Kemal'in Hikayesi
Her mutluluk muhakkak bölünecek mi? Seven bir adamın, aldatılmışlık dolu, yorgun , sancılı yüreğinin hikayesi... Gerçekler hiç de onun düşündüğü gibi değildi...
Her mutluluk muhakkak bölünecek mi? Seven bir adamın, aldatılmışlık dolu, yorgun , sancılı yüreğinin hikayesi... Gerçekler hiç de onun düşündüğü gibi değildi...
Sen kokan papatya özünde aradım hep seni / Sonra soğuk ışıklar vurdu üzerine
Aşk soneleri yazsam da bağrı açılmaz gönlüme / Sıcak bir rüyayla karşılasam da
Bir gün yollarımız ayrılırsa, / Sakın üzülme meleğim, / Kapat
Kayıplık duygusuydu içimdekiler aşka dair / Hepsi yanmış bir kibrit dalında eridi, yok
Ben mi? / Boş ver beni / Ben kalbinle, günbatımında
Korkunun çabası içimde, denize yansımış mehtap gibi uzanıyordu. Ve gerçekten de istediğini almıştı benden ; Beni benden. Apayrı bir insan vücudunda ruhumun derinliklerine kadar farklılaşmıştım.
Sedat Bey’ in acısı artık “çok” olmuştu. Kelimeler, acı süslü, acıya hasret meraklı ruhların içerisinde kendilerine yer almışlardı bile.
Yorgun günlerin ağrılı çocukluğu üzerimde / Her adımım, kaybettiğim günler için
Uzaklık hissi veriyor bana duygular, / Kaçarcasına bir yarış. /
Üstelemeyin hiçbir düşüncenizi, kimseciklere anlatmayın. Nasıl olsa anlamak bile istemiyorlar soru işaretlerini “?”
Merhaba, yine ben. Hani artık nefret ettiğin o kişi. Sana verdiği değerden daha fazla kötülük eden kişi. Hatırlamışsındır umarım. Uzun zaman oldu belki de görüşmeyeli ve yine hissettiriyorsun kendini derin yazılarda.
Beklentiler sadece zaman içerisinde çürümüş muhabbetlerde kalıyor. Çıtımı bile çıkarmıyorum. Sen, şaşkın gözlerle bana bakıyorsun. Aslında sen de ne yapacağını bilemiyorsun. Belki sen de bir aşk yaşıyorsun şu anda.
Güz geldi. Yine aynı sokaklardan geçiyorum. Hiçbir şey dünkü gibi değil, her şey yine değişmiş. Ağırlığını yaşıyorum, tanrıyı ispatlarcasına düşen yaprakların. Her saniye biraz daha kendime yaklaşıyorum.
Her yer birbirinin bütünü gibi. Tamamlandığında daha da büyüyen bir bulmaca. Dar sokaklar, yine içimi boğarcasına üzerime geliyor. Yetilerimi her geçen gün kaybediyorum. Mukavemetim kırılıyor. Hava nedense daha da soğuyor. İnsanlar, gittikçe
Kendine ait olmayan bir yerde, kendinle savaşın öyküsü bu. Belki de bir yüzleşme bunalımı. Kayıp değerlerinin ; vaktiyle elinden istemesen de alınan bu değerlerin, tekrar bir arayışı. Yabancılık kalelerini üstlenmiş, bayrağını sancağa çekmiş,
Duydum ki ; ikindi zamanları ve geceler çok güzel olurmuş, Konya Ovasında. Gökyüzünün birbirine karışması ve daha sonra da binlerce yıldızın kendilerini ispatlarcasına doğmaları, doğanın burada nefes aldığının bir kanıtıydı.
Aşk fısıldamaları var şu anda burada. İnsanlar sessiz ve düşünceli yürüyorlar. Endişelerin olmadığı zaman bu. Sadece gözükmek için çabalayan ay, bulutların gücü ve yağmurun sesi var. Denize düşmek için büyük bir çaba harcıyor yağmur
Solumak, hem de İstanbul'u. Bir kaktüsün arkasındaki kum taneleri gibi sonsuz benim için. Her nefes alışımda hayat, her verişimde ise ölümü hissettiriyor bana. Herkes vapurun peşinde yarışan martılar gibi. Yarışıyorlar, yoruluyorlar ama farında degil...
Yürümeliyim, düsünmeliyim yürürken de, sonra bir parça aglamaliyim, sonra uzanmaliyim daglara, hüzünlenmeliyim bazi zamanlar, içim kan aglarken de gülebilmeliyim, bikmadan usanmadan, elimi açip gökyüzüne haykirmaliyim, yagmur yagdiginda her adimimi atarken ruhumu sayiklamaliyim, yeni bir güne yeniden baslamaliyim, sevismeliyim, sonra bir sigara yakmaliyim, bir kus gibi uçmaliyim kanatlanip, bir araba gibi hiz yapmaliyim gerektiginde, bazen de istemeden uyuyakalmaliyim, ruhum rüyalarin derinliklerinde, sonra kalkmaliyim, bir bardak su içmeliyim, bir tatli söz söylemeliyim herkese, GÜNAYDIN, ben uyandim.
Nazmi Ünar, 23 Eylül 1979\' da İstanbul\'da doğdu. İlkokulu Suadiye\'deki Mehmet Karamancı İlkokulu\'nda okudu. Orta ve lise ögrenimini İstek Vakfi Özel Belde Lisesi\'nde tamamladı. Lisede, içinde bulunduıu müzik grubuyla sanata ilk adımlarını attı. Töre, Zafer ve Onur\' la kurduğu müzik grubuyla, iyi kötü sanat hakkında deneyim kazanmaya çalıştı. Lise hayatının ortalarında, kendi çapında deneme ve hikayeler yazmaya başladı. Böylelikle yazi sanatiyla tanismis oldu. Su anda İstanbul Üniversitesi Jeoloji Bölümü\'nde öğrenimini sürdürmektedir...
İstanbul
Belki de çok önceden yüzleştiğin , ve içinde bulunan farklı insanların korkularıdır. Seni burada yaşatan ; dünyaya çıkma isteğidir. Bir gün gelir yolculuk başlar ; içinde yaşattıklarının, farklı "sen"lerin yakınlaşmasıdır buradaki hikaye...
?
?