
Evime vardığımda resim yapma isteği içimde renkli bir duygu dünyası olarak devam ediyordu. Evimin içinde bir hayalet gibi dolaşıp doğruca atölyeme gittim. Tuvale hayallerimi fırça darbeleriyle bir deprem hissi yaşatırcasına çizmeye başladım. Her renk Umay'dı sanki. Siyah Umay'ın mahzenlerindeki karanlık, kırmızı o mahzenlerdeki şarap renginde kendini belli eden duygulardı. Sarı şarabın içindeki güneş ışıkları iken bense sarhoşluğu ifade ediyordum. Resmim baş döndürücü bir güzelliğe sahip oluyordu. |
|
79
|
|
|
|
Yıl, 1878; yer, İstanbul; Padişah, 2. Abdülhamit...
Aşk mı, sadakat mi, siyaset mi?
|
|
80
|
|
|
|
Benim adım Zoe. Ve ben, insanları doğaüstü yaratıklardan koruyan bir şirkette çalışıyorum. En iyi arkadaşım ‘Monster’ adını verdiğim silahım ve normal bir günüm, yoldan çıkmış perileri, vampirleri, kurtadamları, ogreları ve aklınıza gelebilecek ve adını bile duymadığınız binbir çeşit güçleri olan varlıkları avlamakla geçiyor. Kendim de bir doğaüstüyüm. Toprak, ateş, hava ve suyu kontrol etme gücüne sahibim. Ve şimdi, önümde iki görev var. Birincisi, Grammy kazanmış ünlü bir şarkıcı olan Jordan Grayson’ı peşindeki kötü adamlardan korumak. İkincisi ise, eskiden en iyi dostum ve ortağım olan Ryan’ı bulmak. |
|