• İzEdebiyat > Deneme > Gelecek |
41
|
|
|
|
Kendi Fantastik Edebiyatımızı oluşturmanın eşiğine gelmiş bulunuyoruz. Bu elbette zorlu ama bir o kadar da zorunlu bir süreç. |
|
42
|
|
|
|
İnsanlığın en büyük yaratısı olarak "dil"in, insanlık tarihindeki olumlu ve olumsuz cilveleri... |
|
43
|
|
|
|
Yazımda da belirttiğim gibi Atatürk'ün eli çok güçlü değildi. Tek
parlili bir siyasi yapı, mümeyyizli, çift dereceli seçim,bugünkü
anlayışımıza göre bir lideri , siyasi yönde güçlü yapamazdı. Onun
önderliğinde kurulan Cumhuriyet, devrimler ve lider Atatürk,Türk
toplumu tarafından büyük kabul görüyordu.
Olayları önceden sezme gücü vardı. 1. Dünya Savaşını Osmanlı
İmparatorluğu'nun kaybedeceğini önceden söylemişti. Mustafa
Kemal, rütbece kendinden büyük muhatabına bir hareketi sebebiyle
karşı çıkınca, işimize karışma Kemal cevabıyla karşılaşmıştı. Atatürk
Falih Rıfkı Atay'a anlattığı bir anısında o muhatabına şunları söyler :
"...Evet çok şey yapacaksınız, fakat yapacağınız şeyler korkarım ki
memleketi içinden çıkılmaz bir girdaba sokmaktan başka bir şeye
yaramayacaktır. Eğer ben ve benim gibi düşünenler, o gün hayatta
bulunursak, sizin bugünkü sözlerinizi takdirle yad etmeyeceğiz.
Temenni ederim ki, bizi çıkılmaz müşkülat içinde terketmeyeseniz"
demiştir. Saygılar. |
|
44
|
|
|
|
Google bugüne sonbaharın ilk günü demiş ve sonbahar ekinoksunu doodle yapmış. Yapmışta beni de düşüncelere daldırdı. Bugün gece ve gündüz eşit olacakmış. Benim aklımda ise 21 Eylül kalmış gece ve gündüz eşit diye nedense! Bugünden sonra geceler uzayacak, artık aydınlık saatler azalıp karanlık saatler artacak. Sonbaharın ilk günüymüş bugün. Ya da yazın son günü. |
|
45
|
|
46
|
|
|
|
Korku salıyor yeni dünya düzeni!.. Karanlık almış başını gidiyor!.. Doğmadan ölüyor bebekler daha!.. Mavi - yeşil küremiz korkunç savaşlara gebe!.. Tüm şiddetiyle devam ediyor silahlanma yarışı!.. |
|
47
|
|
48
|
|
|
|
Al beni götür buralardan anne. Burada güneş bile soğuk. Dokun cümle ırmaklarıma. Avuçlarına dolsun kelimelerim. Belki anlarsın beni o zaman anne. İç yüreğimdeki korkuları. Bir su gibi akar hayatım. Suyum kendi içine akar anne. Akıt içine duygularımı. Belki yüreğine bir su gibi düşerim. Acılarımı hissedersin anne. |
|
49
|
|
|
|
. Delicesine sevmek; kendinden çok sevmek ve sevgide sınır tanımamak… Gerçekten de böyle bir sevgiyle yaşamalı mı insan? Aşk için ölen sevgililer gibi mi olmalı? Fakat sevgilerin de bitimsiz olduğunu düşündüğümüzde göreceğiz ki kalbimiz başka sevgilere de açıktır. |
|
50
|
|
|
|
Bastonsuz kör gibiyim ve her gün istemeden kuyruğuna basıyorum hayatın. Bu nedenle her gün tırmalıyor beni hayat. Yine de kör topal yaşamaya çalışıyorum. Bir kara kedi gibi ayaklarıma dolansa da hayat ve her gün onun kuyruğuna bassam da, yoluma devam ediyorum. Çünkü başka yolu yok yaşamanın. Ağacın kalın dallarında çiçek olmaz. Dal inceldikçe çiçek dolar ve o dal kocaman meyveleri taşır sonra. Ben de sabırdan meyveleri taşıyorum kollarımda. |
|
51
|
|
|
|
'Umut denizinin ta orta yerinde bir deniz anası... Bir açılır, bir kapanır, bir açılır, bir kapanır...' |
|
52
|
|
|
|
Güneş içimizi ısıtırken Sibirya’nın soğuğunu işiten
güz mevsimini yaşarken gül devrini düşünen
Hazanın içinde sevgiyi hiç terk etmeyen,
Fetih günlerinde bile kin ve intikamını toprağın yedi kat altına gömebilen,
Sokakta titreyen bir köpeği gördüğünde içi titreyen
Ve karın buzun içinde kalmış insanlığın dertlerine derman arayan birisi olabilsem
Olamasam da hiç olmasam da o niyette kalabilsem…
|
|
53
|
|
|
|
Yüreğimize kurşun yarası gibi sızan günler…
|
|
54
|
|
|
|
Türkçe’mizden bahsetmek onun güzelliklerini göstermek bizim milli bir vazifemizdir de..
|
|
55
|
|
|
|
Rüzgâr, geçtiği yerde ince dalları kırar. Bulutlar ise gökten yeryüzündeki toprağa sesleniverir, toprak ise suya kanınca toprak olur imiş… Hani, kozasından çıkan kelebekler, bir uçumluk ömürlerinde nakış nakış süslerler yerzüyünü, binlerce esin kaynağı olurlar şairlere, ressamlara, gerçek sanat erbaplarına… Hüzün ise derin bir çizgi bırakır insanın alnına, ölüme dek taşınacak. Her şey, bir şey bırakır geçtiği yerde yani bu iz, belki hoş bir sedâdır aslında…
|
|
56
|
|
|
|
Günlerden salı aylardan ocak yeni bir yıla yeni adım attık. şimdi yeni yıl için henüz küçük bir çocuğuz, başımıza neler gelecek ne sürprizlerle karşılaşacağız ya da ne zorluklar çekeceğiz bunu bilenimiz yok diye düşünüyorum. herhangi bir tebligat ya da işaret alamadık değil mi? ben almadım da hani alan varsa kaynağını öğrenmek isterim. |
|
57
|
|
|
|
1200’lü yıllarda Avrupa, Ortaçağın en karanlık dönemlerini yaşıyordu.. |
|
58
|
|
|
|
Demokrasilerde eşitlik ilkesini bozan kapıları kapatmadıkça demokrasi, gerçek demokrasi olamaz. |
|
59
|
|
|
|
hızla tüketilen kaynaklar, dünya nüfusunu mutlu etmeye yetmiyor, küçük bir azınlık mutlu, kalanların da mutsuz olması hesaplanıyor olmalı... |
|
60
|
|