|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm
AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK
41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır
satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi,
Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar |
101
|
|
|
|
bizler işe yaramadığı halde neden ön yargılı davranışlarla hareket etmeye devam ediyoruz? |
|
102
|
|
|
|
Her şey lila bugün.Lila bahar rengi,Kıyafetlerimin rengi
Ağaçtaki çiçeklerin rengi, Elimdeki kitabın rengi…
Lila baharın rengi... |
|
103
|
|
|
|
Bizler, kahvelerimizi yudumlarken güzel bir bayan yaklaştı yanımıza. “Özür dilerim, sizler Mağusa’dan mı geliyorsunuz?” dedi. “Evet” dedik. Bize teşekkür etti. “Ben de Mağusalıyım” dedi.
Bayan, bu cafenin sahibi imiş. Adının Nil Yücel olduğunu söyledi. İlk dikkatimizi çeken güzelliği, şık giyimi, kibar davranışı ve içtenliği oldu. Güler yüzlü, dostça davranan, samimi bir bayandı. Gerçekten de bize karşı çok nazik davrandı. “Umarım beğendiniz burasını” dedi. |
|
104
|
|
|
|
Sibıl Mabel de aynı şekilde ne sosyal medyada ne de başka bir medya da hatta ve hatta sabah pastası gazet... pardon sabah postası gazetesinde bile çıkmamış ki bu sanırım Sabah Postası gazetesini de derinden sarsmıştır... Hatta Sabah Postası Gazetesinin muhabirleri bayan Sibıl Mabel’in yurdu terk edip Paris deki mütevazı saray yavrusuna da gidebileceğini dile getirmişlerdir... |
|
105
|
|
|
|
“ Suç iğde de var, yünde de var; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var.”
|
|
106
|
|
|
|
gereksiz endişelerin bizleri esareti altına almasına hayatımızı olumsuz etkilemesine neden müsade ediyoruz? |
|
107
|
|
|
|
Bir insan telefonu açmıyorsa ya da meşgule alıyorsa, insan bir daha aramaz değil mi? Ama bunlar arsızlığı ele almışlar. Bıkmak ve usanmak diye bir şey bunların lügatlerinde yok herhalde. Benim de inadım inat bu konuda onlardan daha fazla. Başka bir deyiş ile dediğim dedik çaldığım düdük yani o kadar kızmışım ki...
|
|
108
|
|
|
|
Bundan daha güzel bir şey olamaz ailenin birbirine yakınlaşması için ve sohbet etmek, televizyonların saçma sapan programlarına takılıp kalmamak için. Yakıyoruz mumlarımızı, hayır çayda çıra oynamıyoruz tabi ki ama gölgelerimiz yine de duvarlara vuruyor. O karanlıkta başka ne yapılır ki en güzeli sohbet muhabbet aile bireyleri ile daha ne olsun bundan güzel bir şey var mı? Yakınlaşın yakınlaşa bildiğiniz kadar çocuklarınıza, eşinize... |
|
109
|
|
|
|
Normal zamanda ilçe sakinleriyle birlikte yüz yüzellibin civarında olan ilçenin bu günlerde nüfusu yazlıkçılarla birlikte altıyüzbin civarına yaklaşmış durumda. Oh ne ala kimse farkında değil büyük bir sağlık sınavından geçtiğimizin. Maskeni tak, bazen de takma sigara filan içerken, sohbet ederken, elini kolunu sallayarak da Bodrum Sokaklarında dolaş dur. |
|
110
|
|
|
|
Kaybettiğin kimse yok, kendinden başka ! |
|
111
|
|
|
|
N'erde arızalı tipler var, gelir beni bulur arkadaş. Bende mi bir gariplik var anlamadım. |
|
112
|
|
|
|
20 sene sonra o kadınlardan biri de ben olmak istemiyorum.. O ateşin düşüp beni de yakma ihtimalini düşünmek içimi daraltıyor. Çok mu uzak 20 yıl sonrasını düşünmek? Hiç değil.. Bu senaristleri de seyircileri de fazla sabırlı korku filmi başlayalı 27 sene olmuş. Bitsin artık bu filmin kapalı gişe saltanatı! |
|
113
|
|
|
|
Fatma Ninem de günlük tutmuş. |
|
114
|
|
|
|
Heyecanlandım,elim ayağım titredi.Ya unutsaydım, günlük koşuşturmalardan senin doğum gününü.Yine,sen kızmazdın eminim, her zaman ki engin gönlünle. Gülümserdin yine bana, o tatlı gülüşünle.
|
|
115
|
|
|
|
Akşam oldu mu annemin bana balkondan ''Ahmeeet top oynamayı bırak, eve gel birazdan baban gelecek.'' cümlesi halen kulaklarımda çınlar durur zaman zaman. Bir istatistik yapılsa, yetmişli yıllarda gözlük takan çocuk sayısı ve şimdi günümüzde gözlük takan çocuk sayısı diye, herhalde şimdikiler açık ara kazanır gibi geliyor...
|
|
116
|
|
|
|
Fatma Ninnem de günlük tutmuş |
|
117
|
|
118
|
|
|
|
“Anneler Günü” kutlamasını başımıza bela eden zihniyetin tümünü, bilen bilmeyeni, neye, kime hizmet ettiğini düşünen düşünmeyeni, o günü ticarete döktürerek sömüren ve sömürülen her kesimi kınıyorum.
Anneler Günü Safsatasını haber yapan, yayan, görüntüleyen, izleyen, dinleyen, yazan ve okuyanı da kınıyorum.
Bu günü bir de ben dillendirdiğim için en şiddetli şekliyle bir de en okkalısından kendimi kınıyorum…
|
|
119
|
|
|
|
Önce “Auto”nun ne olduğuna bakalım.
Türkçede fiil olarak kullanıldığında; “otomobille gezmek, araba ile gezmek” manalarına gelir. İsim olarak kullanıldığında; “otomobil, oto, araba” gibi manaları çağrıştırır.
“Auto”, ön kelime olarak kullanıldığında ise; “kendi kendine, kendi, oto” anlamına gelmektedir.
Yani anlayacağınız “ecnebi” bir kelimedir “Auto” ama neylersin ki dilimize de sokmuşlar… |
|
120
|
|
|
|
biz insanlar neden ısrarla israf yolunda yürümeyi tercih ediyoruz |
|
|
|